Sohbetin sukûtunu Mahmut birden daðýttý
Daðýtan þey, kitaptan düþen birkaç kâðýttý
Kâðýtlarý toplarken yerden Müdîre Nurcan
Aklýna geldi hemen, Geceʼye kalan zaman
Müdîre: ,,Kýrk dakika kaldý þeb-i þiireˮ
,,Hareket etmeliyiz bizi muntazýr yereˮ
,,Demek ayrýlýk vakti geldiˮ dedi Kaþgarlý
Bazen hüzünlü baktý, bazen hayli vakarlý
Gözleri doldu birden gelince vakt-i vedâ
Çöken yanaklarýnda damlalar etti peydâ
Bu kâdim kütüphâne onlara huzurevi
Yüreklerini yakmýþ, yalnýzlýðýn alevi
Kitaplar nemden deðil; aðlamaktan ýslaktý
Sayfalarýn gözyaþý, sanki saðnak saðnaktý
Bu harâb sayfalarda mazinin kokusu var
Medenî ecdâdýmýn manevî dokusu var
Mazinin hafýzasý, iþte bu sayfalardýr
Onu tarumar eden içi boþ kafalardýr
Bunlarý hissettirdi kütüphâne havasý
Bu ýssýz yer âdetâ, yetimlerin yuvasý
,,Müsaade buyurun, gidelim!ˮ dedi Pala
Hiç kimsenin niyeti yoktu ki hoþçakala
Aðlamaya baþladý, sessizce Hâcib Hâce
Sinede huzur deðil, hüzün vardý sadece
Teselli etmek için biraz konuþtu Soner:
,,Birgün hâce olursam edebiyatta eðerˮ
,,Torunlarýnýz ile etsek sizi ziyâretˮ
,,Aceba sayýlýr mý hatamýza keffâretˮ
,,Dört duvar arasýna bizler hapsettik siziˮ
,,Kitapta satýr olmuþ, çektiðiniz gam iziˮ
Diyerek konuþmayý bitirdi Soner birden
Her kelâm çok uzaktý hislerini tabirden
Soner ÇAÐATAY (00:46) 10 Ekim 2011 / Wuppertal / Almanya