Kemiklerim sýzlýyor bu karanlýk koðuþta
Metrisʼte gýcýrdayan, soðuk ranzalar gibi
Mahmur gözlerimi de elimle her oðuþta
Gözyaþlarým düþüyor, kuru kozalar gibi
Ben ki yokluk içinde çürüyen bir aðacým
Yapraklarýmsa ýþýk görmüyor sabah akþam
Ýçimde hiç yanmýyor zeytin yaðlý siracým
Ayaklarýmýn altý param parça keskin cam
Bedenimden kurtulmak semâlara miracým
Fakat can çekiþiyor, hasta yatan Buraðʼým
Suyuna katmak için, yok bir damla ilacým
Lokmanʼa da gidemem; zira ondan ýraðým
Dönüp dolaþýyorum, her gün ayný noktada
Hiç bitmiyor içimde kývrýlan toprak yollar
Eriyor sanki ruhum, gerçek denen potada
Bu sebepten kalkmýyor kýrýlan ince kollar
Ýnim inim inlerken kemikten ranzalarda
Son gelen ziyâretçim, yüzü güzel Azrâil
Hür ruhum dolaþýrken yýldýzlý fezalarda
Bomboþ hapishaneyi basýyordý selle mil
Soner ÇAÐATAY (16:30) 27 Eylül 2011 / Wuppertal / Almanya