kaldýr yüzünün maskesini Ýstanbul
dudaklarýna düþeyim
adressiz sokaklarýnýn misâfiri olayým bir kaç zaman
söz !
ses etmem
uyandýrmam kimseyi
usulca yoklarým taþtan göðsünü
kaldýrým üstü yürüyüþlerini toplar karýþýrým kalabalýðýna
söz dedim
bulaþmam nefesine
þöyle sýrtýmý yaslayýp
þevk-i riyâyý tokuþturayým ince belli bir bardakta
denize nâzýr yalnýz bir masa
ve sað omzunda batan günün muammasý
kapý aðzý týka basa
kuru soðuk tersten eserken umûdun saçlarýna
dikenler büyür soluðunda
bulut çarpmýþa döner her çatlaðý
Ýstanbul !
ýslak nefesinin sihirli dokunuþunu soyun
aþka avlanacaðým iki yakalý tepelerinde
topraðýn yeniliklere mayalý biliyorum
arta kalanlarýnla âlâ doyarým
deliliði giyinmiþ aklýmýn
celallenmiþ hýrsý kayar gider ayaklarýmýn altýndan
çenesi düþmüþ sözlerin közünde gezinir balaban bir yalnýzlýk
gövdesi gövdeme basa basa ezer
müsaade et teyelleyeyim kendimi bir ucuna
izin ver kurayým gönül köprümü daraðacýna
eðer koparsa ipi
yeniden bilerim uçlarýný
olmadý inceden inceye dikerim her birini
cigaramýn sönük ateþi ,Üsküdar’ ýn divâne rüzgârýna karþý þimdi
külünü yýðýyor
dumanýyla ayartýyor hafýzalarý
kadýnlý erkekli yataklýk eder köþe baþlarý
düþler tek tek dökülür , ayak altý mezar taþlarý
gençliði uyanan gecenin hicâp bakýþlarýnda yeniden doð Ýstanbul !