kaðýttan kadýn biraz boya, biraz meme yaðmur yaðarken, çýkma yeþil tepelere ezberindeki þarkýlarý haykýrma gökyüzüne ürkütüldün ve kapatýldýn karabasan gecelere kaðýttan kadýn yatarken cesedin odada sen pencere kenarýnda yüzün aydýnlanýyor çakan þimþekle içindeki boþluk, sallanýrken gölgenle iþlemediðin suçlarý tek tek öp koy yüreðinin derinliklerine
kaðýttan kadýn ihanet demlenirken içinde küskün bir fotoðraf resmin ne zaman kýstýrýldý sesin kokunu kaybedersin önce bölen , parçalayan zalim bir soluk yerleþir nefesine ve hep ruhunu ararsýn þaþýrarak ne zaman, nerede kaybettiðine
anladýn, anlayýnca sabahladýn
kaðýttan kadýn pencere kenarýnda kahkaha atýyor þeytan oturduðu koltukta yaðmalanmýþ yüzün gölgenden baþlamýþsýn kanamaya seviþmeler aldatýcý aþka saplanan kapkara bir býçak kalbin bedenine çocukluðun kadar uzak