Vucûdken nefesinle, insanî mevcûd oldum
Zerre idim, aþkýnla, kürre oldum, ey cânân!
Zâtýnda bâtýn iken, nûrunla meþhûd oldum
Bir su idim, aþkýnla, dürre oldum, ey cânân!
Kâinat sudûr eder, hergün bir nûrundan
Olmasaydýn sönerdi, semâdaki âftâbým
Firâktayým ben geldim, geleli huzurundan
Âceba doðacak mý, sana visâl mehtâbým?
Kesret karanlýðýnda, vahdet nûrun pinhândýr
Ruhânî nûrla þâhid, oldum ey Nûrul-Mutlak
Ýslâmýn nûru yoksa, dünya lambasýz hândýr
Sonsuza kadar yanar, vurdukça Nûrul- Hak
Rabb’i olduðun için, âciz kulun maðrûrdur
Hiç olmasa da olur, dünya da hiçbir þeyim
Þiddet-i zuhûrundan, zâtýn göze mestûrdur
Vallahi de ben nûrsuz, hakikatte lâ /þeyim
Nûrunu temâþaya, yoktur zâtýmda takat
Perdelerin olmasa, mevcudat küle döner
Tûr-i Sînâ Daðýnda, bir ateþtir hakikat
Bu ateþ-i hakikat, sana visâlle söner
Soner Çaðatay / 1 Nisan 2011 / Wuppertal
Kelimeler:
Vucud: Varoluþ
Mevcud: Varolan
Batýn: Gizli, içinde
la / þey: Hiç, olmayan þey
Mestur: perdelenmiþ, gizlenmiþ
Þiddet-i zuhur: Ortaya çýkmanýn, görünmenin þiddeti. Aþýrý bir þekilde ortaya çýkma
Pinhan: Gizli
Dürre: Ýnci
Kürre: küre
Meþhud: görünen
Temaþa: seyretmek
Konu: varoluþ felsefesi ve hakikat