MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Selmani Farisi r.a.
mamur

Selmani Farisi r.a.


Abdullah Ýbn Abbas r.a. Anlatýyor:
Selman Farisi r.a.
Bir gün hayatýnda olup biteni
Abdullah Ýbn Abbasa r.a anlattý:
Babam köyün en zengini olup,
arazimiz ve malýmýz çoktu.
Ben babamýn tek çocuðu idim.
Beni herkesten çok severdi.
Bunun için beni kýz gibi yetiþtirdi.
Evden çýkmama izin vermezdi.
Babam Mecusi, ateþperest olduðu için
Mecusiliði de bana evde tam bir þekilde öðretti.
Evde devamlý bir ateþ yanar
Biz ona tapar secde ederdik.
Babamýn malý ve mülkü çok olduðu için
Beni bir ara dýþarýya çýkardý ve dedi ki:
"Yavrum ben öldüðüm zaman bu mallarýn sahibi sen olacaksýn,
Onun için git mallarýný ve arazilerini taný.
"
 Ben de "peki" deyip bahçelerimizi dolaþtým.
Bir gün tarlalara bakmaya gittiðimde
Bir Hýristiyan kilisesine rastladým.
Onlarýn seslerini iþittim,
Gidip baktým ki, içerde ibadet ediyorlar.
Ben daha önce öyle bir þey görmediðim için çok hayret ettim.
Ancak gönlümde alev alev yanan bir hak
ve hakikat sevgisi,
beni hak din aramaya sevketti.

Zira bizlerin ibadeti bir miktar ateþ yakar
ve ona secde ederdik.
Fakat onlar görünmeyen bir Tanrý’ya ibadet ediyorlardý.
ve kendi kendime dedim ki, bunlarýn dinine göre bizimki bâtýldýr.
Onun için akþama kadar onlarý seyrettim.
Tarlalarýmýza gitmedim,
akþam oldu. Onlara dedim ki:
"Bu dinin aslý nerededir? "
Bana, "Bu dinin aslý Þam’dadýr" dediler,
"Peki dedim. Ben de Þam’a gitsem
beni de bu dine kabul ederler mi? "
"Evet kabul ederler" dediler.
"Sizlerden yakýnda Þam’a gidecek kimseler var mýdýr? "
diye sordum
"Bir müddet sonra bir kervanýmýz Þam’a gidecektir"
diye cevap verdiler.
Ýsfehan’daki bu Hýristiyanlar,
Ýsfehan’a Þam’dan gelmiþlerdi ve sayýlarý da az idi.

Ben bunlarla meþgul olurken
vakit geç oldu.
Babam benim dönmediðimi görünce,
Beni aramak için adam göndermiþ.
Beni aramýþlar bulamamýþlar,
bulamadýklarýný babama söylemiþler.
Tam bu sýrada, ben de eve döndüm.
Babam "Bu zamana kadar nerede kaldýn.
Seni aramadýðýmýz yer kalmadý" dedi.
Ben de,
"Babacýðým ben bu gün tarlalarý dolaþmak için yola çýktým,
fakat yolda karþýma bir Nasrani kilisesi çýktý.
Ben de içeri girdim, baktým ki;
görmedikleri ve her þeye hakim ve kadir olan
Bir Allah’a iman ediyorlar.
Onlarýn ibadetlerine þaþtým kaldým.
Akþama kadar onlarý seyrettim.
Anladým ki onlarýn dini daha doðrudur" dedim.
Babam "Ey oðlum sen yanlýþ düþünüyorsun,
senin babalarýnýn ve dedelerinin dini,
onlarýn dininden daha doðrudur.
Onlarýn dini bozuktur.
Sakýn onlara aldanma, inanma" dedi.
Ben de,
"Hayýr babacýðým onlarýn dini
bizimkinden daha hayýrlýdýr " dedim.
Babam buna çok kýzdý
Beni el ve ayaklarýmdan baðlayýp eve hapsetti.
Ben daha önce "kilisede hýristiyan rahiplere;
Bu dinin aslýnýn nerede olduðunu sormuþtum.
Onlar da Þam’da olduðunu söylemiþlerdi.
Ben evde hapis iken,
devamlý Þam’a gidecek olan kervaný beklerdim.
Nihayet hýristiyan rahipler,
Þam’a gidecek kervaný hazýrlamýþlardý.
Bunu haber alýnca,
Beni baðlayan iplerimi çözüp kaçtým.
kervanýn bulunduðu kiliseye gittim.

 Buralarda duramayacaðýmý anlattým.
O kervanla beraber Þam’a gittim.
Þam’da hýristiyan dininin en büyük âlimini sordum.
Bana bir âlimi tarif ettiler. Onun yanýna gittim.
Ona durumu anlattým.
 Onun yanýnda kalmak istediðimi,
ona hizmet edeceðimi söyleyip,
ondan bana Nasraniliði öðretmesini rica ettim.
O da kabul etti.

Ben de Ona hizmet etmeye,
kilisenin iþlerini yapmaya baþladým.
O da bana dini öðretmeye baþladý.
Fakat sonradan Onun kötü kimse olduðunu anladým.
Çünkü hýristiyanlarýn fakirlere
vermesi için getirdikleri sadaka altýn ve gümüþleri,
kendine alýr, fakirlere vermezdi.
Böylece þahsýna yedi küp altýn ve gümüþ biriktirdi.
Fakat bunu benden baþka kimse bilmezdi.
Bir müddet sonra o âlim vefat etti.
Nasraniler onu defnetmek için toplandýlar.
Onlara "Neden buna bu kadar hürmet ediyorsunuz,
o hürmete layýk bir insan deðildir" dedim.
"Sen bunu nerden çýkarýyorsun" dediler.
Bana inanmadýlar, bende biriktirdiði altýnlarýn yerini,
bildiðim için onlara gösterdim.
Nasraniler yedi küp altýný ve gümüþü çýkardýlar.
"Bu, defne ve techize layýk bir kimse deðildir dediler.
Bir yere atýp üzerini taþla kapattýlar.
Sonra onun yerine baþka bir âlim geçti.
Dünyaya hiç ehemmiyet vermezdi.
Gece gündüz ibadet ederdi.
Onu çok sevdim, uzun zaman yanýnda kaldým.
Onun ve kilisenin hizmetini yapar,
onunla ibadet ederdim.
Vefat zamaný geldi ve ona
"Ey benim efendim,
uzun zamandan beri yanýnýzdayým
Sizi çok sevdim. Sen vefat ettiðin zaman ben ne yapayým.
Bana ne tavsiye edersin" diye sordum.
Bana "Oðlum Þam’da insanlarý ýslah edecek bir kimse yok.
Kime gitsen seni ifsad ederler.
Fakat Musul’da bir zat vardýr.
Ona gitmeni tavsiye ederim" dedi.

 "Ben de peki efendim" dedim.
O zat vefat edince Þam’dan Musul’a gittim.
Onun tarif ettiði zatý buldum,
baþýmdan geçenleri anlattým.
Beni hizmetine kabul etti.
O da diðer zat gibi zahid, abid bir kimse idi.
Onun vefat zamaný, ayný sorularý ona da sordum.
O da bana Nusaybin’de bir zatý tavsiye etti.
O vefat ettikten sonra ben de derhal Nusaybin’e gittim.
Bahsedilen kimseyi bulup yanýnda kalmak istediðimi söyledim.
isteðimi kabul etti ve bir müddet de onun hizmetinde kaldým.
Bu zat da vefat etmek üzere iken,
beni baþka birine göndermesini söyledim.
Bu sefer bana Amuriye’deki bir Rum þehrinde bulunan
baþka bir kimseyi tarif etti.
Vefatýndan sonra da oraya gittim.
Tarif edilen bu son þahsý da bulup,
hizmetine girdim.
Uzun bir zaman da onun yanýnda kaldým.
Artýk onun da vefatý yaklaþmýþtý.
Ona da beni birine havale etmesini rica edince,
þimdi böyle bir kimse bilmiyorum.
Fakat ahir zaman Peygamberinin gelmesi yaklaþtý.
O Araplar arasýndan çýkacak,
vatanýndan hicret edip,
taþlýk içinde hurmasý çok bir þehre yerleþecek.

Alametleri þunlardýr:
Hediyeyi kabul eder, sadakayý kabul etmez,
iki omuzu,
arasýnda nübüvvet mührü vardýr.
diyerek alametlerini saydý.

Yanýnda bulunduðum son zat da vefat edince.
onun tavsiyesi üzerine,
Arap diyarýna gitmeye hazýrlandým.

 Ben Amuriye’de çalýþýp,
bir kaç öküz ile bir miktar koyun sahibi olmuþtum.
Beni Kelb kabilesinden bir kafile
Arap beldesine gitmek üzere idi.
Onlara dedim ki,
bu sýðýrlar ve koyunlar sizin olsun,
beni Arap vilayetine götürün.
Kabul edip beni kafilelerine aldýlar.
Kervan Þam üzerinden Medine
ye yakýn Vadi Kuraya geldi.

Kervan sahipleri, bana ihanet edip,
Köledir diyerek beni bir yahudiye sattýlar.
Yahudinin bulunduðu yerde
hurma bahçeleri gördüm.
Ahir zaman Peygamberinin hicret edeceði yer,
herhalde burasýdýr diye düþündüm.
Fakat kalbim oraya ýsýnmadý.
Bir müddet yahudinin hizmetinde kaldým.
Sonra beni köle olarak amcasýnýn oðluna sattý.
O da alýp Medine’ye getirdi. Medine’ye varýnca,
sanki bu beldeyi önceden görmüþ gibiydim.
öylesine ýsýndým. Artýk günlerim Medine’ de geçiyor,
Beni satýn alan yahudinin baðýnda bahçesinde çalýþýp,
ona hizmetçilik yapýyordum.
Bir taraftan da asýl maksadýma
kavuþma arzusuyla bekliyordum.

Bir gün beni satýn alan yahudinin bahçesinde
bir hurma aðacý üzerinde çalýþýyordum.
Sahibim, yanýnda biri ile bir aðaç altýnda
oturup konuþmakta idi. Bir ara dediler ki,
Evs ve Hazreç kabileleri helak olsunlar.
Mekke’den bir kimse geldi.
Peygamber olduðunu söylüyor.
Ben bu sözleri iþitince kendimden geçip
az kalsýn aðaçtan yere düþüyordum.
Hemen aþaðý inip, O þahsa ne diyorsun? dedim.
Sahibim bana bir tokat vurdu,
"Senin nene lazým ki soruyorsun, sen iþine bak"
dedi.
O gün akþam olunca bir miktar hurma alýp,
hemen Kuba’ya vardým.
Resulullahýn yanýna girip "Sen salih bir kimsesin,
yanýnda fakirler vardýr.
Bu hurmalarý sadaka getirdim" dedim.
Resulullah yanýnda bulunan Eshaba
"Geliniz hurma yiyiniz" buyurdu.
Onlar da yediler. Kendisi asla yemedi.
Kendi kendime iþte bir alamet budur.
Sadaka kabul etmiyor dedim.
Eve dönüp bir miktar hurma daha alýp,
Resulullaha getirdim. Bu hediyedir dedim.
Bu defa yanýndaki Eshab ile birlikte yediler,
iþte ikinci alamet budur dedim.
Götürdüðüm hurma yirmibeþ tane kadar idi.
Halbuki yenen hurma çekirdekleri yüzlerceydi.
Resulullahýn mucizesiyle hurma artmýþtý.
Kendi kendime bir alameti daha gördüm dedim.
Resulullahýn yanýna ikinci defa varýþýmda
bir cenaze defnediyorlardý.
Nübüvvet mührünü görmeyi arzu ettiðim için,
yanýna yaklaþtým.
Benim muradýmý anlayýp,
gömleðini kaldýrdý. Mübarek sýrtý açýlýnca
Nübüvvet mührünü görür görmez,
Varýp öptüm ve aðladým.
O enbiyalar serverini, insanlarýn gönül coþkusunu
Ýlk kez görüyordum.
O anda,
Kelime-i þehadeti söyleyerek müslüman oldum.
Sonrada
Resulullaha uzun yýllardan beri baþýmdan
geçen hadiseleri bir bir anlattým.
 Hâlime teaccüb edip,
bunu Eshab-ý kirama da anlatmamý emir buyurdu.
Eshab-ý kiram toplandý,
ben de baþýmdan geçenleri bir bir anlattým.."

Selman-ý Farisi iman ettiði zaman
Arap lisanýný bilmediði için tercüman istemiþti.

Gelen yahudi tercüman,
Selman-ý Farisi’nin Peygamber efendimizi
methetmesini aksi þekilde söylüyordu.
O esnada Cebrail aleyhisselam gelip Selman’ýn
sözlerini doðru olarak Resulullaha bildirdi.
Durumu yahudi anlayýnca,
Kelime-i þehadet getirerek müslüman oldu
Selman-ý Farisi müslüman olduktan sonra,
köleliði bir müddet daha devam etti.
Peygamber efendimizin,
"Kendini kölelikten kurtar, ya Selman"
buyurmasý üzerine sahibine gidip,
azat olmak istediðini söyledi.
Buna zorla razý olan yahudi,
üçyüz hurma fidaný dikerek yetiþtirip
ve hurma verir hale getirmeyi
ve kýrk rukye altýn o zamanki ölçüye
göre bir miktar altýn vermesi þartýyla kabul etti.

Bunu Resulullaha haber verdi.
Resulullah eshabýna;
"Kardeþinize yardým ediniz" buyurdu.
Onun için üçyüz hurma fidaný topladýlar.
Resulullah "Bunlarýn çukurlarýný hazýr edip,
tamam olunca bana haber ver" buyurdu.
Çukurlarý hazýrlayýp, haber verince
Resulullah teþrif edip,
kendi eliyle o fidanlarý dikti.
Bir tanesini de Hz. Ömer dikmiþti.
Hz. Ömer’in diktiði hariç, hepsi,
Allahü teâlânýn izni ile,
o sene hurma verdi.
O bir taneyi de söküp,
kendi mübarek eli ile yeniden
dikti ve diktiði anda hurma verdi.

Bir gün buyurdu ki:
Efendisi ile hürriyetine kavuþmak için
belli miktarda anlaþan köle nerdedir"
diye soruyordu.
Bunu alýp Peygamberimize gittim
ve durumu arzettim.

Resulullah altýný tekrar bana verip,
"Bu altýný al borcunu öde" buyurdu.

Beni buldu ve elindeki,
yumurta büyüklüðündeki altýný verdi.

Ya Resulullah,
bu altýn yahudinin istediði aðýrlýkta deðil"
deyince,
Resulullah o altýný alýp,
mübarek dilinin üzerine sürdü. "
Al bunu!
Allahü teâlâ bununla senin borcunu eda eder"
buyurdu.
Allah hakký için o altýný tarttým,
tam istenilen miktarda geldi.
Götürüp onu da sahibime verdim.
altýndan istenen miktar verildiði halde
hala eskisi kadar duruyordu.
Böylece bir taraftan
Peygamber Efendimizin s.a.v.
büyük bir mucizesi gerçekleþti.
Selman Farisi r.a.

Bundan sonra Ehli suffa arasýna katýldý.

 Uzak diyarlardan geldiði için
Eshab-ý kiramdan biriyle kardeþlik
kurmasý emir buyurulunca,
Ebu Derda ile kardeþ oldu.
Hendek savaþýndan itibaren
bütün gazalara katýldý.
Bedir ve Uhud savaþýndan sonra,
Medine üzerine üçüncü defa yürüyen,
müþriklere karþý,
nasýl bir savunma,
yapýlmasý gerektiði istiþare ediliyordu.
Bütün müþriklerin
birleþerek hücum ettiði bu savaþta
Selman-ý Farisi,
Resulullaha,s.a.v.
Hendek kazmak suretiyle,
Savunma yapmayý söyledi.
Onun bu teklifi kabul edilip,
hendek kazýldý. Bu sebeple bu savaþa,
Hendek Savaþý denildi.
Hendek savaþýndaki,
Gayret ve hizmetinden dolayý,
Selman-ý Farisi’ye Peygamberimiz
"Selman-ül Hayr" Buyurdu.


Son Peygamberi görmek
Ýçin bir çok sýkýntýyý,
Göðüsledikten sonra gayesine ulaþan,
Selman,
Yüce peygamberine kavuþmuþtu.

Müslüman olduktan sonra büyük hizmet gösteren,
Ömrünün sonuna kadar örnek bir hayat yaþayan
Selman,
655 yýlýnda Medain’de Hakk’ýn rahmetine kavuþtu.

Kaynak.............
Ebu’l-Ferec Ýbn....


Ali Kýlýç Kakiz

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.