TAHTA KALE
Gövdesi ince uzun, eliyse peynir ekmekli
Beni mi süzüyor ne, çay mý içiyor ne, anlamadým
Bir asker, öyle bir asker ki, doðduðu günden beri izinli
Dünyaya izinli, kadýna izinli, sevmeye izinli
Bilmem ki nasýl olmuþ her yerden çýkývermiþler
Ürkek ve devamlý insan yüzleri.
Güneþler gidiyor camlarda, Bayburt’ta akþam yemeði
Kolunu kaldýrýyor biraz, yüzünü ekþitiyor biraz,
biraz da Donkiþotvari
Biriyse elini atmýþ durmadan karýþtýrýyor
Cebini karýþtýrýyor, güldükçe gülüyor kadýnýn biri
Güldükçe gülüyor ya da gülmüyor iþte güldükçe
Adamla sýkýntý çatýlmýþ silahlar gibi.
Çocuksun, anlamýyorsun, süslemiþler her yeri
Dokunsan aðlayacak, konuþsan
susmayacaklar bir daha
Elleri vardýr bilseniz, durmadan bizi gösterir elleri
Baksanýz bakýlýrlar, sevseniz sevilirler kimseye benzemeden
Biri de bir kadýndýr alýnmýþ efsanelerden
Bir kadýndýr güzelim unutmuþ erkekleri.
Bu sandýk, tahta sandýk, üstünde gül resimleri
Yanýnda bir adamla sanýrým doðu illerinden
Üç asker týraþ olmuþ, beyaza kesmiþ yüzleri
Þeker mi yiyorlar ne, düþ mü kuruyorlar ne, anlamadým
Belki de bir Tanrýsý var acýnýn, hüznün, ayrýlýðýn
Ki durup dururken öyle ansýzýn yürüdükleri...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.