Nilüfer Çiçeğinin Yorgun Perisi..
JEHR
Nilüfer Çiçeğinin Yorgun Perisi..
ömrüne emanet bir yaðmurdu gözlerindeki yaþ
sazýn sesin kadar nemli / haydi sokul / gel yamacýma yaklaþ
ormanlarýn ceylan telaþlý nilüfer kokulu yorgun perisi
bayýrlarda seken bileklerinden mi vurdu / o gamsýz düþlerin seni
ben masallarýmý sildim / haydi söyle / hangimiz artýk bilici
ve hangimiz kan bulaþmamýþ devrik bir serüvendir þimdi
böyle kederini zakkumdan almýþ bir akþamda
hangi deniz yýkar o adýmlarýna bulaþan
hicrandan da hüzzam o nihavent hikayeni…
ilayda’nýn gözleri oyun havasý duruþu asur sarayý
elleri çalý çýtýrtýsý gamzesi serin yayla kaçaðý
gel-git rýhtýmlarýn ay ile örtüþüp öpüþen yaralý tanrýçasý
kangren kaldýrýmlarýn komalýk körpecik kasaturasý
hoyrat sulara düþen yangýn sözlü ey cinnetler yankýsý
o yanký ki bende müebbet özlemine tutanak olur
o tutanak ki aslý dudaklarýnda kalan / masum bir buse gibi durur…
demek / kýrlangýç ezgisiyle gördün isli göçmen bendimi
öyleyse / kirpiklerinle kapama gölgeni / gel gözlerime yanaþ
gözlerinin altýna kaç gözaltým düþtü ben de unuttum
kasýmda kuduran dalgalar gibi mosmor iþte gökyüzüm
takvimleri saymayalý çok yaprak döküldü yengim kadar
yüzünde yine öpüp koklanasý serin sarmal bir bahar
o bahar ki daðlarýma çarpan eþkýya bir soluktur
o soluk ki / asi ve sapsarý hüznünden sorulur…
ne çok silindi adýmýz o duraklarý olmayan yollarda
ve ne çok kaybolduk ayný kentlerde mülteci istila
daðýlmýþ turnalar gezerdi geçtiðimiz sokaklardan
derken sýla gurbetine küs geceler çökerdi soframýza
bir de çoban düþleri yanardý / yýldýz tüten o devasa daðlarda
köz vurmasa külüne / nehirlerin þavký düþerdi türküne
o türkü ki serçelerin sabahlarýna þen bir halay olur
o halay ki giden dostlarýn omzuna / buðulu bir çiðdem gibi dokunur...
sevincine yazýlý bir tütündü ciðerlerindeki salaþ
efkarýmýn dumaný bu yüzden / haydi davran / gel fikrime dalaþ
bir uçurumdan dökülüyor bakýþlarýn / mahsun rüyalar yorgunu
döþüne kaç zemheri yedin ey yaðmalanmýþ hayaller vurgunu
dudaklarýn çatlak vahalara düþüp / nasýl da kurutmuþ böyle sözünü
ormanýna dargýn korular gibi / rüzgarsýz kalmýþ içindeki patikalar
o patikalar ki marallarýn dolandýðý geçitlerde harlý bir yoldur
o yol ki avcýlarýn kan sürdüðü puslu pusularýn da muþtusudur…
þimdi hiç kýrýlmamýþ saçlarýný savurup öyle gel ilayda
kanamalý geceler deþip kaç sabah devrildim çorbacýlarda
üstümü aradým / seni bulmak aþkýna / ten tozundan gayri ne fayda
ve yaþlý bir köpeðin gözünde parlýyordu vefanýn keskin tavlý býçaðý ilayda
þarkýlar söylerdik sana / o ýssýz makamsýz nakaratsýz sokaklarda
iþte böyle günler devþirip aklýma / ayvaz geceler üþüdüm de
resmini ismini kör saðýr çalgýcýlardan da sakýndým ilayda…
bültenlerden…muhbirlerden…sirenlerden geçtim
bunca mevsim infazýmý hep ýsýrgan otu saran ayalarýna çizdim
yansýn bu yürek mahzenlerinde / yansýn
depreþsin ucube isyanlar körpe yeminler daðýlsýn
ben boyumu posuma vurup binlerce kez saðýldým / soruldum
yetmedi otaðýmdan ocaðýmdan obalarýmdan da kovuldum…
þimdi sen sen ol
halimi sakýn mendiline bakýp sorma
beni bir bu puþtlar býrakmaz
bir de bu sevdan ilayda…
(Hem Mert Hem Metin Olandan)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.