(Sadece taslaktýr ve kaybolmasýn diye konulmuþtur. Bir projeydi yarým kaldý. 2010’nun Haziran ve Temmuzunda yazýlmýþtýr)
Ben diyârlar dolaþan bir seyyâhým
Nice aþklara þâhid ve âgâhým
Bir gece yolum düþtü Câbilka’ya
Þöhreti yayýlmýþ çoktan dünyaya
Sekiz kapýsý vardý bu diyârýn
Suyu kevser suyu idi nehârýn
Gülzârý rengârenk idi bahârýn
Râyihasý reyhân idi ezhârýn
Yere deðerdi dallarý eþcârýn
Aðýrlýðýndan sulu sulu bârýn
Bir padiþâh yaþardý bu ülkede
Zaman geçirirdi bazen tekkede
Bazen de medresede ulemayla
Pek ilgilenmezdi fâni dünyayla
Her gece onun saçýný okþardý
Dudaklarýndan bûseler taþardý
Kýzýný çok seviyordu padiþâh
Hatýrýný soruyordu her sabah
Cemâli bütün dillerde destândý
Kýzýl saçlarý da bir gülistândý
Sarayýn da hoþ bir gülzârý vardý
Yeþim taþlarýndan duvarý vardý
Güllerle ilgilenen Ruzbihân’dý
Yetimâne büyümüþ bir baðbândý
Baðbân, bahçedeki bir gülü budar
Kesilen budaklarýndan, gül kanar
Dibinde sararýp kurur yapraklar
Onlara bakýp bakýp gül de aðlar
Dün gazellerini topladý baðbân
Kaldýrýp attý bahçe duvarýndan
Yemedi onlarý geçen gazeller
Çörüyüp türâb oldu o güzeller
Türâb âþýktý o güle yaprakken
Aþký da dönmedi küle hâkken
Tek hayâli ona dönmekti bir gün
Filizlenmesiydi ondan bir sürgün
Baðbânýn bir dostu vardý köþede
Çanak çömlek yapardý kârhânede
Yaptýðý testiye türâbý bazen
Alýrdý dostunun baçesinden
Duvarýn yanýndan geçerken usta
Bulmuþtu aradýðýný en sonunda
Dolduruldu türâb ince torbaya
Katlanmalýydý gülden cüdâya
Omuzladý torbayý mâhir usta
Türâb da sandý ki bir kâbusta
Getirip türâbý koydu destgâha
Çektikleri deðerdi bir nigâha
Evvala, yoðurdu onu bir suyla
Su karýþtý türâbýn hoþ bûsuyla
Çarkta döndü ellerin arasýnda
Mestlik vardý hazîn simâsýnda
Mütemâdi dönüp durdu destgâhta
Mevlâna’yý hatýrladý dergâhta
Aþkýn özünde mahfî bir dönmek var
Testiye, mecnûna yada ölmek var
Þekilden þekle girdi Âdem gibi
Ýki parmak arasýnda þem gibi
Bunca cefâ güle avdet içindi
Bazen bahtiyâr bazen de enîndi
Hayâl kurdu mecburâne dönerken
Mevlâna gibi mestâne dönerken
Usta, bir güldân yapýnca o türâptan
Kurtuldum sandý, bir ân ýzdýrâptan
Fýrýný yaktý usta, ateþ kýzgýn
Nâr konuþtu: Budur iþte yazgýn!
Onu yavaþça soktu yanan fýrýna
Bir altý ekledi derecenin sýfýrýna
Yandý hemde ne yandý, ateþ þâhit
Kül olduðunu sandý her müþâhit
Nemi buhâr oldu yanan fýrýnda
Rengi al al oldu nârýn hârýnda
Çýkardý onu fýrýndan ustasý
Bitmiþti artýk çektiði cefâsý
Götürüp astý testinin yanýna
Yarýn onu satmak için kârýna
Testiyle arkadaþ olmuþtu güldân
Anlattý tek tek geçeni baþýndan
Gülün güzelliðini anlattý her gün
Yoksa nasýl geçerdi ki bu sürgün
Ansýzýn kuvvetli bir rüzgâr esti
Nerdeyse yere düþecekti testi
Güldân dönmeseydi ona yüzünü
Toplardý usta yerden her cüzünü
Teþekkür etti testi tek dostuna
And içti bunu unutmayacaðýna
********************************
Birgün âþýk olur sarayýn baðbâný
Cânâný da pâdiþâhýn Güldehân’ý
Her sabah dolaþýrdý gülzârýný
Bir gülden alamadý nazârýný
Onu gördü âþýk baðbân camdan
Hemen makasý alýp indi bâmdan
Güldehân’ýna yaklaþtý usulca
Elinde tutarten bir sarý gonca
Kesmek istedi beðendiði gülü
Güldehân hâyýr dedi çekip tülü
O gül, güldânýn vurulduðu güldü
Dünyada o çok üzüldü; az güldü
Bir bülbül vardý o güle vâbeste
Öyle bir sesi vardý ki berceste
Bir saat öterdi tek bir nefeste
Sesi duyulurdu tâ Everest’e
Yaralý gönlü aðyârdan vâreste
Sadece güle ezelden dilbeste
Karþýlýksýz bir sevdaya giriftâr
Zira semâda hep mestâne uçar
Gözleri azâb-ý firâktan giryân
Ciðergâhý da ateþ-i aþktan biryân
Öttü de gül anlamadý aþkýný
Sevemedi bu þeydâ þaþkýný
Sonbahar yaklaþýr, yapraklar düþer
Bülbülün gözleri giryândan þiþer
Çünkü o gül solmaktadýr gülzârda
Dil-i bülbül yanmaktadýr bir nârda
Güldehân üzüldü gülün hâline
Bir fikir geldi baðbânýn bâline
Çömlekçiye gitti ertesi sabah
Daha parlýyordu gökteki mâh
Çömlekçi, yeni yaptýðý güldâný
Verdi sevindirmek için baðbâný
Veda edip ayrýldý kârhâneden
Bir þeyler fýsýldayýp bahâneden
Bahçedeki gülün yanýna vardý
Onu topraðýndan söküp çýkardý
Gülü, köküyle o güldâna koydu
Bülbül bunu kanaryadan duydu
Türâb mesrûrdu gülüne vuslattan
Bitâb düþmüþtü kadere þekvâdan
Gülün güldâna aþký numâyandý
Aþktan dökülen eþki de ayândý
Yapraðýndaki katreler gözyaþý
Konsaydý altýna, delerdi taþý
Dönüp durdu havada felek gibi
Gözleri giryândan da çilek gibi
Bir ana kuþ gibi çýrpýnýp durdu
Bir dala baþýný dayayýp oturdu
Âh-u figân etti aþktan gülzârda
Kanlar kustu kimi zaman neyzârda
Baðbân güldânýný alýp yürüdü
Bülbülü hüzün ile gam bürüdü
Sarayýn kapýsýna vardý baðbân
Bülbül son kez baktý güle uzaktan
Sarayýn kapýsýna kadar uçtu
Zira saraya girmek bir suçtu
Geri dönüp kuru bir dala kondu
Bu hazîn hicrân ona çok dokundu
Güldehân’ý arayýp buldu baðbân
Yüzünde de kýrmýzý bir helecân
Bu gülü sana getirdim Güldehân!
Gönlümde de elîm bir aþk pinhân
Duysun istemem sevdamý cihân
Aþkýndan þu gönlüm bin periþân
Güldehân susar, âdeta lâl olur
Gönlü kâh bahtiyâr kâh melâl olur
Baðbân melul melul baktý didâra
Baktýkça büyüdü gönüldeki yara
Güldehân umut vermedi baðbâna
Hayýra remizdi gözlerindeki mana
Baðbân izin alýp çýktý saraydan
Ona nasib yoktu aþktaki paydan
Güldehân odaya koydu güldâný
Gülle geçiyordu bütün zamâný
Arkadaþý olmuþtu yalnýzlýkta
Onunla konuþurdu karanlýkta
Sýcak hücrede gül tekrar canlandý
Solgun yüzü misâl-i nar kanlandý
Bir gül sermedî muhtaçtýr suya
Ona vâsýlý için su da bir sebûya
Güldehân emir verdi Ruzbihân’a
Gitmesi için çömlekçi dostuna
Ruzbihân satýn aldý bir sebûyu
Dýþý çirkin ve de içi kopkoyu
Bu testi güldânýn eski dostuydu
Huyu sahiden habîs bir sebûydu
Güldehân’ýn odasýna konuldu
Ýçine de biraz su dolduruldu
Güldehân akþam dönünce saraya
Uzaktan þöyle bir baktý sebûya
Varýp güle su döktü damla damla
Sebû da doluydu arzu ve kâmla
O esnâda onu tanýdý güldân
Selamladý onu oldukca cândan
Güldânýn yanýna konuldu sebû
Onu mest ediyordu güldeki bû
Âþýk olduðu hâlinden âþýkârdý
Sebûnun aþkýna gül bir þikârdý
Güldân anlamadý onun aþkýný
Ki o mest-i aþkýn bihûþ þaþkýný
Gül anlatamadý bunu Güldâna
Yýkamadý güvenini dostuna
Gece güldân dalmýþken uykusuna
Sebû maðlûb oldu gülün bûsuna
Öpmek istedi onu habersizce
Gül de boynunu çekti sessizce
Sebû dostunu kötüledi güle
Güya aþkýný getiriyordu dile
Gül emindi güldân ona dilbahte
Sebûnun anî sevdasý da sahte
******************************
Her gece bülbül öterdi pencerede
Bakmadý gül, yüzüne bir kere de
Bülbül âþiyânsýz ve bînevâdýr
Fakat aþký uðruna bîpervâdýr
Çoðu gece orada sabahladý
Cama vura vura dertten ahladý
Kýþ geldi, yine ayrýlmadý camdan
Gelip konardý pervaza akþamdan
Kabaran tüyleri dondu soðuktan
Gözyaþlarý da farksýzdý boncuktan
Gül, güldâný görüyordu sadece
Sarmaþ dolaþtýlar gündüz gece
Sebû hep kýskanýyordu güldâný
Bekliyordu hep uygun bir zamâný
Gönlünü çalmak için nazlý gülün
Hileler düþündü güldâna her gün
************************************
Güldehân çýkmýyordu gülzârýna
Kýrgýndý babasýnýn azârýna
Akþam üsümüstü yaðan karlarda
Ayak yalýn dolaþmýþtý odalarda
Hastalanmýþtý bu yüzden bedeni
Bu idi dünkü azarýn nedeni
Güldehâný sordu bâðbân tabîbinden
Güzel haberler aldý habîbinden
Kaynattýrmýþ ýhlamur ve zencefil
Ve koydurmuþ alnýna ýslak mendil
Gönlü sukûnet bulmuþtu bâðbânýn
Akmasý durmuþtu çesm-i giryânýn
Uyumadý sönmeden yârin þamdâný
Düþünüp durdu nârin Güldehân’ý
************************************
Bülbül kýþý geçirdi pervazlarda
Bir nigâhý muntazýrdý ayazlarda
Zaten yanýyordu aþk ateþinden
Karlar eriyordu aþk güneþinden
Sebû da güle delice meftûndu
Gülün cemâli ve bûsu efsundu
Sebûnun tek muradý kâm almaktý
Ve dostundan da intikâm almaktý
Çünkü fem-i sebû hafifce yamuktu
Bu yüzden ustasýna biraz buruktu
Güldâný süslemiþti nakýþlarla
Donatmýþtý onu kýymetli taþlarla
Onun cemâline vurgundu sebû
Bilmiyordu ondaki gerçek hûbu
Güldânýn dýþý nakýþtý rengârenk
Ýçi de cennet bahçelerine denk
Sebû güzellikte zâhirperestti
Fâni cemâle âþýk ve sermestti
Sîretin sûrete tesîri bâriz
Sûretin sîrete tesîri ârýz
Sîretin kemâli ahlâkýn eseri
Sûretin cemâli Hakk’ýn eseri
Bilseydi bu hakikatý sebû!
Ýçinde arardý hakîki hûbu
Bir gece sebû fýsýldadý güle
Ýlk önce almadý gül onu kâle
Ey gül! gülþen-i cihânda yektâsýn
Cennet güllerine katî hemtâsýn
Aþkým âþikârdýr sana, nâleyim
Etrafýnda da mâh gibi hâleyim
Nâliþ-i hasrette müstaðrâk oldum
Âteþ-i aþkýndan çâkâçâk oldum
Çirkin olduðum için hep enînim
Sen de sevmeyeceksin eminim
Beni lâyýk görmezsin cemâline
Deðiþmezsin beni, þu helâline
Gül cevap verdi, bîhûþ sebûya
Deðer veririm hûbtan çok huya
Güldâným, bilirsin ki, pâkderûndur
Ki o, sana güvenen can dostundur
Aþkým, gönlün zemin-i pâkindedir
Köküm onun harîm-i hâkindedir
Özümüz bir ve ayný cevherdeniz
Ben bir katreyimdir o da bir deniz
O bedendir, ben üflenmiþ bir ruhum
O topraktýr, bense atýlmýþ bir tohum
Aþkým fýtratýmýn muktezâsýdýr
Gözleri de ruhumun fezâsýdýr
Ona ihânet, sermedî hüsrândýr
Onsuz hayat da ebedî hicrândýr
Karardý birden sebûnun âfâký
Karardý kinden zebûnun amaký
Yine yýrtamadý perde-i esrârý
Mütemâdi kaldý cemâle ýsrârý
Artýk gelmiþti bitâb gülün hâbý
Susamýþtý, kemyâb olunca âbý
Sebûdan bir damla su umdu
O da gözünü uyur gibi yumdu
Gül öfkeyle sebûyu azarladý
Gönlündeki kin ateþi parladý
Hani bana divâne dilbesteydin
Ve bana câvidâne vâbesteydin
Bilemedin gerçek aþký ey bihûþ!
Senin aþkýnýn kýymeti beþ kuruþ
Aþk pazarýnda olmaz hiçbir müþterin
Zira sende kýymetli mal kemterin
Deðiþmezdin beni bir damla suya
Gerçekten sevseydin, inat o huya
Aþkýn özünde yâre benzemek var
Benliðini pâre pâre ezmek var
Cânâný cânýna tercih vâciptir
Terk-i cân ile terk-i cihân mûciptir
Yak hodbîn nefsini aþk âteþinde
Perestiþâne gitme zevk peþinde
Aþk çiçeði hep gönüllerde açar
Kokusunu da gerdanlarda saçar
Kokladýðýn koku ruhumun bûsu
Ve hýþýrdamam da zikrimin hûsu
Peygamberin rayihâsý gül özü
Didârý da meblûl bülbül gözü
Kalbi pâk olanýn bûsu dilgoþâ
Nâ-pâk olanýn da çabasý boþa
Güzel kokmak için nazlý cânâna
Hoþ ýtýrlar sürsen de her yanýna
Boþadýr onu teshir etmek için
Zira nahoþ kokuyor habîs için
Eðer olsaydýn özünde pâkrevân
Âb-ý kevser olurdu senden revân
****************************
Penceresine baktý kalbi buruk
Katreler de kirpiklerinde donuk
Zîr-i çesmi de her sabah mor
Âteþ-i hicrânýna dayanmak zor
Aðladý çogu gece nevmîdâne
Kanla doldu elindeki peymâne
Gözünde geceler kýzgýn katrân
Cânda nigâh-ý gazâb bin lerzân
Ruhu, dâima aþkýn teshîrinde
Yalvardý her gecenin âhîrinde
Vuslat olsun bu aþkýn sonu Yarab!
Ondan sonra kýl beni bir avuç türâb
Bu aþkýn pençesinde biçâreyim
Sana muhtâç âþýk bir âvereyim
Elem-i firâktan müptelay-ý gamým
Hâlimden bîhaber, çeþm-i siyâhým
O, uyurken kuþ tüyü yataðýnda
Çýrpýnýyorum ben gam bataðýnda
Bana geceler neden böyle yeldâ?
Saçlarým aðardý, yâr hâlen meldâ
Mecnun’a aþkta gerçek vârisim
Hallac’a enel-hakta tek vârisim
**********
Kýþ bitti nevbahâr geldi daðlara
Bir hayat gelmiþti virân baðlara
Tohumlar topraðýn baðrýnda medfûn
Gül nüveleri de birer dürr-ül meknûn
Gülzârda güller hâlen þikûfe
Baðbânýn sýrtýnda da bir küfe
Dolaþtý dikmek için gül fidâný
Biraz da görmek için Güldehân’ý
Kar suyuyla çamur olmuþtu zemin
Güldehân bahçeye çýkmýþtý demin
Ayaðý çamura battý diz boyu
Ayaklarýný da ýslattý kar suyu
Baðbân’dan kerhen istimdâd etti
Âþýk civâný, bu cerhen dilþâd etti
Biraz da olsa gamdan âzâd etti
Harâbe dünyasýný âbâd etti
Gelip elinden tuttu Güldehân’ýn
Ebedî sürsün istedi bu ânýn
Kapýlýp tesîrine heyacânýn
Elini sýmsýký tuttu goncanýn
Cânândan gelen mûcib-i ricânýn
Ýcrâsýna koþmasý vâcibtir cânýn
Ellerinden tutunca meftûn civân
Sustu gönlündeki naðme-i hicrân
Elleri kuþ tüyü gibi yumuþaktý
Tutarken gözlerinde istiðraktý
Her zerresi aþkla deverân eder
Âlem-i ervâh bunu seyrân eder
Güldehân’ýný çýkardý çamurdan
Gözleri de parlýyordu sururdan
******************************
Bir gece penceresi açýk kaldý
Kuvvetli bir rüzgâr içeri daldý
Perdeler havalandý bulut gibi
Odayý dolandý bir hayâlet gibi
Güldân yere düþtü tam o esnada
Bir gürültü yankýlandý odada
Geldehân uyandý elinde bir ýþýk
Korkudan da el ayaðý dolaþýk
Baktý ki gül ile güldân yerlerde
Güldân kýrýlmýþ döþeli mermerde
Sabah, yeri temizledi câriye
Güldândan iz kalmadý geriye
Götürüp onu attýlar çöplüge
Aðlayarak baktý karanlýk göðe
Kavuþtum derken güle, yine cüdâ
Böyle takdir etmiþ dese de Hüdâ
Gamlandý, hüzünlendi ve aðladý
Her yerini kara yosunlar baðladý
Gülü baþka bir güldâna diktiler
Kýrýlan dallarýný da kestiler
Dallarý çöplükte görünce güldân
Dolanýp onlara aðladý bir yandan
**************************************
Hindistan’ýn gencecik kralý Mugân
Çok zengin ve yakýþýklý bir civân
Birgün ziyâret etti padiþâhý
Tazimle tebcil gördü âlî câhý
Padiþâhýn tek dostuydu babasý
Bu dostluðu sürdürmekti çabasý
Babasý birden ölünce Muðân’ýn
Yönetimi ona kaldý Hindistân’ýn
Hediyelerle geldi padiþâha
Deðerde de herbiri bin pâha
Sohbet ettiler leyâl-i yeldâda
Kahkahalar yankýlandý odada
Yâd ettiler Muðân’ýn babasýný
Bazen beraber tuttular yasýný
Sabah olunca çýktýlar gülzâra
Muðân’ýn hoþuna gitti manzara
Gülzârda nazlý Güldehân da vardý
Adeta yeni gelmiþ nevbahârdý
Muðân’ý etkiledi nazlý reftârý
Yanýndan geçerken rüzgârý
Körükledi hâmuþ aþk âteþini
Gözleri býrakmadý hiç peþini
Baðbân görmüþtü onun bakýþýný
Meyusâna eðdi dertli baþýný
Kararmýþtý masmavi âsumâný
Artýk yoktu gül dikmeye dermâný
Gayrý kalmamýþtý hiç bir gümâný
Elden gittiðine nâzenîn cânâný
O, bir baðbândý þu fâni cihânda
Bir fincâný da yoktu bu meyânda
Hiçbir þeyi olmayan bir sefîldi
Her þeyine de padiþâh kefîldi
Yattýðý yer bir köpek kulübesi
Hep yama idi giydiði cübbesi
Muðân’ýn sarayý da Tâcmahal’dir
Onun benzerini bulmak muhâldir
Kendi kendine düþündü Ruzbihân
Bir saraya gidecek dedi Güldehân
Düþündü biran kâh bedbîn kâh nikbîn
Kâh vuslattan emîn kâh hüzne rehîn
Güldehân kalbini Muðân’a verdi
Çünkü o, cihâný cânânýna serdi
Ruzbihân’sa zâhiren binevâdýr
Ýçi, altýnla müzeyyen semâdýr
Karþýlýksýz bir sevdaya giriftâr
Kýsacasý kara sevdaya düçâr
Kalbinde feryâd-ý mehîbin sadâsý
Yaklaþtýkça arttý yârdan vedâsý
Kalbi hüzünlerin gizli mahzeni
Görmedim öylesi dertli gezeni
Muðân derdini padiþâha açtý
Güldehân’sa derdine tek ilaçtý
Evlenmek istediðini söyledi
Buna padiþâhtan rýza diledi
Padiþâhtaki þirin beþâretler
Rýzâsýna tasdikî iþâretler
Akþam kýzýyla konuþtu padiþâh
Surura dönüþtü gönlündeki râh
Babasýnýn sorusuna Güldehân
Sukûtuyla cevâb verdi hemân
Onun da beklediði izdivâçtý
Bu sebeple ona kalbini açtý
Güldehân Muðân’la çýktý gülzâra
Ruzbihân görünce çöktü kenara
Ve baþladý aðlamaya kederden
Habersizdi yâri eþk-i hederden
Bahçesinde dolaþýrken Güldehân
Tâcýný kaybettiðini duydu baðbân
Bahçeyi aradýlar gündüz gece
Yine de çözülmedi bu bilmece
Hýrsýz dediler yetim Ruzbihân’a
Attýlar kapkaranlýk bir zindâna
Þimdi garibin akýbeti meçhul
Zindân hakîki âþýka bir okul
Zindân gerçek âþýklarýn dergâhý
Ordan geçer onlarýn güzergâhý
Kara zindân medresedir Yûsuf’a
Aþkýn muridi bürünür hýrka-i sûfa
Ruzbihân çileler çekti zindânda
Ýyice zayýflamýþtý son zamânda
Kahroldu atýlan o iftirâdan
Farksýzdý hâli tutuþan çýrâdan
Ona vurdular hýrsýz yaftasýný
Duvarlara vurdu hep kafasýný
Güldehân ziyarete geldi onu
Sitem doluydu ince ses tonu
Ruzbihân utandý, al yanak oldu
Ârindan kalbi de çâkaçâk oldu
Çalmadým dediyse de inanmadý
Ruzbihân adýný da, hiiiç anmadý
Ölüm cezasý verildi divânda
Ýlan edildi bu emir her yanda
Cinândan sicine düþtü o civân
Suçlu bulup zapta düþtü divân
Onun hâlini anlayan bülbüldü
Ona bakýp bakýp içten üzüldü
Her gece konardý penceresine
Bazen de zindânýn þeceresine
Bülbül öttükçe kuru dallar sustu
Þeb-i yeldâda hezayânlar kustu
Ruzbihân aðladý, bülbül dinledi
Bülbül aðladý, Ruzbihân inledi
Zindânda o, bir nâþ-ý periþândýr
Aþk için mahkumiyyet âlî þândýr
Pencereden baktý gökteki mâha
Baþladý dua etmeye Allah’a
Cânýný bu rûh-i zebûnun kabzet!
Almaz oldum hayattan bir lezzet
Âfakýmý sarmýþ gam bulutlarý
Kýrýldý neçâre cam umutlarý
Cânân bîvefâ, cefâ da bin defa
Cân bînevâ, sefâda da bin cefa
Diye yakýndý Ruzbihân içinden
Hiç düþmedi Güldehân dilinden
********************************
Bir hafta sonra duydu ki Ruzbihân
Muðân’la evleniyormuþ Güldehân
Mecnûn misâli bir cünûna döndü
Son ümidi de bir hüsrâna döndü
Figâný duvarlarda aks-i seda
Dünyaya da demeden elveda
Aþkýný haykýracaktý âleme
Güldehân çýkacaktý son kelime
Düðün günü gelip çattý sarayda
Rakkâslar da vardý gelen alayda
Herkes eðlendi düðün gecesinde
Raksedildi sarayýn behçesinde
Ruzbihân duyunca terâneleri
Düþtü gözyaþlarýnýn tâneleri
Nazlý Güldehân beyâzlar içinde
Gamlý Ruzbihân avâzlar içinde
Enîndi Mevlâna’nýn neyi gibi
Gözleri de giryândan meyi gibi
Düðünden sonraydý onun idâmý
Kimse tanýmazdý bu garib adamý
Ölse, kimse olmaz nâþýnda kesin
O, umrunda deðildir hiç kimsenin
Güldehân unutmuþtu o gülünü
Aklýna hiç gelmedi düðün günü
Günlerce su vermediler güle
Âteþ-i aþkla yanýp döndü küle
Zâten solgundu elem-i firâktan
Yapraklarý farksýzdý fem-i çâktan
Veda zamaný geldi Güldehân’ýn
Yolunu tutmadan o Hindistân’ýn
Babasýyla hüzünle vedalaþtý
Gözyaþlarý yanaklarýna taþtý
Sessizce çekip euzu besmele
Bindi Filin sýrtýndaki mahmele
***********************************
Güzergâhlarý güzel Pakistân’dý
Eþkiya Zervân orda bir destândý
Konaklayýnca düðün kâfilesi
Kuþatýldý gelinin mahmelesi
Kýrk adamla geldi zâlim Zervân
Birden oldu her yer kan-ý revân
Pek fazla direnemedi Muðân
Zira o bencil bir civân-ý cebân
Zervân zorla kaçýrdý Güldehân’ý
Karakurum’a, istemese de câný
Karakurum Kartallarýn mekâný
Baðrýnda sakladý hep Zervân’ý
Burada yaþýyordu o þahmerân
Baþý güzel bir kadýn, altý yýlan
Herkes duymuþtu âlemde adýný
Fakat gören olmamýþ bu kadýný
Onda mahfiymiþ bütün sýrr-ý âlem
Baþýnda meknûnmuþ bütün gizem
[PADÝÞAHIN OLAYI DUYMASI]
Padiþâh duymuþtu kara hâberi
Düzenlemek istedi savaþ seferi
Fakat o, yaþlý bir pir-i fânîdir
Ölümü de çok yakýn ve ânîdir
Zervân’sa eli kanlý bir cânîdir
Pek kudretli olduðuna kânîdir
Pâdiþâh çýkamazdý bu sefere
Muhtâçtý birkaç dilâver nefere
Fedâkar nefer arandý ülkede
Öyleki çalýndý bâb-ý meykede
Dolaþýldý tekke ve medreseler
Sunulsa da altýn dolu keseler
Kabul etmedi ne âlim ne zâhid
Hepsinin derdi câný âlem þâhid
Ýlim, aþk kadar olamaz dilâver
Âþýk, âkîlden ziyâde cengâver
Nefsini öldürememiþ bir zâhid
Görünce titrer içi boþ bir lâhid
Pâdiþâh dolaþtý birgün zindâný
Elinde möhürlenmiþ af fermâný
Kim kurtarýrsa o zîb-i cihâný
Baðýþlanacaktý cânýyla kâný
Pîþkadem eden olmadý bîpervâ
Zîrâ cân bu cihânda daha helva
Cesurca öne atýldý Ruzbihân
Böyle bir civâný görmedi cihân
Cânân için câný verirdi rehîn
Cihânda olsa da þerefi mehîn
Aþk-ý cânândan kabul etti âný
Derd-i cân deðildi onun câný
Yanýna kýrk asker verdi pâdiþâh
Güldehân kurtulacaktý inþallah
Girmeden hepsi þehr-i Kirmân’a
Ruzbihân’a rast geldi pîr-i dânâ
Mihmân oldular zâtýn hânesine
Vuruldular zât-ý þahânesine
Dânâyý unutamazlardý hergiz
Zirâ bütün etvârý esrârengiz
Yemek ikrâm etti onlara her þam
Lakin hîçbir þey yemedi bu adam
Yeþillendi geçtiði kuru yerler
Ve daima yeþil bir hýrka giyer
Sohbet ettiler leyâl-i yeldâda
Niçin geldiklerini bu bilâda
Anlattý Ruzbihân pîr-i dânâya
Derdim visâldir cânân-ý zîbâya
O cânân-ý esîr mihr u mâhýmdýr
Necât-i cânân yegâne râhýmdýr
Dil-i mecrûhuma devâ nigâhý
Þâfidir pinhân aþkýma âðâhý
Dünyâmý bir nigâhla etti berbâd
Nasýl yýktýysa etsin tekrar âbâd
Cânân Hülagû, ben þehr-i Baðdâd
Cinân-ý cân virân, ey pîr-i üstâd
Þâh-ý gül-i tâze þimdi münkesîr
Zervân’ýn maðarasýnda bir esîr
Pîr-i dânâ aþkýn râzýna vâsýl
Ki kâinat amâ-i aþktan hâsýl
Felekler aþkýndan deverân eder
Aþk, âþýka cihâný cinân eder
Hüþyâr âþýk zâtýný nisyân eder
Nisyân-ý zât künhü beyân eder
Mübtelây-ý aþký gâh tahtan eder
Misâl-i Hallâc gâh cândan eder
Muhabbettendir hilkât-ý Muhammed
Muhabbetle meþbu rûh-i mücessed
Hurdebîn-i aþkta habbe kubbedir
Aþktan, sûf âþýk sûfiye cübbedir
Her tekke, câmi ona kâbedir
Mal ü menâli asayla hâbedir
Aþk iksiri her çirkîni zîbâ eder
Tezgâhýnda kozayý dibâ eder
Kuru çölü cennet-i tuba eder
Masum bir civâný dilrubâ eder
Bir nigâha bin câný hebâ eder
Nefes-i yâre bâd-ý sabâdýr der
Yâre âþýk nigâhla merhâba der
Bir vehle guftegûya çaba eder
Mizâc-ý aþk misâl-i hindibâdýr
Hicrânla visâl tezâdî devâdýr
Eþk-i aþk gönül baðýnýn þarâbý
Naçiz bedenim ayaðýnýn türâbý
Yarin zülüfü yüzüne nikâbtýr
Ondaki bir ühü bana azâbtýr
Pîr-i dânâ hayrândý Ruzbihân’a
Bir þey vermek istedi bu civâna
Eski sandýktan çýkardý bir kitâb
Bundadýr hikmet ile fasl-ý hitâb
Bütün ulumu istiâb etmiþtir
Çalab bunu intihâb etmiþtir
Ona hediye verdi asâsýný
Ve anlattý bu iþin esâsýný
Aç oku! bu kitabý deþt-i Lut’ta
Yermi sekizinci sure, unutma!
Yetmiþ altýncý ayetten baþlayýn
Ta yetmiþ dokuza kadar arayýn
Susadýðýnýzda o bayâbânda
Ýlk Sûreyi okuyunuz o ânda
Altmýþýncý âyetinde de durun
O emre göre bu asayý vurun
Vardýðýnýzda o nehr-i Ýndus’a
Aklýnýza gelsin Hazreti Musa
Yirmi altýncý Sureyi ikrâ edin
Altmýþ üçüncü âyeti icrâ edin
Kûh-i karakurumda bir gâr vardýr
Ýçinde mahfi büyük bir mâr vardýr
Yüzü, ziyâde zibâ bir nisâdýr
Didâr-ý mâr bakana sihrâsâdýr
Nazar-ý nîsa tîð-i þehvet cânâ
Günâh-ý besâ câna esvet râna
O kalbini tevbeyle pâk eyle
Kibirlenme! kendini hâk eyle
Ki bâki yâri istihkâk edesin
Ol Cenet ehline ilhâk edesin
Cemâl bir surettir, ara cevheri
Güzellik dediðin süslü bir deri
Gerçek güzel sanma fâni dilberi
Ruzbihân ulaþtý Karakurum’a
Bata bata kâh çamura kâh kuma
Zervân’ýn ini daðýn zirvesinde
Ruzbihan’sa öldürmek hevesinde
Günlerce týrmandý o yüce daðý
Çoðu zaman dondu eli ayaðý
Bir gece buldu sonunda Zervân’ý
Tam da uykusunun en derin âný
Boðazýna dayadý hançerini
Söylettirdi Güldehân’ýn yerini
Güldehân’ý buldu elleri baðlý
Üstü baþý kirli, saçlarý daðlý
Ruzbihân’ý görünce çok þaþýrdý
Çünkü Muðân’ý gelecek sanýrdý
Muðân’ýn tâcýný istedi Zervân
Güldehân’a karþýlýk Hindistân
Muðân’sa vazgeçemedi tâcýndan
Ruzbihân vazgeçerken cânýndan
Aþkýn tâcýný etmiþti sertâcý
Cândan cûda cânýn mirâcý
Aþk ateþi yakar tâcý ve tahtý
Ateþte küle dönmek âlî câhtý
Ethem gibiler býrakýr tâcýný
Ve atar belindeki kýlýcýný
Terk-i cân, terk-i cihân ve terk-i ben
Terk-i hân, terk-i zîþân ve terk-i ten
Etmiþti Güldehân için Ruzbihân
Ki aþkýn nüvesi cânýnda pinhân
Tam çýkarlarken o maðaradan
Karþýlarýna çýktý zâlim Zervân
Ruzbihân’a saldýrdý zâlim birden
Ruzbihân da bir kýlýç aldý yerden
Maðrada yankýlandý kýlýç sesi
Güldehân seyretti tutup nefesi
Ruzbihân öldürdü zâlim Zervân’ý
Güldehân görünce kan-ý revâný
Bir taþýn üstüne düþüp bayýldý
Ruzbihân’ýn kollarýnda ayýldý
Kýrýk kalbine aþk cemresi düþtü
Mâh yüzüne surur hâresi düþtü
Gözlerindeyse fevc fevc meneviþler
Yanaklarýnda mor mor menekþeler
Ruzbihân her dâim âþýk-ý zârdýr
Kalbi de Güldehân’a gül-i zârdýr
Görseydi ondaki aþk ateþini
Býrakýrdý mecûsî perestiþini
Dönerdi aþk ateþi etrâfýnda
Nokta olurdu aþkýn kâfýnda
Beraber döndüler Câbilka’ya
Eski huzur dönmüþtü saraya
Yaþlý babasý aðladý sevinçten
Ruzbihân’ý baðrýna bastý içten
Ey oðlum, yektâ vârisim Ruzbihân!
Artýk sana emanet kýzým Güldehân
Ben bir pîr-i fâniyim, vakit yakýn
Gönlünüzde aþk ateþleri yakýn
Yanaklarýnýz kýzarsýn hârýndan
Uzak olun! hâfî nefis mârýndan
Gönül cinânýnda cevelân edin
Gönül nirânýnda zevebân edin
Oðul! artýk senindir taht u tacým
Belinde olsun yadigâr kýlýcým
......hala bitmedi....yaklaþýk 400 beyittir. Ýleride üzerinde daha geniþ çalýþýlacaktýr...