Gecenin bir vakti, Kulaðýmda bir ses çýnlayý verdi.. Inceden inceden, bir naðme Öylesine içten, öylesine sevecen.. Yumdum gözlerimi, Dinledim bu ezgiyi.. Hiçte Yabancý deðildi, aslýnda ! Kulaðýma bu melodi.. Çokta tanýdýktý üstelik. Nereden geliyordu bu ses ? Ne de güzel dinleniliyordu, Gecenin tam da ortasýnda… Yarý uyur, yarý uyanýkken, Nasýl da, mest ediyordu insaný ?.. Gönülden kopup gelen bu naðme.. Bu ses bir annenin sesiydi, Belli ! O yüzdendir iþte, ruha bu denli iþleyiþi ! Bir annenin evladýna verebileceði , En güzel hediye, bu deðil midir ? Kendi uykusunu býrakýp, Onun için seferber olmuþ, Korkmasýn diye yavrusu ; Onu ninnilerle uyutmuþ.. En güzel rüyalara dalsýn da, Hep mutlu olsun diye, Onu kendi gözünden bile sakýnmýþ… Kucaðýnda sarmýþ, sarmalamýþ. Sýrf o aðlamasýn, mutsuz olmasýn diye.. Canýný ona adamýþ.. Yarýnlarý hep güzelliklerle dolsun istemiþ, Ve ona güven aþýlamak için, Yanýndan bir an olsun ayrýlmamýþ.. O en güzel rüyalara dalýncaya deyin, Gözünü bir an olsun kýrpmamýþ, O incecik sesi ile, Uyusun da, büyüsün yavrum, Büyüsün de, O da evlat sevgisini tatsýn, demiþ, Öyle olsun istemiþ.. Aslýnda, her gece yavrusunu, Ninnilerle öpüp, sarýp, uyuturken… Týpký bir zamanlar, Kendi annesinin yaptýðý gibi O da evladýna miras saymýþ, Gece vakitlerinde, sabah seherlerinde, Ve günün herhangibi bir saatinde, Yürekten kopup gelen bu ezgiyi Bu melodiyi..