sevgili esaretim o kadar ‘çok’a tutkunuz ki sanrý yaþantýmýzla doyumsuz ruhumuz çýldýrasýya ‘çok’larýn bataklýðýnda… sahip olmak kara bir perde gibi karþýmýzda duruyor ötesini göremiyoruz /kendimizi yaþayamadýðýmýz an bakiyemizde yetinmek yerine o kadar ‘çok’larýz ki her þeyi ‘çok’larýmýzla deðer biçeriz bir birimize
envanteri aðýr posasýna gömüldüðümüz yine kendimiz iktisatsýz ihtiras kaynaðýnda sebepten sebep e maalesefleriz her yenide gömülür geçeriz içimize ne var ki içimin çürüyen yaný bu sebeptendir kokusundan dostlarýmýn aðarmýþ yüzlerini göremiyorum böylece dostlarý içimin ‘çok’larýna mahkum edip ‘çok’ sevmek istemiyorum