Arogʼda maymunu halletti oha!
Receb Ývedik de ,,Osurduˮ aha!
Sinemada güldü, millet hahaha
Hani ahlâk hani âdâbuʼl-erkân
Küfür etmek sanat, sinama oldu
Ýyi duymak için ön koltuk doldu
Çünkü aramýzda ahlâksýz boldu
Hani haya hani kalbi müslüman
Küfrü seviyoruz, hakikat budur
Ahlâk-ý hasene bizden uzak dur
Usta neye yarar mayasýz hamur
Hani Kurʼân hani edepli insan
Kanunîʼnin elinde, dâima kanun
Tek derdi sadece haremde hatun
Kul kölesi kýldýk etten bir putun
Hani sultan hani bizim Süleymân
Caným Ulubatlý çocuk peydahlar
Fetihin gününde cünüb sabahlar
Bizansʼýn önünde Allah Allahlar
Hani peygamberin andýðý Hasan
Ecdâda sövene para basarýz
Avrupalý yapsa kesip asarýz
Ama bizimkiler etse susarýz
Hani damar hani adý asil kan
Görür görmez birkaç efektli sahne
Vatandaþ diyor ki: ,,Fetih þahâneˮ
Müthiþ görsellikten yahu banane
Hani ,,gerçekˮ hani bir ehl-i irfân
Filme de teþekkür ediyor bakan
Sanki alkýþýydý, gözünden akan
Mahþerde elimde olacak yakan
Hani gurur hani vicdânla izân!
Dertsizler diyârý oldu Türkiye
Tarihi terkettik, birkaç tilkiye
Manevî deðerler kurtta takiye
Hani asa hani vatanda çoban
Tarihin hazine, kýymetini bil
Onun idâmesi saygýyla kâbil
Maziden âtiye akan bir sebil
Hani Fatih hani ona Fatihan
S / ÂYE (01:56) 28 Þubat 2012 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler
Ahlâk-ý hasene: güzel ahlâklar
Sebil: çeþme
Âti: gelecek
Ýdâme: devam ettirmek
Tarihçi Gözüyle Fetih 1453
Orhan TUÐRULCA
Tarihçi- Yazar
Son zamanlarda Muhteþem Yüzyýl türü tarih konseptli dizilere, Fetih 1453 gibi tarihi filmlere, Mevlana, Þems, Niyazi Mýsri gibi tarihi þahsiyetlere ve kitaplara ilgi duyulmasýnýn nedenleri incelendiðinde þu hususlar dikkatimizi çekmektedir:
a. Tarihi filmlere ve kitaplara olan ilgi Türkiye’nin dünyadaki siyasi yükseliþine paralel geliþim göstermesi,
b. Tarihsel mirasýn bir ülkenin yükseliþinde önemli rol oynayabileceðine olan inanç,
c. Türkiye’deki siyasi iklimin tarihsel bir damardan besleniyor olmasý,
d. Kentleþmenin getirdiði kültürel yozlaþma karþýsýnda “köklere dönüþ” arayýþý,
e. Hükümetin kültür politikalarýnýn tarihi filmlerin önünü açýyor olmasýnýn etkili olmasý.
Pekâlâ bunlara baþka nedenler de eklenebilir. Bu süreci doðru okumakta yarar var. Þayet doðru okunmaz ve deðerlendirilmezse muazzam bir tarihi geçmiþe sahip olan Türkiye toplumunun bu yöndeki enerjisi boþa harcanmýþ olur.
Neolitik dönemden baþlamak üzere Hitit, Urartu, Asur, Pers, Roma, Bizans ve Ýslam medeniyetleri dikkate alýndýðýnda, Selçuklu ve Osmanlý deneyimi medeniyet tarihinin çok önemli bir kesitini ifade ediyor.
Selçuklu ve Osmanlý dönemi birlikte ele alýndýðýnda yaklaþýk bin yýllýk bir süreç yaþanmýþtýr. Çok geniþ bir coðrafya üzerinde farklý din ve etnik gruplarý ile daha alt kültürel gruplarý bir arada tutmuþ bir medeniyet havzasý içerisinde binlerce hikâye, roman ve senaryo üretilebilir. Tarihimiz bu baðlamda ele alýndýðýnda görülecektir ki son derece zengin bir birikime sahiptir.
Bu yazýnýn konusu elbette ki, tarihi geçmiþimizin zenginliðini burada tartýþmak deðildir. Sorunumuz, bu muazzam tarihi zenginliðimize raðmen üretilen tarihi filmlerin, toplumun kitap okumama zaafýndan yararlanýp sathiliðe düþmüþ olmalarýdýr.
Sinema sektörü ticari bir sektördür. Bunu anlayabiliriz. Seyircinin beðenisini kazanmak için çeþitli ses, efekt ve ýþýk oyunlarýna da girebilir. Ancak tarihi gerçekliði ters-yüz edip yutturmaya kalkýþmamalýdýr.
Tarihi filmlere yöneltilen eleþtiriler genellikle bilgi yanlýþlarýnýn çok fazla yapýlýyor olmasý üzerinde yoðunlaþmaktadýr. Bunu, Fetih 1453 filminde de Muhteþem Yüzyýl dizisinde de açýkça görebiliyoruz. Bunlara daha önce çekilmiþ Malkoçoðlu ve Battalgazi filmlerini de katabiliriz. Bu konuda sinema sektörümüz “Çaðrý” filmi örneðine dikkatlice bakmasý gerekir. Çok daha hassas konularý iþlemesine raðmen filmin bilgi yanlýþý konusunda herhangi bir eleþtiriye maruz kaldýðýný duymadýk.
Doðrusu bugün burada makaleyi dallandýrýp budaklandýrmayý düþünmüyorum. Fetih 1453 filminin vizyona girdiði ilk gün izleme imkâný buldum. Osmanlý tarihi söz konusu olduðunda akla ilk gelen isimlerden biri Fatih Sultan Mehmet ise akla gelen en dikkat çeken olay þüphesiz Ýstanbul’un fethidir.
Film ile ilgili doðrusu çok büyük bir beklenti oluþturuldu. Belki de bu yüzden olsa gerek filmi izlemeye giden herkes bir ön yargý ile gitti. Ben de öyle.
Tarih bilimi ile uðraþan bir araþtýrmacý olarak burada bir sinema eleþtirisi yapacak deðilim. Bunu iþin ehline býrakmak gerekir. Biz burada sadece filmin tarihsel gerçeklikle olan iliþkisini inceleme yoluna gideceðiz. Bunu yaparken ayrýntýya girmeden bu konudaki düþüncelerimizi maddeler halinde vermeyi daha uygun bulduk.
Filmin Konu Baþlýklarý:
· Hz. Muhammed’in(sav) evinde bir sahne ile baþlýyor. Ýstanbul’un fethini müjdeleyen bir hadis hatýrlatýlýyor.
· Edirne-Roma-Vatikan-Konya ve Karamanoðullarý’nýn siyasi duruþlarý ile ilgili kýsa bilgiler veriliyor.
· Fatih’in ikinci kez tahta oturmasý ve oluþan güvensizlik iþlenmiþ.
· Fatih’in rüyasýnda fethin müjdesini almasý
· Rumeli Hisarý ve diðer kuþatma hazýrlýklarý
· Kýlýç dövüþü, ata binme, ok atma, ormandaki çatýþma sahnesi, kirpiye ok atma sahnesi
· Zafer öncesi diplomatik oyunlar
· Ve kuþatmanýn baþlamasý ile olaðanüstü / gerçeküstü sahnelerin yaþanmasý
Filmin Dikkat Çeken Olumlu Yanlarý:
1. Dönemin siyasal dengeleri açýk ve anlaþýlýr bir þekilde ortaya konulmuþ olmasý,(Vatikan, Bizans, Macaristan vs.).
2. Fatih Sultan Mehmet’in kararlý tutumu,
3. Kostüm ve kamera alanýna giren objelerin dönemin özelliklerine uyarlanmýþ olmasý,
4. Kuþatma unsurlarýnýn (kale, kule, þahi topu, laðýmcý grubunun faaliyetleri, kýlýç, kalkan vs.) iyi hazýrlanmýþ olmasý,
5. Laðýmcýlarýn (kale kuþatmalarýnda yerin altýndan tünel açan) kapana kýsýlmasý ve kendilerini feda etmeleri,
6. Gemilerin karadan yürütülmeleri ile ilgili sahnesi
Filmdeki Hatalar:
1. Filmin tamamýna hâkim olan konu ve dil fazla basite indirgenmiþtir.
2. Þehzade Beyazýt’ýn, babasý Sultan Fatih’i görünce “baba” diye seslenmesine annesi tarafýndan “sultaným” deyiniz diye uyarýlmasý gereksiz bir basitlik olarak algýlanmýþtýr.
3. Ayrýca þehzade Beyazýt’ýn, babasýnýn karþýsýnda saygýyla eðilmek yerine secdeye kapanmasý Osmanlý Saray geleneklerinden çok Roma-Bizans geleneklerini hatýrlatmaktadýr.
4. Bizans Sarayý ve yöneticilerinin kadýn ve içki düþkünü olarak gösterilmesi, geleneksel Türk sinemasýnýn klasikleri olan Malkoçoðlu ve Battalgazi filmlerindeki klasik bakýþ açýsýnýn tezahürü olarak anlaþýlmýþtýr.
5. Film Türk ve Müslüman seyirciden çok batý seyircisini hedef izleyici olarak seçmiþtir.
6. Filmin Türk ve Müslüman seyirciye yönelik vermek istediði mesaj Türk milliyetçiliði duygusudur. Bu baðlamda Osmanlý’yý evrenselleþtiren, farklý coðrafyalarý, uluslarý ve renkleri tevhid eden tarafý görmezden gelinmiþtir.
7. Filmin geneline hâkim olan ses ve efektler uyumdan çok, rahatsýz edici bir gürültüye dönüþmüþtür.
8. Ses, görüntü ve efektlerde lüzumsuz bir abartýya kaçýlmýþtýr. Örneðin ormandaki çatýþma sahnesi, kýlýç dövüþü ve ok atma, ormandaki kirpiyi ok ile vurma sahnesi gibi…
9. Gemilerin karadan Haliç’e indirilmesi projesi, kuþatmanýn baþarýsýzlýða uðrayabileceði ve Fatih’in bunalýma girip iki gün çadýrýndan dýþarý çýkmamasý, bu sýrada yanýna gelen hocasý Akþemseddin’in nasihatlerinden sonra aniden ortaya çýkmasý mantýklý görülmedi. Zira bu kadar muazzam bir projenin kuþatma öncesi planlanmamýþ olmasý, Fatih’in zekâsýna hakaret olur. Kaldý ki Osmanlýlar 1353’te Çimpe kalesinin alýnmasýndan Ýstanbul’un fethine kadar olan sürede, Boðaz ve çevresini, Bizans’ýn askeri stratejisini ve silah teknolojisini gayet iyi biliyorlardý.
10. Hem sultan Mehmet’in hem de Akþemseddin’in bilge kiþiliði ve aðýrlýðý verilmemiþtir. Fatih zaman zaman okkalý laflar (örneðin; “tarih yazmak korkaklarýn iþi deðildir” veya “iktidar devletin gücünü kendi halkýna göstermek deðildir” gibi…) söylese bile konuþmalar sathidir. Akþemseddin’in Fatih’e nasihatleri çocuksu ve inandýrýcýlýk dozu düþüktür.
11. Sonradan “Ulubatlý” olduðu anlaþýlan Hasan ve Hera’nýn etrafýnda örülen aþk hikâyesi “Fetih” hikâyesinin önüne geçmiþtir.
12. Türk-Müslüman halkýn bilgi daðarcýðýndaki Ulubatlý Hasan ile filmde Hera’ya aþýk olan, öpüþen “ahlak yoksunu” Hasan arasýnda ilgi kurulamamýþtýr. Bu sahneler dindar çevrelerin ezberini bozabileceði gibi tepkisini de çekecektir.
13. Sultan Mehmet (Fatih) ve Hasan (Ulubatlý) tiplemesi Türk-Müslüman tiplemesinden uzaktýr. Bilhassa Hasan; uzun boylu, uzun saçlý, güçlü pazulu, yaka-paça açýk haliyle daha çok cesur yürek gibi Batý filmlerinde kullanýlan “Ýsa” þemailine bir özenti olarak dikkat çekiyor. Kýsaca, Hasan karakteri için “ bu bizim Ulubatlý Hasan deðil” denileceði kesin.
14. Fatih’in çocuðu Beyazýt ve eþine karþý mesafeli duruþu, merhamet ve sevgiyi esirgemesi (sonradan telafi etse bile) hangi tarihsel bilgiye dayandýrýldýðý anlaþýlamadý.
15. Kuþatma sýrasýnda ordunun muazzam kalabalýðýna güçlü bir vurgu olmasýna raðmen savaþ sanatý, düzen, tertip, taktik gibi askeri birikimi hatýrlatacak bir düzenin olmamasý dikkat çekici idi.
16. Görsel efektler ve ses fazla abartýldýðýndan tarihi filmlerden çok bilim-kurgu filmlerini andýrmaktadýr.