MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

DERYÂ ALİ BABA DESTANI
MustafaCeylan

DERYÂ ALİ BABA DESTANI



ÝSTANBUL ÖNÜNDE FETÝH SANCAKLARI
VE
FATÝH SULTAN MEHMET HAN’IN SAKABAÞISI(Ordunun Su Görevlisi)
DERYÂ ALÝ BABA’ nýn DESTANI

Mustafa CEYLAN
**********************

"DERYÂ ALÝ BABA : Ýstanbul Zeytinburnu’nda yatan büyük velilerden birisi. XV. Yüzyýlda yaþadý. Ýsmi Ali olup, Ýstanbul’un fethi sýrasýnda orduda Sakabaþý olarak vazife yaptýðý için Saka Ali Baba veya Deryâ Ali Baba diye meþhur olmuþtur. Doðum yeri, doðum ve vefat tarihi bilinmemektedir. Zeytinburnu-Kazlýçeþme’de huzurla yatmaktadýr."



ÝSTANBUL ÖNÜNDE FETÝH SANCAKLARI

(I)

YÝÐÝTLERE SESLENÝÞ

Peygamber’im övmüþ seni yiðidim
Yüreðiyle sevmiþ seni yiðidim
Kendine dost bilmiþ seni yiðidim
........Doðsun güneþ yeni çaða bu sabah
........Allah, Allah ! Destur haydi ya Allah!

Yakýna gel, ey Ýstanbul yakýna
Varsýn dünya Türk oðlunun farkýna
Haydi yiðit, yedi koldan akýna!
........Bayraðý al, sur üstünde kýy nikâh
........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

Mehterbaþý davuluna vur gitsin!
Zamanenin çarklarýný kýr gitsin!
Beyaz atlý Akþemseddin, pir gitsin;
........Duasý var üstümüzde : Bismillâh!..
........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

Ulubatlý sancaðýmý dikmeli
Ali Baba sularýný dökmeli
Köhne Bizans yerden yere çökmeli
.........Küffar ehli seslenmeli: Ah, eyvâh!
.........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

Yüzdürmeli gemileri karadan,
Size zafer müjdeliyor Yaradan...
Akýn akýn girilmeli surlardan
.........Kurulmalý, gökçe otað, bir dergâh
.........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

Haydi yiðit, tarihe bir iz býrak!
Yunuslayýn Oðuzca bir söz býrak,
Yeni çaðýn kemendini çöz býrak;
..........Boðaz senin, kýyýlarý çimengâh
..........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

"Anan seni bugünlere doðurdu,
Hamurunu besmeleyle yoðurdu"
Ýnan bana Eyüp Sultan çaðýrdý
..........Ýmanýndýr suru delen bin silâh,
..........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

Kiþnesin de yaðýz atlar þahlansýn,
Yere insin mavi gökler kapansýn,
Koç yiðidim, tarihlere destansýn;
..........Sen mutluluk, sen huzursun, sen felâh
..........Allah, Allah! Destur haydi ya Allah!

*

ULU HAKAN
FATÝH SULTAN MEHMET HAN
ÖNÜNDE ÝSTANBUL SURLARININ PLANI
OTAÐINDA TEK BAÞINA
DÜÞÜNMEKTE...."

II
KUÞATMA

Tam yirmi dokuz kez
Omuzunda bir nefes
Bin nefesle boðuþmuþ...
Tutmuþsun direk direk
Geçit vermez kapýlarý
Dikmiþsin etrafýna,
Su dökülmez surlarý.
Hay!... Konstantiniye denen nazlý gelin!
Hay!...Dünyanýn göz bebeðinde taht kurup
Raks eden peri !.. Hay!..

Yakýþmazdý sana
Yakýþmazdý, tek baþýna çan sesi...
Yedi tependen yetmiþ minareyle
Huzur, müjde bereket veren
Ezan sesi, caným ezan sesi
Ne de güzel yakýþýr, ne güzel
Öyle deðil mi?

Peygamberler Peygamber’i
Ýki cihan sevgilisi
Hadisle övmüþ seni...
Bütün halifeler,
Bütün sultanlar
Düþlerinde görmüþ seni...

Tam yirmidokuz kez diyorum sana
Duyuyor musun beni?
Hasret sancaklarý sarmýþ
Sarmýþ seni...

Hey!... Hey ki heyy!..
Duy beni! Ýþit beni!
Daha çocukluðumda
Hacý Bayram Sultan demiþ bana:
"Al!.. Alacaksýn!.. Haydi al!"
O toprak, o su
Oðul sana helâl!.."

Þimdi sýrasý iþte
Kapýndayým...
Yaný baþýndayým...
Olmaz böyle, olamaz!
Sen orda, ben burda!
En iyisi mi?
Gel,
Ya sen beni al,
Ya da ben seni!..

Çaðlara hükmeden kutlu duayla
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...
Gözlerin ceylansý, göðsünde yayla
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...

Gümüþ tablolardan nazlý bakýþýn,
Sancak sancak kara baðra akýþýn,
Yeter gayri, yeter böyle yakýþýn
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...

Yýllar var ki hasretini çekerim,
Surlarýna gök bayraðý dikerim,
Bal-kaymaðým, nazlý gelin þekerim
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...

Ýki cihan nuru söyledi sözü,
Bu yüzden tutuþdu gönlümün közü
Baþkasýn görmüyor Fatih’in gözü
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...

Yakýþmýyor tek baþýna haç’larýn
Fetih sancaklarý: Ýþte taç’larýn
Yýkanýr Boðaz’da salkým saçlarýn
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni...

Ýþte Akþemseddin, iþte Gürâni
Ulubatlý iþte, gülüþün hani?
Seni öylesine sardým ki yani;
Gel, ya sen beni al, ya da ben seni....

*

III
GELÝYORUZ!..

"Fatih Sultan Mehmet Han, Ýstanbul’u küffâr elinden kurtarmak üzere kuþatmýþtý. Fetih ordusu Ýstanbul surlarýna dayanmýþ, Ulu Hakan fethin gerçekleþeceði zamaný sabýrsýzlýkla bekliyordu. Leþker-i duâ adý verilen duâ ordusu âlimler ve velîler, fetih için gözyaþý dökerek duâ ediyorlardý. Kýratýnýn üstünde heybet ve celâdetle duran Fatih ve dalga dalga yayýlan ordu; genç hükümdar, orduyu þevke getirici konuþmalar yapýyordu. Kahramanlar, Feth-i mübînin gerçekleþmesi için canla baþla çarpýþýyordu. Þehir düþmek üzereydi."

ÝSTANBUL SURLARINA ÇAÐRI

GELÝYORUZ!...

Elde yüce Kur’an, dilde dualar
Yürüyoruz, sýra daðlar gibiyiz.
Aç baðrýný, aç baðrýný ey surlar
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

Kahramanlar, akýncýlar coþuyor
Düðün diye ölümlere koþuyor,
Engellerin üzerinden aþýyor
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

Bu gelenler hayat, ümit ve de su,
Bu gelenler bâtýla Hak sorusu,
Bu gelenler Peygamber’in ordusu
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

Alýnlarda parýldýyor hilâlim,
Yüreklerde aþkým, arzum, hayâlim
Bu Ýstanbul elbet benim helâlim;
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

Yýllar süren acýlarýn dinecek,
Köhne Bizans bir mum olup sönecek,
Kara bahtýn aydýnlýða dönecek
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

Sar baðrýna Yunusca bir sevgiyi,
Hoþgörüyü, mutluluðu, ilgiyi...
Rehber yapýp iman ile bilgiyi
Geliyoruz, sýra daðlar gibiyiz...

........................................

Asýrlarý takýverdim peþime
Hakk müjdesi düþüverdi döþüme
Yakýþýrsýn bu yirmibeþ yaþýma
........Açýl surlar, yýkýl surlar haydi hey!..
........Sen benimsin, Ýslâmýnsýn gayri hey!..

Gemileri karalardan yürüttüm
Sevdamýzý can evimde büyüttüm,
Hasretinle yandým, piþtim ve tüttüm
.........Açýl çaðlar, yýkýl surlar haydi hey!
.........Sen Türk ilisin, Ýslâmýnsýn gayri hey!..

*

IV
SUSUZLUK VE SAKABAÞI

Konstantiniye islâmbol olmak üzreydi. Kuþatma ve Türk ordusunun hücumlarý sonuç veriyordu. Þehir, düþtü düþecek...
Ýþte tam bu kritik zamanda ordunun arasýnda;
-"Ordu susuz kalmak tehlikesiyle karþý karþýya, kuyular boþ, çeþmeler akmýyor..."þeklinde bir söylenti yayýlmaya baþlar.

Bu kötü haber kýsa zamanda her tarafta yayýldý. Aðýzdan aðýza, kulaktan kulaða yayýlan bu söylenti nihayet genç padiþahýn kulaðýna kadar geldi. Bu haber üzerine genç padiþahýn yüz hatlarý bir anda deðiþti. Etrafýnda bulunan vazifelilere hitab ederek;
-"Tez gidin Sakabaþýný bana getirin!!.." dedi.
Vazifeliler hemen gidip Sakabaþý Ali Efendi’yi sýrtýnda "kýrbasý" olduðu halde Fatih Sultan Mehmet Han’ýn huzuruna girdi.

Padiþah ne kadar telaþlý ve üzüntülüyse, Saka Ali Efendi de o kadar soðukkanlý ve sâkin duruyordu. En ufak bir endiþe izi taþýmýyor, her zamanki gibi tebessüm eder bir halde Padiþahýn yüzüne bakýyordu.
Padiþah onun böyle kritik bir anda gayet sakin ve aldýrmaz bir durumda olduðunu görünce iyice celâllendi ve þöyle seslendi :
-"Olanlardan haberin yokmuþ gibi duruyorsun Ali Efendi!... Ordu susuz kalmýþ, asker susuzluktan kýrýlýyor. Neden gerekli tedbiri almazsýn da bizi müþkil hâle düþürürsün? þimdi ne olacak? Bu hale nasýl çare bulacaðýz?"

ÝÞTE O ZAMANLARA
VE
ÝÞTE O AN’A DAÝR:

Sakabaþý Ali’miz çaðýrýldý huzura
-"Susuz kaldýysa ordu, nasýl çýksýn bu sur’a?

Bu nasýl haldir, neden, sular bitmiþ deniyor?
Yýðýnla dedikodu ortalýkta dönüyor.

Hani tedbir nerede, nerden su bulunacak?
Askerin heyecaný, umudu kýrýlacak.

Çaresizlik içinde, herkes þaþkýn dururken
Haberin yokmuþ gibi, duruyorsun sen neden?"

.....Ulu Hakan Fatih Han, iþte böyle haykýrdý,
.....Sakabaþý Ali’de suskunluk, hâl’di, sýr’dý...

.....Öyle sesiz sakindi, susmuþtu Sakabaþý,
.....Anlamaný bilmedi, göremedi telâþý...

Osmanlý Sultaný’na tebessümler ederek:
-"Devletlü Padiþahm, bu telâþa ne gerek?
Siz merak etmeyiniz suyumuz yeter bize
Ýnan ki denk düþüyor þu koskoca denize..."

Bu hâle sinirlenen genç Padiþah kükredi:
-"Asker susuz kýrýlýr, umursamazsýnýz!" dedi.
-"Alay mý ediyorsun, bütün kuyular boþmuþ?
Bakýn þunun haline, aman ne güzel, hoþmuþ?!"

Genç Padiþah üzülür, sinirlenir, dertlenir
Otað-ý hümâyuna bir sessizlik yüklenir.

Öfkesi karþýsýnda titriyorken paþalar
Sakabaþý Ali’ miz durumu hemen anlar...

Döner arkasýný Sultana: "Kýrbas’a bak..." der
"Bu ordunun askeri yalaný nasýl söyler?
Ey cihanýn Sultaný, caný fedâ orduma
N’olur hele göz atýn, su yükledim sýrtýma...
Cümlesine yetecek okyanus taþýyorum,
Bu dedikodulara gerçekten þaþýyorum..."

Fatih, önce þaþýrýr, dediðini anlamaz
Kýrbas’a bakmaktan da kendisini alamaz...

Bakar onun içine, derya görür koskoca,
Yeter bütün orduya, içsin içsin doyaca.

Deðil bir tek orduya, yeter binlercesine
Seslenir Paþasýna:
.......................-"Paþa sen de bak dene..."

Ordakiler sýrayla eðilip de bakarlar,
hayret içinde kalýr o anda kumandanlar...


V
MÝLLET ÝSTERSE

"Olanlarýn, Allah ü Teâlâ’nýn velî kullarýna ihsân ettiði bir kerâmet olduðunu anlayan Genç Padiþah Fatih, su bulunmasýna raðmen askerin susuz býrakýlmasýndan maksadýn ne olduðunu birden kestiremedi.
Sakabaþý Ali Efendi’ye dönerek;
-"Su bulunmasýna raðmen nedir senin bu yaptýðýn?" diye seslendi.

Padiþahýn daha fazla gazaplanmasýndan çekindiði için tek tek anlatmaya baþladý :

-"Ey cihan Padiþaý! Ýstediðin kadar su iþte burada. Fakat, ben askere suyu doyumluk veremiyorum. Çünkü onlar kahramanca savaþýyor, yorulup terliyorlar. Eðer istedikleri kadar suyu versem hepsi hastalanýp yatacaklar. Sonra da zaferimiz tehlikeye düþecek düþüncesiyle böyle yapýyorum." dedi.

*

Sakabaþý Ali Efendi’nin ârifâne sözleri ve kerâmeti karþýsýnda söz bulamayan Fatih, saygý ve muhabbet dolu nazarlarla bakmaya baþladý.

VE
DÜÞÜNÜR
KENDÝ KENDÝNE DER KÝ :

................................S. Çankaya’ya naziredir

Milletimiz isterse olmazlarý oldurur,
Boþ kalan kuyularý çaðýl çaðýl doldurur.

Milletimiz isterse, su fýþkýrýr kayadan
Çünkü onun yanýnda Yüce mevlâ, Yaradan.

Milletimiz isterse, kayalar olur gelin
Aðustosta kar yaðar, yaðmuru yaðar yelin.

Milletimiz isterse, atlastan yelken diker
Karadan gemileri denize doðru çeker...

Milletimiz isterse, hikmet olur alýçlar
Irmak akar çöllerden, aþka gelir sarnýçlar.

Milletimiz isterse, Ferhat daðlarý deler,
Mecnun çölün kumunu, kalbur alýr da eler.

Milletimiz isterse, çiçek açar kýþlarda
Anýnda iniþ olur zirveler, yokuþlar da.

Milletimiz isterse, efsâne olur gerçek
Diz çöker Kur’an okur, üç yaþýnda bir bebek.

Milletimiz isterse, Yunus yoldaþý olur,
Hacý Bayram Veli’miz daim sýrdaþý olur.

Milletimiz isterse, daðla deniz anlaþýr
Ateþ ile pamuðu yan yana tutar taþýr.

Milletimiz isterse, deniz taþýr sýrtýnda
Çünkü cümle kâinat, yalnýz o’nun farkýnda.


VI
FETÝH MÜJDESÝ

“Kerâmet göstermekten kaçýndýðý halde, kerâmetinin ortaya çýktýðýný gören Sakabaþý Ali Efendi, sýrtýndaki kýrbayý hýzlýca yere býraktý.

Baþta Padiþah olmak üzere bütün vezirlerin ve âlimlerin hayret dolu bakýþlarý arasýnda kýrbanýn düþüp parçalandýðý yerde bir su kaynaðý ortaya çýktý. Þýrýl þýrýl akan bu pýnardan su ihtiyacý giderildi.

Bu hadise üzerine Fatih, Sakabaþý Ali Efendi’ ye Deryâ Ali Baba ismini verdi.

Olanlardan son derece memnun olan Fatih Sultan Mehmet Han, yüksek bir VELÎ olduðunu anladýðý Deryâ Ali Baba’ ya :
-“Ne murad edersin ey Deryâ Ali! Ýste ki verelim…” dedi.

Deryâ Ali Baba’ nýn bu dünya ile ne alâkasý olabilirdi. O, gönlünü Yüce Rabb’ine baðlamýþ, Hakk’ýn zikriyle ömrünü geçirmekteydi. O, görünen deryalarda deðil, ilâhî aþk deryasýnda yüzüyordu.

Fatih Sultan Mehmet Han, fetihten sonra büyük bir velî olan Sakabaþý Deryâ Ali Dede’yi unutmadý. Ona þimdi Kazlýçeþme’nin kurulu bulunduðu yerde geniþ bir arazi tahsis etti. Uzun yýllar burada yerleþen, Ýslâm dinine ve Müslümanlara hizmet etmeyi tek gaye edinen Deryâ Ali Baba, Fatih’in saygý ve muhabbet duyduðu kimselerden oldu. Zaman zaman ziyaret eden Fatih o’na ve sevenlerine iltifât ve ihsânlarda bulundu.

Uzun yýllar boyunca civarýn en sevilen kiþisi olarak yaþayan Deryâ Ali Baba; kendisine tahsis edilen araziyi saðlýðýnda vakfetti. Yakýnlarýna da “ Bunlardan fakir fukara sebeplensin.” Diye vasiyette bulunduktan sonra vefat etti. Bugünkü Kazlýçeþme otobüs duraðýnýn yanýndaki türbeye defnedildi.(Evliyalar Ansiklopedisi-Türkiye Gazetesi yayýný)

FETÝH MÜJDESÝ

Bu gelen Türk ordusu, uyan da bak Ýstanbul
Güvendiðin surlara dayan da bak Ýstanbul
Sultan Mehmet otaðý bu yanda bak Ýstanbul

O muhteþem çadýrý eliyle kuran benim,
Mehter davullarýnýn baðrýna vuran benim.

Bir sancak verdim ki Ulubatlý Hasan’a
Bir gelinlik misâli yakýþacaktýr sana
Kara sevda içinde aþkýndan yana yana

Oka, mýzraða, taþa göðsünü geren benim
Düðüne gider gibi savaþa giren benim.

Þehitliðin þerbeti:En mükemmel ölçek bu
Türkün kutlu bayraðý zaferlere çiçek bu
Peygamber’im övmüþtür, hayâl deðil gerçek bu

Tufaným, kasýrgayým, surlara varan benim
Tekbir sesleri ile gökleri saran benim.

Iþýktan bir çemberle aydýnlattým geceyi
Akþemsettin, Gürânî… getirdim de niceyi
Yürüterek karadan altmýþyedi gemiyi,

Konstantinin sýrtýný yerlere seren benim,
Ulubatlý Hasan’la surda can veren benim.

Suda yansa ateþin “Rum ateþi”n, ben yanmam
Elimde yalýn kýlýç, seni almadan dönmem
Ufkunda dalga dalga bayraðým asla inmem

Evliyâlar, veliler çarpýþýr gören benim
Destan destan tarihi zaferle ören benim.

Kartal bakýþlarýmda iradem çelikleþmiþ
Yalnýz FETÝH MÜJDESÝ yüreðime yerleþmiþ
Ezan sesi, top sesi gök kubbeye yerleþmiþ

Ayasofya içinde Cuma’yý kýlan benim
Elli üç gün boyunca karþýnda duran benim.

Ötsün bütün zurnalar, vursun davullar, kösler
Alev alev rüzgârdýr, Allah Allah’týr sesler!
Ýman, âzim, inançtýr; Fatih’tir tüm nefesler

Kýratýný sulara “ ha!..” deyip süren benim
Zafer çiçeklerini buketle sunan benim…

Mustafa CEYLAN

---------------------------------------
Bu destan çalýþmasýnýn yayýnlandýðý dergiler:

(1): Karýnca Dergisi(1977)
(2): Kemalist Atýlým Dergisi( 1980)
(3): Türkiye Dergisi (1981)
(4): Herþey Vatan için (Fetih Þiirleri-Antoloji-1982)

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.