Bindim yýlký atýna (Bildiðin eþekti bindiðim) Kýrkikindi yaðmurlarý altýnda (Oysa ahmak ýslatandý yaðan) Sürdüm aþk þehri Paris’e (Köyümden çýkmadan hem de) Cafe de leonda bir cappuccino içtim (Cafe adý uydurma,Türk kahvesini bile zor buluyorum) Biraz Vivaldi dinledim, biraz Bach (Sezen’i bile zor anlarken üstelik) Yakamozlarý seyrettim sonra (Hem de güpegündüz) Her taraf krizantem çiçekleri (Düpedüz Kasýmpatý iþte) Yüreðimde Che’nin isyaný (Duymuþum adýný bi yerden) Aristoca düþüncelere dalmýþým (Mevlâna’yý bile tam anlayamamýþken) Dilimde Lili marlen türküsü (Aslýnda Bolu beyi, Karacoðlandan) Afrodit’ini aramakta gönlüm (Ayþe ya da Fatma da olur)
Tamam þiir baya bi evrensel oldu Her þey iyi güzel de Ya birisi sorarsa
Ne demek yýlký atý? Bu yaðmur ikindileri mi yaðar? Paris ne yana düþer? Tadý nasýl bi þey cappuccino’nun? Vivaldi, Bach hangi enstrümaný çalardý? Gündüz var mý yakamoz? Che , Aristo neyle meþguldüler? Lili marlen türküsü nerenin? Afrodit nerelidir?
Ýþte bu benim Karakaçandan düþtüðümün resmidir....