önce içime çektim bu gece
derin bir nefeste tüm kederlerimi
sonra üfledim usulca
sigaramýn dumanýyla savrulurken
bir tren garýnda
veda ettim gidenlere
dönüþü olmayan kompartmanlar’dý yine dolaþtýðým
yalnýzca gidiþe alýnýrdý burada biletler
çoktan ayýrtýlmýþtý
habersizce gülüþleri gözlerinin
kirpiklerine dolanan bilinmedik kader
ah ! yine bu keder
hüzünle karýþýk bir akþamüstü
yaþadýkça yalnýzlaþan insanlarýn duvarlarýmda siluetleri
yine de gülümsemeye çalýþan
parçalarýný toplamaya dermansýz
kýrýk dökük aynalarda hasta çocuklar
hepsi de nasibini almýþ nasipsizlikten
ah ! gözleri dahi görmez
habersiz bir yolculuða hazýrlarken
ölümlü birilerine yüklenir bin bir ölümün yükü
gülümseyiþler göz bebeklerine aðýt
tüm yaðmurlarý içine akýtýrken bu akþamüstü hüzünleri
kim , nasýl yakýþtýracak
ah ! bu çocuk yüzlere
hiç yakýþtýrýlamamýþ bir þeyleri
gülümseyiþler olsaydý bari diyorum
bu þiirde
her þeye raðmen
gülümseyiþleri de yazmalýydý yazan
yazmalý ki yaþanmalýydý
son deminde görmeyen gözlerin
el kadarcýk yüreklere düþen
anne hasreti yerine
gülümseyiþleri de yakýþtýrmalý þiire
böylesi hüzünlü akþamüstleri
solan sonbahar yapraklarýnca
yaðmurlu bir kalemin kederi
kaðýda dökülmediði bir gün
belki
sigaramýn dumaný alýp götürmediðinde
dönülmez diyarlarýn yolculuklarýna
her gecenin gölgesine sarýlýp bir baþka çocuk
düþmediðinde üzerime
yýkýlan duvarlarýmla depreþmiþ bir þehir gibi
ah ! ne bileyim
ben de yazmak isterdim
belki yaðmurlarýn dindiði bir gün
bir þiir
gülümseyiþler üzerine ...