LEYLEĞİN FAZLA YAVRUSU
Bülbülü altýn kafese koymak patladý pahalýya,
Vataným diyerekten uçup kondu kara bir çalýya.
Tilki döndü dolaþtý yuvaya, gurbet ele alýþtý,
Kürkçü dükkanýnda yedi kuyruk, birbirine karýþtý.
Buralar ne uçan halýya benzer ne de saraya,
Þam’a gidip de leblebi olmak biçilmez paraya.
Baktý baba yadigarý bir ev, bað, bostan satýlmýþ,
Leyleðin fazla yavrusu muyum yuvadan atýlmýþ?
Baba yadigarý evin çatýsýna baykuþlar konmuþ,
Kediler aslana benzemiþ burda, fareler bey olmuþ.
Arpacý kumrusu gibi gamlý düþünüp durmaktan,
Býktým yuvada leyleðin fazla yavrusu olmaktan.
Leylek baktý ki, çalýdan, çýrpýdan tahtý ona çok,
Kuþkonmaz otu mu buralarý, hiç tenezzülün yok.
Davulun gümbürtüsü çok uzaktan hoþ gelmedi pek,
Umduðunu bulamayan misafir gibisin leylek.
Sen aðasýn leylek, ben aða; bu ineði kim saðsýn,
Bahse girelim leylek, deveyi güdemeyen kalsýn.
Ah leylek ah! Kýrk araba kara çalýyla yanmýþým,
Dimyatta pirinç ararken evdeki bulgurdan olmuþum.
Düðüne gider zurnayý, hamamda tasý beðenmezsin,
Þimdi artýk git burdan, kýyamete kadar da gelmezsin.
Allah’a bulmam suç, insan kendi talihini seçermiþ,
Benden söylemesi, leyleðin ömrü laklakla geçermiþ,
Atý nalcýda gören kurbaða gibi ayak uzattým,
Leylek hikayesi çok uzun sýkýlmayýn, kýsalttým.
(Deðerli edebiyat hocam sevgili Ali UYGUN`A armaðanýmdýr)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.