Notaları Kurşunlanmış Bir Şarkıdır Yalnızlık
Mavi1Gülüş
Notaları Kurşunlanmış Bir Şarkıdır Yalnızlık
Þair: Yýlmaz Odabaþý
“le bruyere, bir yerlerde, ‘yalnýz olmamak gibi büyük bir mutsuzluk!’ der. kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalýkta kendilerini unutmaya koþanlarý uyandýrmak ister sanki. bir baþka bilge, yanýlmýyorsam pascal da, ‘neredeyse bütün dertler odamýzda kalmayý bilmememizden geliyor baþýmýza’ der; böylece, içekapanýþ hücresinde, mutluluðu devinmede, bir de yüzyýlýmýzýn deyimiyle kardeþcil diye adlandýrýlabileceðimiz bir fuhuþta arayanlarý getirir usumuza.”
-Baudelaire-
yalnýzlýðýn atlasý:
I
hayat, çarpar ya aðýrlýðýný camlarýna evlerin, ýþýklara aldanmayýn, evler de yalnýzlýktýr, evler de...
siz çekersiniz gece büyür, gece çeker de bazen siz küçülürsünüz; geceler yalnýzlýktýr...
yalnýzlýðýn tablosunu çizer ufukta biri, atlasýný yalnýzlýðýn uzak sularda bir gemici; birileri sýnýrlar koyar, haritalar basar biri; oysa harita basan bütün matbaalar suçlu, bütün silgiler yalancýdýr
haritalar yalnýzlýktýr...
kaç bin ýþýk yýl uzaðýz belki de en uygar gezegene...
ay tutulur-
sa ay orda bir yalnýzlýktýr
yalnýzlýktýr emzirdiðimiz göz göre göre...
II
yerkürenin son jesti insanýn dehþet yalnýzlýðý olacak. biz yine de çiçekleri sulamayý unutmayalým, ama yalnýzlýðýmýz çiçeklere de kalmayacak...
bu gezegen her gün milyonlarca ton aðýrlaþýyor; her gün aþksýz, azýksýz azalýyoruz... azalýyoruz, çoðalýyoruz: ikisini birlikte tartsak azlýðýmýz çok gelecek.
yerkürenin son jesti insanýn dehþet yalnýzlýðý olacak! bunu bilmek için kutsal kitaplara gerek yok; iþte hiç de kutsanmayan bir kitap bile bunu söylüyorsa, inanýn, yalnýzlýðýmýz kitaplara da sýðmayacak...
III
bir ölüdenizdir yalnýzlýk...
bir çýnarýn upuzun gölgesidir çýnar boylu yalnýzlýk;
atlasýna akbabalar, haramiler tüner de
kendi olmakta diretir yine...
IV
her insanda birden doðan, ama can çekiþip ölemeyen yalnýzlýk. herkes bir evrede anlar bunu; kimileri de menapozlarda, antropozlarda, bir gözaltýnda, uzun bir yolculukta ya da.
dal deðil, köktür yalnýzlýk; kurumuþ olmalýdýr ve bir daha yeþermez...
V
okyanuslar analarýdýr denizlerin; gökyüzünün anasý yok: gökyüzü yalnýzlýktýr. kurt daðýnda, kuzu sürüsünde, çoban kavalýnda yalnýz.
kalabalýk, kabarýk verirsin kavgalarýný; bin yumruðun tek olup göðe doðrulduðu günlerde de, akþam, dönerken evine ekmeðin kadarsýn...
yazýyorsan duyarlýðýnla yalnýzsýn kendi derininde; duyarlýðýnla: suya yazýlan sözlerle... en az yalnýzlýk çeken þairlerdir yine de; bölüþürler seslerini birlerle, ikilerle, beþlerle,
ama beþlerle...
VI
o, sevgiyi kendi için istiyor; sevgisiyle yalnýz. onu deðil, ben sevgimi seviyorum, sevgimle yalnýz...
yalnýzlýðý deþiyorum: yapayalnýz, yapayalnýz! sonra bölüyor, bölüþüyor, topluyor, çarpýyor ve çýkarýp giysilerimizi birer birer seviþiyoruz; susup kalýyoruz belki, çekip gidiyoruz. geride kalanýn adýný yalnýzlýk koymaktan hep ürküyoruz...
iþte kadýnlar da, erkekler de doymaz uzuvlarýyla birer yalnýzlýktýr... doðasýnýn insana ihanetidir yalnýzlýk; özünde yaþamýn da, ölümün de birer ihanet olduðunu kavradýðýmýzda sorun yok...
VII
tek kiþilik kalabalýktýr aþk.
aþk tek kiþiliktir; ikinci kiþiye bilet yoktur.
kendinin yayasýdýr aþkta ikinci kiþi, kendinin mayasý;
herkes kendi sevgisini sever...
aþk nedir incil’e göre? nedir tevrat’a, zebur’a, kur’ân’a göre?
bu kitaplardaki aþklar, küfürler neyin rengine göre?
insandýr, insan aslolan: insana göre!
bir bedeni o kýyýsýzlýða býrakma saati geldiðinde
gitmek bir yalnýzlýktýr.
bütün gitmeler yalnýzlýktýr.
kalmaya göre...
VIII
sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler aðýr ve kirli, tortusunu býrakýrken ömrümüze; günler, düþlerimize, özlemlerimize... uzaklýðýn þakaðýnda kaç namlu kim bilir yakýn olmasýn diye?
sonra biz, burada uçurumlara teslim gençliðimizle...
IX
en rezil parayla insan arasýndaki yalnýzlýktýr; hiçbir inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aþk, hiçbir kitap bu yalnýzlýðýn kurallarýný bozamýyor.
bu da bir yalnýzlýktýr...
X
“yalnýzlýk bir yaðmura benzer...”
yaðmurdan önce biz, bütün çýlgýnlýklarý bir bir bölüþtük. bir bir türküleri, telaþlý koþuþlarý; silahlarý, tabularý, ayrýlýklarý; çoðaltýp yalnýzlýðýmýzý feodal tekkelerde, ellerimizin üzerinde bir el bile yokken bölüþtük vuruþlarý.
sonrasý geceydi ve yalnýzdýk: çoðalttýk susuþlarý...
yaðmura yakalandýðýmýz gece-
ye çarptýk; geceye hiçbir þey olmadý,
ama biz paramparçaydýk!
ve hayat gaspetti o vakur duruþlarý...
XI
hâlâ daðlarýn üstünde, zambaklarýn içinde iþte þu hayat; destan ve yalnýz hayat!
yalnýzlýða halay halay ellerim; kýrýlasý, kýrýlasý ellerim! benim ellerim, yuh ellerim, þair ellerim... kalemini silahýyla koruyan, kalemi de, silahý da yalnýz ellerim;
“yalnýzlýk bir yaðmura benzer”
yaðmurlarda sýrýlsýklam ellerim...
XII
daha birileri bir yerlerde yaralardan söz ediyor; sonra binlerce ses o bir sesin üstüne, belki de yüzbinlerce... ama kime anlatýlýr ki yara, orada yara olarak yalnýz.
yarayý anlatan, anlatýrken; yara ise yara olarak yalnýz
destan ve yalnýzdýr hayat kýrýlasý ellerim
herkes kendine göre bir yalnýzlýktýr...
XIII
iyi ki doðmadýnýz hiç doðmayanlar ya da doðmasý olasýlýk kalanlar. doðarken biz de spermdeki olasýlýk kadardýk; o olasýlýkla doðmak veya doðmamak üzere yalnýzdýk. þimdi de yaþamak ve ölmek hâlâ bir olasýlýktýr. her mengenede, kederde en çok da yaþamak bir olasýlýktýr.
seviþmek ey, yaþamak bir olasýlýktýr!
XIV
yalnýzlýðý seviþirken eksiltiyor, eskitiyor
ve eskiyoruz...
seviþtiðim gece emzirdiðim gecedir.
özümü katarým ona;
geceyi kanatýrým, gece beni kanatýr...
geceyi kanatýrýz, gece bizi kanatýr.
geceler insanlýðýmýz
insanlýðýmýz yalnýzlýktýr...
XV
giderek insanlaþýyor, uygarlaþýyor
ve insansýzlaþýyoruz...
“görgü tanýklarýnýn ifadelerine göre”
daðýnýk yüzü günlerin ter ve keder içinde;
zanlýlarý her sabah o resmi geçitlerde...
iþte hayatlarýmýz intiharlarýn ve cesaretlerin sustuðu yerde; hayatlarýmýz diðer hayatlarýn da cesetleriyle...
hayatlarýmýzda kimselerin bilmediði yalnýzlýklar; ama kimseler bilse de, bilmese de yalnýzlýk var ey bütün yalnýzlýklar!
XVI
þimdi travestiler kalçalarýnda ve slikon göðüslerinde biriken yorgunlukla dante’nin “ilahi komedya”sýný konuþuyorler sperm kokan duvarlarla...
o yýrtýk, yamalý ve yaralý sevgilerden, o kaypak sevgililerden, servetlerden geride hep namuslu bir orospum oldu benim de; tünediler yalnýzlýðýma hüzünlü bir yüzle o gecelerde...
sonra günlerin de üzerinde bir hayat; sürgit yoðunluklarýn, yorgunluklarýn, öfkelerin üstünde...
XVII
þimdi güzel bir deniz karþýmda; korkunç çýrpýntýlý, dehþetli mavi bir deniz tutmuþ da bir ucundan b(akýyor) uzaklara...
uzak, uzaklýðýnda
ben kendi yakýnlýðýmda yalnýzým
ortalarda olsam da ortalý yalnýzlýktýr...
XVIII
böyle yakýn uzaklýklarda hep yalnýzlýklar ve “yalnýz deðiliz” derken de yalnýz!
iþte cesetler ve cesaretler içinde aynadaki suretimi tuzla buz ediyorum; keder ýrmaklarý akýyor ortasýndan...
birden bir kýrlangýç sürüsü kanat çýrpýyor uzaklara; yollara ve yolculara bakýyorum da, þarkýlarýn kýrýk dökük notalarý saçýlmýþ sokaklara. herkes kendine göre bir þarkýyý tutturmuþ yangýnlar ortasýnda!
/yangýnlar ortasýnda:
notalarý kurþunlanmýþ bir þarkýdýr yalnýzlýk.../
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.