hani bebeklerin vardý senin
tek baþýna oynayýp da
paylaþmak istemediðin
hiç kimseyle
benim de rengarenk bilyelerim
ve bembeyaz oyuncak atým bir de
tarardýn saçlarýný bebeklerinin
elbiseler giydirip türlü türlü
karnýný doyurmaya çalýþýrdýn
yalancýktan
sokakta koþturup ben
ya yeni bilyeler kazanýrdým oyunlarda
ya da kaybederdim bir kýsmýný
kaybettikçe yenileri alýnýrdý imdat bakkaldan
adýyla müsemma böyle anlarda
kurardým atýmý bazý zamanlarda
sanki benmiþim gibi üzerindeki jokey
zevkle oynardým ya hani
ne severdim bembeyazlýðýný
ve sekerek hareket ediþini
bir gün
nasýl oldu hiç hatýrlamýyorum
kýrýldý oyuncak atým
parçaladý üzerindeki jokeyi kardeþim
bir de hareketini saðlayan
kurulduðu yeri
nasýl da yanmýþtý içim
süzülmüþtü gözlerimden
onun için yüreðimde dolanan
sevgi derelerim
sanki
gerçekten de
ölmüþ gibiydi atým
eskidi oyunlar yýllar geçtikçe
yeni telaþlar süsledi yerini her birinin
þimdi yok elimde bilyelerim
yeller esmekte yerinde oyuncaklarýmýn
ama
sokaklarda koþturmaca
son sürat hâlâ bende
üstelik
kazandýklarým ve kaybettiklerimle
sadece bakkal amca yok artýk
sokaðýn o köþesinde
peki ya sen
evde oturmuþ hâlâ
saçýný tarayýp bebeklerinin
kýyafetlerini seçerek
bu kez gerçekten
doyurmaya çalýþýyor musun
karnýný yavrularýnýn
adýn oya’ydý
hiç unutmam
peki ya
soyadýn …?
“çocukluk oyunlarýnda býrakmadým o delidolu ruhumu…býrakamazdým
her mücadelemde içimde hala o küçük çocuðun ümitleri ve sevinçleri
ve kimi zaman da sessizce içine attýðý hüzünleri”
atilla güler