.
þizofren düþlerim olmadý hiç þizofren gerçeklerle
kendi renklerinde bir kelebekti ömür dediðin
kör kuyulara atýlan hedefti þans
ateþlenen silahla doluyor bakýþlarým ki
öyküsü hayat bir nefeste aþký çekse içine
kar tufan bir o kadarda kýyametler kopardý yüreðinde
herkes gibi aðlayarak doðdu/m
ve okundu ismi yed-i beyza
yüzünde zarla açýldý hayat kapýsý
o gün bu gündür ki kamçýsý zehir
kandan verilmiþ candýr þizofren ruh da gezen
esrarengiz benliðim
tarifsiz bir geceydi ölümü kucakladý toprak
iki kanadý da kýrmýzý alev
irisleri yaþam
kirpikleri ölüm
yed-i beyza ki keza
yaþamýn bittiði yerde canlanýyordu sözler
sýradan ve renksiz
düþsüz ve ümitsiz
suskun ve suçlayýcý
hiçbir çiçek açmazdý güne
ve bu kadar kýrýlmýþken dallarý
güneþe küsmüþlüktü sararan çiçekleri
dumanlý zamanlardý gölgelerle seviþti kimi
esmer kadýnlarýn gözlerinde daðlandý acýlar
kimseler mim çekildiðini bilmezdi yüzüme
izleri býçak yarasý kadar derinken þiirlerin
susmakta erdemdi
ne vakit geldi bahar ve hiç sormadan
ve hiç görmedim ben Karagöz Hacivat gölgelerini
perdeler mi eskidi zaman mý durdu figüranlarda
eski bir ses gibi çýnlýyor kulaklarýmda her nida
uzaklar vardý gündüzle geceye paralel meridyenlerde
dünya eksenini hiç bu kadar hýzla döndürmedi baþýmda
öyle bir uyku ki gözlerimde amansýz sýzýyor kaðýtlara
zamaný aðýrlayan duru bir konuktum oysa
ne yana dönsem kýrmýzý kanatlý melekle yer deðiþiyordu þeytan
en acýsý da bahar gelmiþti ve
þizofren gerçeklerimdi bir kelebeðe rengini veren