Nevres: ,,Aðzým kurudu; bir su verin bu cânaˮ
,,Ya da gidelim dostlar, þu akan þadýrvânaˮ
Hepsi gidip su içti, tatlý âb-ý revândan
Þakalaþýyorlardý, birbiriyle biryandan
Nâmýk Kemâl birine, bakýyordu devamlý
Adamýn bakýþlarý her nedense çok gamlý
Dostlarýndan ayrýlýp, ona yaklaþtý Kemâl
Yüzü sanki yýllarýn gam çizdiði bir tuval
,,Es-selâmu aleykumˮ dedi Nâmýk adama
,,Sizi ne attý aceb, böyle derin bir gamaˮ
Derken diðerleri de geldi selâm vererek
Ki sohbet-i cânâna tatlý bir kelâm gerek
Adam ayaða kalkýp:,,Faruk Nafiz Çamlýbel
Benim adýmˮ, der demez, herkese uzattý el
,,Bu zât Beþ Hececidirˮ dedi þâirim Nevres
Konuþmasýna kulak kesildi hemen herkes
Çamlýbel: ,,Ýstanbulʼda kitapçýlarý gezdimˮ
,,Gezdim ama canýmdan inanýn hayli bezdimˮ
Soner: ,,Ne oldu üstâd?ˮ dedi Faruk Nafizʼe
Ýkbâl: ,, Anlatýn lütfen, bu meþum þeyi bizeˮ
Nafiz Çamlýbel: ,,Bizi bulamadým raflardaˮ
,,Saçma sapan þiirler, vardý ön taraflardaˮ
,,Bir þiir kitabýný aldým ve karýþtýrdýmˮ
,,Okurken sinirimden alnýmý kýrýþtýrdýmˮ
,,Efendim gördüðüm þey, þiir deðil hep i mgeˮ
,,Þiir denince i mge, anlýyor bizim Mügeˮ
Soner:,, Size ben çok hak veriyorum üstâdýmˮ
,,Ýþte bundan yükseldi, kelemimden feryâdýmˮ
,,Tesbîh tânesi gibi teþbîh tekrâr teþbîh varˮ
,,Teþbîhin tekrârýnda, teþekkül-ü kabîh varˮ
,,Þiirler yazýlmalý, yüce Kurʼânʼa þebîhˮ
,,Þîve-i þiir ola, muhkem ve müteþâbihˮ
Soner ÇAÐATAY (16:52) 14 Temmuz 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelime:
Âb-ý revân: akan su
Teþekkül: Oluþma
Kabîh: Ýðrençlik ve çirkinlik
Þebîh: Benzer
Muhkem: Anlamý belli, yani anlamý ilk okuyuþta anlaþýlan (âyet)
Müteþâbih: Anlamý ilk bakýþta anlaþýlmayan ve bir çok manaya gelen (âyet)
Þîve: Tarz, sitil , yöntem