uytun
" ve ölü kulağıma fısılda "
uytun

" ve ölü kulağıma fısılda "


" ve ölü kulağıma fısılda "












Aşk tandır,
Hüzün buğusu
Seni en çok seven kaçıncı adamım,
Gözlerinde kaç kahvenin hatrı kaldı ?
Göğüslerin hâlâ günah mı emzirtir ?
Sen söylemesen bile, saçlarının siyahına itiraf ettiririm






Kaç zamandır pencereme sokulmayan serçelere bile küsmüşüm
Gönül bataklığında yeşil bir kurbağa çığlığında,
Ki seninle bakışamam kırmışken kalemini
Saçlarımın ak düşmüş tarafını,
Kenar mahalle yosması gibi okşaman bir şey ifade etmez
İki porsiyon şizofreni eşliğinde bencil bir yalnızlıkla kadeh tokuşturuyorum
Üzülsen ne olur,
Veya kirlenmiş yağmurlar çalsan yüzüne
Başımı yere düşürdüğün günden beri,
Küfretmişim aşk’ın anasına, avradına







Giderayak martı mutluluğu için,
Gökyüzünü maviye boyayasım var
Korkuyorum, her fırça darbesi ile gözlerinin kahvesini öldürmekten
Beceriksiz hayal dünyamla







Bilmiyorum belki yaşlandığımdandır
Uzaktan seyrediyorum artık,
Bahşiş yapıp dağıttığın kokunu
Kapının eşiğinde ne ayak izim kalmış,
Ne öfkeli bakışım
Haydi bana yakışıklı bir ağıt yak,
Ve ölü kulağıma fısılda







Bilmiyorsun ya, gülümsüyorum yerli yersiz
Adamlığımı kaybediyorum
Hoşça kal diyemeden,
Sana son kez iyi geceler
Ve yarına harcanmış bir günaydın









İçini çektiğin zaman, yağmurunu tüketmiş bulutlar gibi kalacaksın







uytun ..........





Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.