sonra aniden o tuhaf sýzý yine geldi kalbim gýcýrdadý hani hüzün gibi, ahþap bir merdivenden aþaðýya inmek gibi diblerde bir yerde, karanlýðýn kýpýrtýsý gibi gözlerim ürperdi tuzun gölgesi canýmý yaktý durmadan aðlýyordu içimdeki o hüzünlü i mge alnýmýn ortasýnda duran tükeniþ mevsiminden gelen o ah içimi sýzlatýyor, dudaklarýmý kurutuyordu ruhumu...
sonra dýþarý çýktým bilincimin molozlarýndan kurtulmam lazým doðduðum günden beri çok birikti bir susuþun, bir kuruyuþun ,alýþkanlýk yapan bir kederin ah bu dayanýlmaz hafifliðin üzünçlü kutsallýðý, ne kadar sevimsizdir eylüle serpiþtirilen hayat hep böyle renksiz midir
asýrlardýr ayný filmi seyreder gibi kente bakýp bakýp esniyordu ikindi güneþi sahipsiz bulutlarý yakalama sokaðýnda dili damaðý kurumuþ bir yutkunmayla durdum haberin yoktu, sana susamýþtým kalabalýk telaþlarýn üzerinde, sefil bir gökyüzü mesaisinin bitmesini bekleyen güneþ zamaný umarsamayan pencereler, duvarlar iþhanlarý, korna sesleri kimliksiz kayboluþlara karýþmýþ karantinaya alýnmýþ hayalleri iteate güdümlü beyincikleriyle insanlar hakký düþleyen atmosfer durgunluðunda içlerini zifleþtirmiþ tekil acýlarý bahanelerine sakladýklarý çoðul öfkeleriyle benden daha kaos , daha karmaþýktý
yapayalnýzdým sabýr sabýr Tanrým göðe baktým gözlerimin arayýþý hani ner’de kuþlar olmalýydý halbuki daha demincek çocukluðumuz arkalarýndan koþturmuþtu