Bütün gülleri söktüm, aþkýn o gülzârýndan
Yerine neyler diktim, firâkýn neyzârýndan
Eskiden o güllerdi, aþkýn yektâ timsâli
Onlarla müzeyyendi, bülbüllerin hayâli
Bülbüller can verirdi, o güllerin hârýna
Gülleri kan aðlardý, bülbüllerin zârýna
Gülzârda sâye-i berg, bülbülün ârâmgâhý
Yaprakla örtülüydü, nazlý gülün þermgâhý
Yavaþ yavaþ açardý, her gonca gülün tâcý
Ona pasbân olmaktý, her bülbülün amacý
Hayâdan kýrmýzýydý, güllerin al ruhsârý
Terden anlaþýlýrdý, bülbüllerin þermsârý
Ýzhâr-ý cemâl için, Gül’ün ýrzý pâyimâl
Ýzmihlâl-i kemâli, yeðler sâhib-i cemâl
Vâhib-i cemâlden çok, cemâledir her iclâl
Onu gören gözlerde, olmaz ki zerre melâl
Soner Çaðatay 08.Kasým 2010 / Wuppertal
Kelimeler:
ney: kamýþ
neyzâr: kamýþlýk
müzeyyen: süslü (Arapça bir kelime: Türkçe’deki Müzeyyen kadýn ismi burdan gelir. Zeyyene (süslemek) fiilinden gelir. Ayný zamanda zînet kelimesi de burdan gelir)
hâr: diken
zâr: inlemek
yektâ timsâli: eþsiz güzellikte heykel
sâye-i berg: yapraðýn gölgesi
ârâmgâh: dinlenme yeri
þermgâh: cinsel organ bölgesi
pasbân: bekçi, muhafýz
rûhsâr: yanak (Ruhsar ismi bu kelimeden gelir)
þermsâr: utanmak
Ýzhâr-ý cemâl: güzelliði göstermek
gülzâr: gül bahçesi
izmihlâl-i kemâl: kemâlin yok olmasý. ( izmihlâl: yavaþ yavaþ eriyip / sönüp gitmek, gözden kaybolmak, azalmak manasýna gelir Arapça’da). Kemal, bir þeyin mükkemmeliði, yetkinliði.
pâyimâl: ayaklar altýnda ezmek, çiðnemek, ayaklar altýna alýnmýþ (pây, Farsça’da ayak demek. ,,Mâlîden’’ (mâl): sürmek, sývamak, ovmak, sürtmek)
Vâhib-i cemâl: Güzelliði veren (Allah). ,,Vâhib’’ Arapça’da ,,vehebe’’ fiilinden gelir. Yani karþýlýksýz vermek manasýndadýr. ,,Mevhibe’’ kelimesi de burdan gelir; manasý hediye ve Allah vergisi ve yetenek anlamýna gelir.
,,Cemâl’’ (güzel) kelimesi, ,,cemule’’ fiilinden muþtaktýr. Manasý güzel olmak, yakýþýklý, hoþ ve latif olmak manasýna gelir. ,,Tecmîl’’ (süslemek) kelimeside ayný köktendir. Türkçe’deki ,,Cemîl’’ (güzel) erkek ismi bu kelimeden türemiþtir
dîde: göz. ,,Nâdîde’’ kelimesi de bu kelimeden gelir. ,,Nâ’’ öneki Farsça’da olumsuzluk manasýna gelir. ,,Dîde’’ kelimesi, ,,dîden’’ (görmek) fiilinden gelir. Yani ,,nâdîde’’ kelimesi, görülmemiþ manasýna gelir.
melal: usanmak, býkmak, üzüntü,sýkýnt
iclâl: yüceltmek, þeref, onur, hürmet, ihtiram ( ,,Cella Celaluhu’’ kelimesindeki ,,celle’’ ve ,,celal’2 kelimesi de bu kelimeden türemiþtir)