MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

ŞİİRE VEDA (3)
S / ÂYE

ŞİİRE VEDA (3)



Konfüçyüs’ten bir kýssa takdim etti Fuzûlî
Baktý ki dil hakkýnda kafalar belbeleli

,,Üstâda sorar birgün meraklý tâlebesi’’
,,Üstâd! Ülke batýyor nedir bunun çâresi?’’

,,Ayný zamanda da sen baþkanýsýn devletin’’
,,Ýlkönce ne yapardýn, çâresizken milletin?’’

,,Evvela isimleri düzeltirdim tâlebe’’
Tâlebeyi kýzdýrdý kelâm-ý acâibe

,,Sýrtýnýzý dünyaya dönmüþsünüz, Üstâdým!’’
,,Beni anlamamýþsýn, ilmi noksan evlâdým’’

,,Kelimeler eþyânýn gerçek mâhiyetidir’’
,,Diðer bir tabirle varlýðýn hakikâtidir’’

,,Her isim bir nesneyi, etmelidir iþâret’’
,,Ýsimle müsemmada olmalý münâsebet’’

,,Konfüçyüs isâbet buyurmuþ’’ dedi Fuzulî
,,Terakki muktezidir kökten tashîh-i dili

O ara, yan masaya iki âþýk oturdu
Âþýk didâr-ý yâre hemîþe bakýp durdu

,,Ben seksî miyim?’’ sordu maþûk âþýka
,,Hayýr sevgilim ama yüzün sanki mehlika’’

Kýzýn yüzü buruþtu âþýkýn cevâbýna
Sanki düçâr olmuþtu zebâni azâbýna

Ýltifâtý hakâret sandý, güzel mahbûbe
Sanki lafz-ý mehlike bir hilkat-i acûbe

Bu konuþma celb etti Üstâdýn dikkâtini
,,Seksîlik’’ kelimesi bölmüþtü sohbetini

,,Mesela seksîlikle güzellik çok farklýdýr’’
,,Birincisi garplýdýr, ikincisi þarklýdýr’’

,,Seksîlik içermez hiç ol cemâl-i cânâný ’’
,,Vâje-i seks hâvidir ekser cins-i insâný’’

,,Erkek ve diþi cinsi, o kelâm muhtevidir’’
,,Seksîlik, güzelliði mutlak gayr-i hâvidir’’

,,Seks, ancak bacak arasýna eder iþâret’’
,,Seksîlikte mahfîdir bir cinsî mübâþeret’’

,,Bu lafz-ý seks alamaz, makamýný ol hüsnün’’
,,Hüsne âþýktýr gözün, aþký bilmez ki çükün ’’

,,Birinin muhâtabý belden aþaðýsýdýr’’
,,Diðerininki ise belden yukarýsýdýr’’

Heidegger’e göre de ,,dil varlýðýn evidir’’
Her milletin doðduðu evi mütenevvidir

,,Varlýk, dilde vâkidir’’ diye ekledi Âfet
Varlýðýn o evini yýkmak büyük felâket

Doðup büyüdüðü evi tahrip etmez insân
Fakat tahrîb insâna tamîrden daha âsân

Hakikat-ý eþyâya, uymalýdýr isimler
Hakettiði isimleri almalýdýr cisimler

,,Babalýðý’’ özünde hak etmeyen bir zata
Baba ismini vermek kati büyük bir hata


Soner Çaðatay 3-10-2010

Kelimeler:
Terakki: Ýlerleme
Vâje-i seks: Seks kelimesi
Müsemma: Ýsimlendirilen nesne
Tashîh-i dili:Dili düzeltmek
Didâr-ý yâr: Sevgilinin gözü
Hemîþe: Devamlý
Mehlika: Ayyüzlü
Cemâl-i cânân: Sevgilinin güzelliði
Cinsî mübâþeret: Cinsel birleþme
Mütenevvidir:Farklýdýr, çeþitlidir
Hüsün: Güzellik
Vâki: gerçekleþir
Gayr-i hâvi: Ýçermez
Mahfî: Gizli
Âsân:Kolay


Muhteva:
1-Her nesne belirli bir kelimeyi almalýdýr.
2-Farklý anlamlarda olan kelimeler, birbirinin yerine kullanýlmamalýdýr (güzellikle seksilik gibi)
3-Bir nesne yada eþya özünde o manayý ihtiva ediyorsa ona manayla paralel isim verilmelidir (Güzel olmayan birine güzel demek gibi)
4-Dil, bizlerin þahsiyetlerinin, fikirlerinin ve varlýðýmýzýn þekil aldýðý ve manevi, ruhi varlýðýmýzýn dünyaya geldiði ve geliþtiði bir evdir, konaktýr. Ýçinde dünyaya geldiðimiz ve büyüdüðümüz dili yýkmak yerine onu tamir etmek gerek. Zira yýkarsak bunun altýnda biz kalýrýz. Tarihin belirli bir kýsmýnda bu ev yýkýlmýþtýr, koskoca kültür birikimimiz maalesef toprak altýnda kalmýþtýr.
Prof.Dr. Stefan Reýchmut’a Þeyh Galib’ten Hüsn ü Aþk’ý okurken, Dil Ýnkilabýný sormuþtum. O da bana cevaben: ,,Bir millet kendi tarih ve kültürünü çöpe atmýþtýr’’ demiþti.
Kendini entellektüel addeden zatlarý bu çöplükte eþelenmeye davet ediyorum.


Martin Heidegge:

26 Eylül 1889 tarihinde Almanya’nýn Baden eyaletinin Messkirch kasabasýnda bir Katolik zangoçun (Kilisede çan çalan görevli) oðlu olarak dünyaya geldi. Küçüklüðünde dine ve felsefeye olan ilgisi dolayýsýyla liseden sonra rahip adayý olarak Cizvitlere katýldý ve teoloji eðitimi aldý. Freiburg Üniversitesi’nde Katolik Ýlahiyatý ve Hristiyan felsefesi okudu.


1914 yýlýnda "Psikolojizmde Yargý Kuramý" adlý doktora tezini yayýmlayarak insana iliþkin temel araþtýrma alanlarýnda felsefeye karþý psikolojinin etkili olmasýný savundu. Bu konuda hocasý ve Fenomenolojinin kurucusu olan Edmund Husserl’den etkilenerek kaygý, düþünme, merak, sýkýntý, saygý gibi durumlar üzerine yazdýklarýný psikolojik deðil felsefi düzeyde ele aldý. 1923 yýlýnda Marburg’da profesör oldu. 1927 yýlýnda da en ünlü yapýtý ve tek derli toplu kitabý olan Sein und Zeit (Varlýk ve Zaman)ý yayýmladý. Bu kitapta temel amacý Varlýk (Sein, Being) sorunu üzerine düþünerek varlýðýn anlamý, varlýðýn nasýl olup da var olabildiði, varlýðýn varoluþunu nasýl ortaya çýkardýðý, insanýn diðer varolanlar arasýnda nasýl olup da kendi varlýðýný anlayabildiði gibi sorularý ortaya atarak felsefenin tekrar varlýða yönelmesine katkýda bulunmaktý. O, bu konularý zaman, ölüm, korku, hiçlik, kaygý gibi kavramlar çerçevesinde ele alýyor. En temel kavramý Dasein olup buna, "kendini anlayabildiði kadarýyla insan, burada bulunan insan" anlamý veriyor. Bu kitapta Heidegger, 2000 yýllýk kökeni olan Batý Felsefesini temelinden eleþtiriyor ve onu metafizik olmakla, 2000 yýldýr metafizik bir yöntemi kullanmakla suçluyordu. Beklendiði gibi oldu ve kitap büyük yanký yaptý. Heidegger ayrýca, teknik, sanat, þiir, tarih ve tarihsellik konularý üzerine de kafa yoruyor.


1927 yýlýnda Varlýk ve Zaman yayýmlandýktan birkaç yýl sonra Heidegger’in düþüncelerinde dönüþ (kehre) adý verilen bir deðiþme görüldü. Heidegger, 1933 yýlýnda siyasal olaylarýn rüzgarýna kapýlarak Nazi Partisi’ne girdi ve ayný yýlýn Nisan ayýnda Freiburg Üniversitesi’ne rektör oldu.*


Heidegger’in bu düþünsel dönüþümü ýþýðýnda Nazi Partisi’ne giriþi daha sonra büyük tartýþmalara yol açacak, yanlýþ yaptýðýný itiraf etmesine ve benimsemiþ olduðu faþist eðilimi terkettiðini açýklamasýna raðmen ölene kadar bunun etkisini hissedecektir.


Heidegger, 10 ay süren rektörlük görevinden Nazi aleyhtarý iki dekanýn görevden alýnmasýný ve üniversitedeki Yahudi aleyhtarý kampanyayý protesto ederek istifa etti. Bunun ardýndan ders vermesi ve kitaplarýnýn okunmasý bir süre yasaklandý. 1936 yýlýndan itibaren Nietzsche üzerine dersler vermeye baþladý. 1945’te de bu sefer, daha önce Nazilere yakýnlýk gösterdiði için Fransýz iþgal kuvvetlerince üniversiteden uzaklaþtýrýldý. 1950 yýlýnda görevine geri dönebildi.


Heidegger, betimleyici psikoloji görüþleriyle tanýnan Franz Brentano’nun etkisiyle tüm yaþamý boyunca "olmak" (to be, sein, etre) fiilinin çeþitli kullaným biçimlerinin ardýnda temel bir anlamýn yatma olasýlýðý üzerinde durdu. Düþünce ve ilgilerinin oluþumunda Eski Yunan düþünürlerinden Parmenides ve Aristoteles’in; Gnostiklerin; modern varoluþçuluðun kurucularýndan Danimarkalý filozof Kierkegaard’ýn; insan ve tarih bilimleri üzerinde yeni bir çýðýr açan ve açýklamaya deðil "anlama"ya dayalý antropoloji yöntemini öneren Wilhelm Dilthey’in ve tabii Edmund Husserl’in olumlu ya da olumsuz etkileri görülmüþtür. Ancak O, bunlarýn hepsinden farklýlaþan bir düþünce geliþtirmiþtir. Varlýk ve Zaman yayýmlanýnca varoluþçuluk (existentialism) akým içinde deðerlendirildi ise de tam anlamýyla bir varoluþçu düþünür deðildir. Kendisi "varlýk felsefesi" içerisinde ele alýnmalýdýr. Heidegger, 26 Mayýs 1976 tarihinde yine Messkirch kasabasýnda öldü.

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.