sanki bir patikadan yürüdüm gittim ve birden büyüttü zaman adýmlarýmý aniden renkler de düþtü rüzgâr esti ters köþelerden
sonrasý tüm dereler kurudu yýldýzlar yansýmadý seslerine
...
gökyüzünün katilleriydi onlar üþüdüm mitralyöz sesleri arasýnda hava karardý ve koptuk birbirimize baðlanan ipliklerden
esmer bir yaðmur kümelendi kalbimde bendim / sendin ötekilerdi uzaklaþan gemilerdi bir de direklere sarýlan çocuklar vardý ben gördüm onlarý kýyý kentlerini aydýnlatan fenerdiler
esti ikili bir rüzgâr ayrý patikalarda savurdu hayat asiydik belki belki kýrýldýk karmaþýk bir döngü içinde bekledik belki dirilirdi sarý tepecikler tarla kuþlarýnýn kanatlarýnda
durdu ve yýðýldý tüm nehir yataklarý rüyamda sonra taþtý kendine toprak çoktan çölleþmiþti
öldük evet, öyle oldu gökyüzünün altýnda çýrpýnan balýklardýk tüm asansörler çakýlýrken boþluða gün kapandý aðaçlarýn altýnda ölü mevsimler soyut bir resim gibi güvercinlerin gagalarýnda battý sýrlarýyla doðudaki güneþ
önce ben girdim avludaki mezara sonra sen sonra diðerleri kum saati patladý saçýldý kehribar sarýsý yüzler gözleri ters dönmüþ zeminde kalýn duvarlarýn yanýnda zaman kendini astý boþluða
ve o an
ipek yollarýnýn kesiþimlerinde durdu ve dondu film kareleri ayak izlerinin kayýp öyküleriydiler bedesten sergisindeki gülüþler çekip gittiler renklerini alarak bilinmeyene
ruhum aðrýdý evet onlar eþkiyaydý ovalarýn yemiþlerine düþmandýlar sallanan çayýrlara da ve evleri söküyorlardý yerlerinden kýrýk aynalarýn týrnaklarýydýlar ayný zamanda