HEM GEZDİM HEM RESMETTİM ÂLEMİ YAZI İLE
hocaoğlu
HEM GEZDİM HEM RESMETTİM ÂLEMİ YAZI İLE
1.Rü’yâ ve Iþýk
Ben ki: “Seyyâh-ý âlem, nedîm-i benî Âdem, Evliyâ-yý bî-riyâyým.”
Benim midir ol rü’yâ bilmezem yoksa ben mi bir zât-ý rü’yâyým…
“Þefaat…” diyecekken þaþýrýp birdenbire
“Seyahat Ya…” demiþim ol ulu Peygamber’e.
Bir huzurlu korkuyla uyandým, titriyordum
Bu sýr dolu rü’yâyý elbette hayra yordum.
Yine de: “Var git dedim, git de ulu dergâha
Takdim et gördüðünü Þeyh Dede Abdullah’a.”
Çýrpýnan bir kuþ gibi huzura çýktýðým gün
Pîr dedi: “Anlat neydi þol rü’yâda gördüðün?”
Kesik kesik anlattým, derin derin dinledi
Þu iki kelimeyle yüreðim serinledi:
“Gez ve yaz!” Sonra sustu, taradý uzaklarý
Açýlmadý bir daha kapanan dudaklarý.
Bu rü’yâyla gözümde ýþýdý yýlan yollar
Sular gibi kavuþan tekrar ayrýlan yollar…
2.Gül Kokusu
Ben ki: “Seyyâh-ý âlem, nedîm-i benî âdem, Evliyâ-yý bî-riyâyým.”
Sanmayýn gedâyým; paþalarla, beylerle yola revân olmuþ Evliyâ’yým…
Eski dostum Çelebi Okçuzâde Ahmet’le
Ýlk Bursa’yý tanýdým meþakkatle, zahmetle.
Erzurum’u, Konya’yý, Malatya’yý, Bolu’yu
Adým adým dolaþtým tekmil Anadolu’yu.
Kurtlar uluyorlarken daðlardan aþa aþa
Uzandým Rumeli’ye yanýmda Ahmet Paþa.
Ahmet Paþa ki dayým, “Melek Ahmet” derlerdi
Huzur-u Hümayûn’a beni çýkaran erdi.
Beylerbeyi Murtaza Paþa ile Þam’daydým
Çöllerin ortasýnda bir kýzýl akþamdaydým.
Gül kokusu Hicaz’a aldý götürdü beni
Bir hýrka silüeti Yemen’e sürdü beni.
Döndüm dolaþtým, sonra uðradým Kerbelâ’ya
Yükselen feryâtlarý duydum arþ-ý âlâya…
3.Diyâr-ý Acem
Ben ki: “Seyyâh-ý âlem, nedîm-i benî âdem, Evliyâ-yý bî-riyâyým.”
Diyâr-ý Acem’den size ýþýklar saçan yedi kandilli süreyyâyým…
Þahlar ülkesindeyim, Kazvin’de, Tebriz’deyim
Hiç yabana benzemez sayýn ki ben, Biz’deyim.
Hanlarý, hamamlarý, kervansaraylarýyla
Camisi, mescidiyle, Muharrem aylarýyla…
Güneþin yükseldiði yerdeyim, Horasan’da
Burda kalplerde yaþar Hüseyin de, Hasan da.
Leylâ ile Mecnûn’u resmeder musavvirler…
Nakkaþlar, müzehhipler, minyatürler, tasvirler…
Ve zil ve þal ve dahi endamlý rakkâseler
Týpký Ýstanbul gibi… Masallar, efsâneler…
Sabah erkenden kalkýp Melek Ahmet Paþa’yý
Uyandýrdým uykudan, dedim: “Gidelim dayý!”
Baþladýk gün doðmadan bir baþka yolculuða
Gönlümüzde Ýstanbul, dillerimizde dua…
4.Son Arzum
Ben ki: ”Seyyâh-ý âlem, nedîm-i benî âdem, Evliyâ-yý bî-riyâyým”
Dört asýr önceki göklerden kürre-i arza inen ziyâ-yý bîpervâyým…
Yaðmurlarda, rüzgârda, ayazda, kýþta, karda
Tam kýrk yýl at koþturdum bu bitmeyen yollarda.
Mekke’yi, Medine’yi, Kafkaslarý dolaþtým
Asya’dan Avrupa’ya binlerce mil yol aþtým.
Yaþ yetmiþe dayandý, Mýsýr’dan dönüyordum
Yokladým ateþimi usulca, sönüyordum…
Yollardan bir yol çýktý karþýma uzun, ince
Gerçek yol bu, anladým; Ýstanbul’a gelince.
Öyle bir yoldaydým ki çýrýlçýplak ve tektim
Ne paþa ne vezirle, kendimle gidecektim.
Cümle Ýstanbullular her nasýlsa duymuþlar
Götürüp el üstünde yol aðzýna koymuþlar.
Ýþte, o yol aðzýna konduðum günden beri
Hâlâ kimseler bilmez çekip gittiðim yeri…
Ben ki: “Seyyâh-ý âlem, nedîm-i benî âdem, Evliyâ-yý bî-riyâyým.”
Þimdi sizden ihlâsla Fâtihâ bekleyen bir fenâ-yý ehl-i inzivâyým…”
Ahmet KÖKEN
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.