dað ile karanfil öpüþtüðünde rüzgâra hangi þarkýyý söyleteyim nina ellerimin sancýsý baþlar birazdan oy çokluðuyla yaralanýr siyah bir kelebek sussam kararýr, yazmazsam öleceðim bu kocaman bir ormana yaðmur bekletir
gri kadýnlarýn tutuþan meçhulleri vardýr nina kül diliyle susan haykýrýþlarý bilirsin, hüzünlü çiçekler özlemlerine bile þarký söyletebilir kurdun kuþun ulaþamadýðý uzak þehir ýþýklarýna benzerler kavrulmuþ karanfilleri örtünür tenleri
karanlýðý giyinmiyorum nina karanlýðý görüyorum sýnýrda rengim mavimi yitirmekten korkuyorum nehrimden çamlýklarý onlar topluyor güneþi gözlerine yolluyorum gölgelerine dahi þemsiye tutuyorlar maskeleri metal bir hissizlikten Nile bile çivi çakabiliyorlar, ellerinde silahlarý iç çekiþim üþüyerek giriyor yorgan altýna birbirinin ipini çekerken insanlar halklarýn kardeþliði kim vurduya gidiyor yüz kývrýmlarýmda tuza yatýrdým babamdan kalma acýlarýmý kapanmadan gözlerim öpemiyorum hayallerimi düþlere bile silgiciler yolluyorlar nina ben çaðýn aptallýðýna aðlýyorken çað, karanfiller tehlikelidir yazdýrýyor çocuklara
alnýndan öpeyim gecenin onunla bambaþka oluyorum ben her gece böyleyim nina göðsümde bir ýslýðýn suskun gezintisi uzun zamandýr konuþmuyor ki direniþler depremler kendini hýrpalýyor içimde karanlýk ile benim çalkantým çarpýþabilir bu ilk ölüþüm deðil ki nina söz verdim geceye aðlamayan baharlar toplayacaðým annelerden bulabilirsem, sek sek oynayan çocuklarýn gülüþünü de unutmayacaðým, unutturmayacaðým yaþamayý insanoðlunu baðýþlamayý bekleyen Tanrý mucizeler zamansýzdýr diyor bu sefer ölmeyeceðim nina, ölmeyeceðim