MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

AYŞE EBEM
Rabia BARIŞ

AYŞE EBEM





AYÞE EBEM

Ayþe ebem, tatlý dilli, güler yüzlü, þefkatli bir kadýndý,
Muhabbetli ve de sahavetliydi.
Kýsa boylu, nur yüzlü, tatlý sözlü, sevecen bir hatun.
Derviþ Dede’nin hanýmý derlerdi Ayþe ebeme,
Büyük, küçük herkes hürmet ederdi ona.
Ben zaman zaman merak ederdim Derviþ Dede’yi,
Kimdi Derviþ Dede?
Tüm köy halký saygýyla anlatýrdý onu.
Sorardým Ayþe ebeme, derviþ ne demek, Derviþ Dede nerede?
Söyle bana derdim, anlatýrdý Ayþe ebem;
Erinmeden, üþenmeden, uzun uzun anlatýrdý.
Bak Rabia sultan iyi dinle beni,
“Hak yolunda derviþler muradýna ermiþler”
Biz de bir gün ereceðiz muradýmýza inþallah.

Ýyiden iyiye meraklandýrýrdý beni Ayþe ebem,
Sonra da gel bakalým seninle bir yere gideceðiz derdi.
Ben zaten hazýr, hemen düþerdim peþine,
O da alýr beni mezarlýða götürürdü.
Derviþ dedenin türbesini, daha mezarýn kapýsýna varmadan görürdük.
Zira köylüler onun kabrine, demirden bir türbe yaptýrmýþlar,
Türbeyi de yeþile boyamýþlar, hoþ bir vefa örneði olmuþ.
Mezarlýða gelenler önce onun türbesini ziyaret ederlerdi.
Manevi havasýndan haz alýrdý insanlar.
Türbenin baþýnda ben Ayþe ebemi uzun uzun seyrederdim,
O duasýný bitirdikten sonra bana dönerdi.
Bir þeyler anlatmaya çalýþýrdý dünyadan ve ahiretten.
Derviþ dededen bahsederdi,
O çok iyi bir insandý diye baþlardý söze,
Dinlerdim onu can kulaðý ile
Hala belleðimde canlý durur anlattýklarý.

Bak Rabia sultaným derdi.
“Sen de, ben de, Derviþ Dede’n gibi bir gün biz de burada yatacaðýz,
Bu köyde gördüðün herkes ömrü bittiðinde buraya gelecek,
Bu küçük evlere sýðýnacak tüm insanlar.
Bakma sen buralarýn böyle ottan, topraktan olduðuna,
Bu topraðýn altý çok güzel bir yer.
Orada þýrýl þýrýl ýrmaklar var, çeþit çeþit güller, çiçekler…
Bir bilsen aðaçlar senin boyunda olacaklar,
Meyveleri kendi ellerinle koparýp yiyeceksin.
Orayý gören bir daha buralara gelmek istemeyecek
Zaten gidenden de gelen yok ya, bu yoldan geri dönülmüyor.
Biliyor musun, ben senden önce geleceðim buraya.
Sonra seni bekleyeceðim,
Ve de özleyeceðim seni.
Yanýma geldiðinde yine yardým isteyeceðim senden


Yine bana yardým edeceksin deðil mi?
Yine suyumu getirip yanýmda oturacaksýn,
Beraber yemek yiyeceðiz anlaþtýk mý?
Adýn gibi yüce olasýn, aziz olasýn emi diye?”
Sýralardý güzel sözlerini arka arkaya.
Hoþ sohbetle ziyaretimizi tamamlardýk
Tekrar gelmek üzere ayrýlýrdýk mezarlýktan
Eve geldiðimizde, önce bir kaç lokma yemek yerdik,
Sonra da hadi bakalým Rabia sultan
Þu küçük testileri al da bana bir su getiriver derdi
Yoksa gece vakti susuz kalýrým,
Bu yaþlý ebeni susuz býrakmazsýn deðil mi?
Ayþe ebem söyler de ben yapmaz mýyým?
Alýr testileri koþardým kuyuya
Fakat kuyudan su çekip testileri dolduramazdým.
Ben de onun gibi birilerine muhtaçtým.

Çok küçüktüm gücüm yetmezdi kuyudan su çekmeye.
Beklerdim kuyunun baþýnda birileri gelsin diye.
Kuyuya ilk gelenden rica ederdim,
Ayþe ebemin testilerini dolduruverin diye.

Herkes bilirdi onun yaþlý ve kimsesiz olduðunu.
Dolduruverirlerdi suyunu, dünyalar benim olurdu.
Dolu testileri güle oynaya götürürdüm ona.
Testiler küçük küçüktü, adýna bocut derlerdi,
Suyu getirdiðimi gören Ayþe ebem çok mutlu olurdu.
Zira kendisi aðýr kaldýramaz yürümekte zorluk çekerdi
Bana da yapabileceðim iþleri yaptýrýrdý,
Gücümün dýþýna çýkýp yormazdý beni
Merhametli, þevkatli bir insandý.

Ona yardým edebildiðim için ben de çok sevinirdim.
Ýþleri bittiðinde önce baþýmý okþar, sonra dualarýný sýralardý.
“Rabia sultaným, Allah seni sevsin,
Sen de Rabia tül Adaviye gibi Allah dostu olasýn derdi.”
Ayþe ebemin aðzýndan bal akardý.
Sahavetli kadýndý,
Zaman zaman konu komþuyu evine toplayýp sohbet ederdi
Hoþ sohbetti, insanlara bir þeyler öðretmeye çalýþýrdý.
Allah ve Resulünün sevgisini anlatýrdý Ayþe ebem,
Cennetten, cehennemden örnekler verirdi.
Çok sevilirdi çevresinde, herkes saygýyla anardý.
Hiç çocuðu olmamýþ, yaþlý ve yalnýzdý.
Lakin o da herkes gibi kýþlýðýný, yazlýðýný kendisi yapmak isterdi.

Gücü olmadýðý için ineðini, koyununu ortakçýya verirdi.
Zira saðamazdý hayvanlarýný ortaða verip sütünden yaralanýrdý.
Peynirini, yoðurdunu kendisi yapmaya çalýþýrdý.
Eskiden çok zordu sýcakta sütü, yoðurdu korumak.
Hep serin yerler aranýrdý, ekþiyip kokmamasý için.
O zamanlar her evde bir poyraz deliði bulunurdu,
Yoðurt derisinin altýna da kum dökülürdü.
Bu þekilde serin olmasý saðlanýrdý ortamýn.

Herkes kumunu çaydereden getirirdi yoðurt derisinin altýna koymak için.
Deri altýndaki kum devamlý su dökülerek ýslak tutulurdu
Böyle korunurdu peynir ve yoðurt derisi.


Ayþe ebemin kum getirecek kimsesi yoktu.
Etraftan birileri kendiliðinden getirip verirse alýr kullanýrdý
Yoksa kimseden kum vesaire isteyemezdi.
Birilerine yüz sürmeye (iðmenirdi) utanýrdý.
Kimseye yük olmak istemezdi,
Utlu ve hayâlý kadýndý.

Baþý sýkýþtýðýnda yine bana baþvururdu.
Elime bir elek, bir de leðen verirdi,
Bir de kumlu toprak gösterirdi bana.
Hadi bakalým Rabia sultan þuradaki topraðý ele, savur.
Sonra da kumlarýný bana getir derdi.
Ben de, dediðini aynen yapardým.
Kumlarý ona götürdüðümde çok sevinirdi
Artýk yoðurdumuz ekþimeyecek,
Derimiz kokmayacak derdi.
Ben de onun isteklerini seve seve yapardým.
Ayþe ebem ben yedi yaþýmda iken gerçek âleme intikal etti,
Bense hala fani dünyada bocalayýp duruyorum.
Belki de beni hala bekliyordur kim bilir.

Allah ona gani gani rahmet eylesin…

Rabia BARIÞ










Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.