Saðdaki bir kubbeyi gösterdi Halil Cibrân
Anlatmaya baþladý, Ýskender Pala hemân
Ýskender: ,,Onun altý büyük bir kütüphâneˮ
,,Þu koca dünyada yok, onun gibi bir tâneˮ
,,Ulûmdan leyl ü nehar tedris eder ülamâˮ
,,Yýrtýlan dirsekleri de yama üstüne yamaˮ
,,Tefekkür ediyorlar bakýp bakýp fezâyaˮ
,,Mevlâ da gizli bir haz veriyor bu ezâyaˮ
,,Yýldýzlarýn altýnda, kitâb okumak hazdýrˮ
,,Bunun zevkine eren hakikaten çok azdýrˮ
,,Okumaktan yorulan, gözlere mâh ilâçtýrˮ
,,Bazen de o, semâda nûrlar saçan sirâçtýrˮ
,,Âlimin odasýnda yanan kandilidir mâhˮ
,,Kendiliðinden söner ýþýklarý her sabahˮ
,,Ýlim için gözlerin, döktüðü kutsal nûraˮ
,,Dedim ki karanlýðý tenvir eden menora
Edîb Ýskender Pala, bitirince sözünü
Soner de þöyle dedi sözlerinin özünü:
,,Pervâneler dâima, mum ýþýðýna gelirˮ
,,Ýlim u irfân ancak tam âþýðýna gelirˮ
,,Sofraya oturursan, aþ, kaþýðýna gelirˮ
,,Daðda dolaþan köpek bulaþýðýna gelirˮ
Soner ÇAÐATAY (07:03) 21 Ekim 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelime:
menora: fener, þamdanlýk
sirâç: lamba
leyl ü nehar: gece gündüz
tenvir eden: aydýnlatmak
Not: Yok-Sul kardeþ þaka yaptým.