yokum sokrates’de yok artýk rodrigo’da titreyen mýsralarým da yok hatta baþýmý döndüren o efkâr sigaralarý ve istasyon caddesinin göz yakan dumanlarý da çürüyen yýllar var þimdi dimâðýmda, birde hýzla fýrlattýðým yýldýzlar
sýrtýmý kesiyor ranzanýn demiri ellerimin sýcaklýðý azalýyor, (kirleniyorum belli ki) düþ tutuyorum/kin tuttuðum oranda ateþli kýzlar geçiyor yol kenarlarýndan görüyorum onlar aldýlar inancýmý baþka bir yalancýya sattýlar
öperken menteþeleri ve bayatlarken pencereye koyduðum kýrýntýlar güvercinler de benimle birlikte aðladýlar
bir numaralý melek girdi önce saçlarýmý taradý, fuþya bir tarakla bir kutuya kapattý kanýmý emen yalnýzlýklarý pigmeler gibi baktým yüzüne ay da baktý deniz olsa yakamozlar da bakardý anneye benzerdi yüzünün ovali…muðlâktý
ikinci melek geldi sonra kokusundan tanýdým onu badem çiçeðini anýmsatýyordu ve güneþ gibi kolyesi, "kör olsun ihânet ýþýðýnla, salla beni ayaðýnda"