-Türkan Dinçer’e-
Uyuyor Karadeniz gün ortasýnda
Hamsilos’a gitmeyelim, bu gün hava kapalý.
O da böyle uyur, biliyor musun Türkan?
Eskimeyen kuþkularla bulut gözler aralý...
Sur diplerinde nasýl da yýðýlmýþ zaman
gâvur topu gibi eritmiþ duvarlarýný.
Kanmadým gülüþüne Sinop!
Kalen içeriden yaralý...
Akliman, kara liman...
Neydi türkünün devamý Türkan?
Nazar mýydý naz mýydý, bizim kýzýn halleri?
Karasu’da o pazar kurulmuyor artýk, öyle mi?
Kalk kuralým þuracýkta, zor mudur, ne var!
Satarýz, bulursak alanýný;
kaç kuruþ ki canýna yandýðýmýn ederi?
Raký çarpar diyen o garson, önde gideni be alýðýn!
Affetsin Karadeniz; þaraba düþtü bu gün kurtarmak
imanýný balýðýn...
Saklama þu þiþeyi, ver beri!
Rüzgâra bir þey fýsýldayacaðým
hele kapa gözlerini sen bi...
Ses verecek az sonra Malatya, Elâziz duyacak beni
derinden bir “Yaaa ” çeker Antep muhtemelen...
Sen duyarsan ölümü gör Türkan, emi!
Bir þiir okuyordu çakýl taþlarý dün akþamüstü
sus yaptým, martýlar gücendi, küstü...
Dilimin ucunda, okuyacaðým sana þimdi
ah, hatýrlasam…Nasýldý yahu giriþi?
Yâr cemaline bürünmüþ, öyle doðmuþtu Ay.
Giyinmiþ kuþanmýþ aþký, eylül ellerinde
ne bileyim, neydi iþi Ýstanbul’un Ayancýk Sahillerinde.
Þimdi ben, þu kalenin tam burcuyum.
Ýyi bak Türkan!
De ki zerre kadar harcýyým
o taþ olabileydi!
Bir yastýk olaydým kanaviçe nakýþlý
yanaðýma deðen baþ olabileydi...
Ölüm döndürür müydü yolundan, sen söyle Türkan!
kavli kavilime eþ olabileydi...
Kasnaklý uçurtmamý kalk indir telden
sana bir Buzbað kapýp geleyim hemen.
Ýnanmadýn mý? Ee, peki!
Bitsin þu kadeh de gör sen.
Aramadý, sormadý bile bak bugün; bacýsý güzel...
Barýnak sallanýyor be gülüm
ben sarhoþ deðilim Türkan!