iki erik aðacýydýlar bir evin bahçesinde
birisi kuzeydeydi birisi güneyde
kuzeydeki kandý aþ çalan kadýnlara
güneydeki candý can can çocuklara
yaþýyorlardý yýllardýr
þehir denen güneþsizlikte
zor olsa da
kanýn dallarý uzamýþ
gitmiþ komþu balkona varmýþ
kes kes diyordu boyuna
kuzeydeki çulsuz kesat
canýn dallarý ýramýþ
gitmiþ sýnýrý aþmýþ
kes kes diyordu boyuna
güneydeki çapsýz fesat
kýzdý adam
baðýrdý çaðýrdý
kuzeydekine güneydekine
sövdü saydý
yumruk attý havaya
tokat attý duvarlara
aldýran olmadý
sonra balta aldý kilerden
kesti ikisini de kökten
doðradý odun yaptý
üzüldü çok
çöktü aðladý
sonra bindi çakal atýna
yürü dedi daðlara
az gitti uz gitti
vardý bir su kenarýna
kazma kürek salladý
iki sýð çukur kazdý
iki çekirdek almýþtý gelirken
o iki erikten
çýkardý cebinden
öptü okþadý
attý onlarý çukurlara
kattý nemli topraklara
konuþtu adam
oturdu anlattý
dedi
önce kök salýn topraðýn derinlerine
sonra uç verin çýkýn yerin yüzüne
dallanýp budaklanýp büyüyün güzelce
uzayýn
baþýnýz bulutlara deðsin
yayýlýn
kollarýnýz daðlara ersin
burada özgürsünüz yaþayýn senelerce
sevindi adam
güneþe el salladý
sonra bindi çakal beygire
sürdü burgaz þehrine…