Bâb-ý âlîyi açan Nurcân ile Kýymetʼti
Bu güzel kütüphâne ikisine zimmetti
Þeb-i þiirde bunlar, meþgûldu teþrîfatla
Salonu süslemiþler muhteþem þatafatla
Herkese gezdirerek binâ-yý þehâneyi
Onlar tanýtýyordu kâdim kütüphâneyi
Kitâplarla doluydu hücreleri lebâleb
Ervâh-ý ulema da dolaþýrdý rûz u þeb
Kapýdan esiyordu, üfül üfül bir reyhân
Ýçerde varmýþ gibi gül gül açan gülistân
Kitâplardý Sonerʼin o kýrmýzý gülleri
Daha da hoþ kokardý âteþteki külleri
Tâlebeler bülbülü bu kâðýttan güllerin
Âlimler mâhîleri bu manadan göllerin
,,Hoþ geldiniz efendimˮ dedi kapýda Nurcân
Ve Sonerʼin rûhunu sardý hemen helecân
Besmeleyle girdiler bu bâð-ý belâðata
Bâkî sadâ býrakmak için dâð-ý hayâta
Müdîre Nurcân idi; destyâri ise Kýymet
Hoþâmâde ettiler, ellerde gülden demet
Gül demetini aldý teþekkürle Ýskender
Zîrâ Pala þahsiyette, edebiyatta önder
Sað ayaðýný attý ve hemen çekti Soner
Kolundan yakaladý onu edîb Ýskender
Sandý ki düþüyorum, deryânýn ortasýna
Tutundu saðda duran dolâbýn tahtasýna
Baktý ki koridorlar, rengârenk sýrça kaplý
Fildiþinden kapýlar altýndan mandal saplý
Geniþliði yaklaþýk on beþ metre kadardý
Tam uzunluðu ise belki yüz metre vardý
Tavaný da takriben yirmi metre yüksekti
Bu kâdim kütüphâne, mimârisinde yekti
Bu sýrça koridorun altý tam bir deryâydý
Sonerʼin gördükleri Babilʼde bir rüyâydý
Deryâda yüzüyordu, türlü türlü mâhîler
Denizin üzerine bir cam çekmiþ dâhîler
Sanki sýrça yok gibi geldi her misâfire
Hayrânlýkla baktýlar, ol mâhî-yi vâfire
Ýskender: ,,Sanat ile tezyîndir zîr u zeberˮ
,,Kâdim kütüphâneyi ziyâret zere deðerˮ
Soner ÇAÐATAY (16:58) 13 Aðustos 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
bâb-ý âlî: büyük (ve yüksek) kapý
þeb-i þiir: þiir gecesi,
teþrîfat: önemli þahsiyetleri karþýlamak (istikbâl etmek)
mâhî: balýk
rûz u þeb: gündüz ve gece
helecân: bir hissin bütün benliði sarmasý, aklýný almasý ve meþgul etmesi
sýrça: cam
tezyîn:süslü
zîr u zeber: alt ve üst
kâdim: eski
zer: altýn
mâhî-yi vâfir: bol balýk