PUSLAR VEDE SİSLER
kurak topraklarýn
toprak damlý evlerin çocuðuyum ben
lastik ayakkabýlarý giyerken
soðuktan titrediðim ondandýr
pencerelere laylon çakýlý iken
örümceklerin að yaptýðý
kenarlarýnýn buz baðladýðý
sobasýz odalarda yatarken nefesimin buharýndandýr
depremlerin
sert dað yamaçlarýnýn
kuzey rüzgarlarýnýn
fýrtýnalý yaylalarýn çocuðuyum ben
daðlarýn devrildiði
ovalarýn yer deðiþtirdiði
günlerden
derin vadilerden
derinlerden çok uzaklardan gelmiþiz
gece yarýsý girmiþiþiz harem otogarýndan KADIKÖY’e
yumuþak bulutlar inmiþ sahile
puslar camiilerin minarelerine kadar çýkmýþ
Ýstanbul üþümüþ
kar hafif çiselemiþ
etrafý bembeyaz kýraðý çalmýþtý
etrafý beyaz bir örtü gibi örtmüþtü
aðaçlarýn gövdeleri donmuþ
aklýma anamýn
gitme diye aðlamaktan kýzaran gözleri gelmiþti
düþmüþtük birkere
þehrin varoþlarýna
dar kaldrýmlý ýslak yollarýna
iri aç kargalar
sýçrayarak bacaklarýnýn üstüne
yiyecek bulmak için kafalarýný gömerken
beyaz karlarýn içine
biz daha çocukluðumuzda
yüreðimizi gömmüþtük berbat öykülerde yitirilmiþ
hayatlarýn içine
öfkeli dalgalar vuruyordu kýyýya
harem sahilinde çaycýnýn
derme çatma büfesinde
ters çevrilmiþ sandalyeler üstünde
son kuruþuda verirken bir bardak çaya
el alem giderken uzaya
biz kalmýþtýk çoktan yaya
güvenmiþtik tabanvaya
kadýköy rýhtýmýnda
tahta valizle dolaþýrken bir söðüt aðacý kadar yalnýzdým
otobüs duraklarýnda kuyruklarda bekleyen insanlar çoðalmaya baþladýðýnda
benden baþka yürüyen yoktu mendirekte taþlarýn arasýnda tek baþýna
düþerken kar tanesi gibi þehrin varoþlarýna
kalabalýklar içinde
ýslýk çalacak yýlanlar yok
kuru dallar kuru otlar yok
köyüme benzeyen bir tek resim yok
puslar sisler
siyah beyaz gri tonlar
nerde kýrmýzý yanaklý adamlar
denizin üstünde
martý çýðýrtkanlýðý
fýrtýnalardan sonra kalabalýklar içinde yalnýzlýðý
açlýðý susuzluðu
çaresizliði
sýkýlý bir yumruk gibi öfkeyi
ve kimsesizliði öðrenirken istanbul’da
yalnýzdým tek baþýnaydým
bekar odalarýna yolum düþerken
daha ilk basamaktaydým
anladýmki
yeni hayatlar sunarken bu þehir
elektrik kaçaðýndan çýkan kývýlcýmlar gibi
hayatla ölüm birbirine deðiyor
kar yaðýyor usul usul
þehir uykuda
açlýk korkusu yatýrmaz ruhum kaygýda
firari düþlerim
beynim sorguda
saçlarýmýn beyazlýðýnda
yiterken gençliðim ümraniye sýrtlarýnda
alýn teri
satýlýrken üç pula
kul köle olmuþ
kul kula
özlüyordum
yoksul dað köylerininin
isli bacalarýndan tüten dumanlar arasýnda
gövdeleri bir dev gibi
karanlýkta tek baþýna
duran ceviz aðaçlarý gibi
durup hayatýn ortasýnda
ve dev gibi olabildiðince özgür
atýp bir kenara
korkuyu vede kaygýyý
bize çizilen sýnýrlarýn ötesinde
yaþamak dilediðince
bizim olan hayatý yaþamak
inadýna yaþamak
anlýyormusun
daðlarýn arkasýndan
gelen deli kanlý anlýyormusun
bir ceviz aðacý kadar dik
bir ceviz aðacý kadar heybetli
barýnsýn gölgende
kuþlar kurtlar
vede kimsesizler
çocuk anlýyormusun
sesimi sesime
yüreðimi yüreðine ekliyormusun
ve anlýyormusun
veya anlýyormusun
KADIKÖY/1983 -2013
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.