göç ediyorsun bir yerden bilinmeyen bir memlekete
arkanda nice kendini býrakarak
vaz geçerek biriciðim dediðin köyünden
gözlerini kýsarak mor daðlarýndan
meleyen kuzularýndan
bin bir afacan çocukluðundan men edilerek
gidiyorsun
bilmiyorsun nereye varacaðýný
nelerle karþýlaþacaðýný
neden yalnýzlaþacaðýný
nasýl baþka þekilde davranacaðýný
niçin susacaðýný
konuþmak serbest kýlýnmýþken herkese
Kuran ayeti gibi görülürken dil(in)
masum sözcüklerini
lâl adýmlara zorluyor birileri
birileri yaþadýðýn mekanda soluklamaný
baharý aþkla selamlamaný
nergisleri koklaya koklaya sevmeni
çamura batmaný
arkadaþlarýnýn baþýný kýrmaný
gönlünce eðlenmeni
sebep yokken de sevinmeni istemiyor
istemiyor birileri yirmi dört saat
mavi göðe bakmaný
dicle nehrini akþam sefasýnda seyretmeni
öyle þiirce
öyle nehirce duygularla
gidiyorsun
dudaklarýna suskular dikerek
daha da üzülerek
daha da renksizleþerek
daha da þarkýsýz kalarak
daha da uzatarak acýlarýný
ve büyüterek kederlerini yarýnlara
göç ediyorsun bir yerden bilinmeyen bir memlekete
ardýnda temiz düþlerini
kýrmýzý bilyelerini býrakarak
ve aðlayarak yeni bir hayata
berbat baþlamaný
kötü yaþamaný istiyor birileri
sahi birileri ne istiyordu
senden bir þeyler
bir zamanlar ey caným
ey çocuk
ey halkým
ey...