Ey Rabbimiz! Bize rahmet buyur. Habibin ne söylemiþse hâk. O’nun sevgisini doldur kalbimize.
Ey! Taze duygularla sevilen, Ey Þerefli Nebi!
Rahmet çöllerinde, Aydýnlýk þehirde, Vahy’in, Talim edildiði Kutsal Beldede, Rabbimin nadide gülüsün. Nübüvvet semasýnda Parýldayan güneþsin. Gönüllerimizde ferah ve sûrursun. Sen nur üzerine nursun.
Aþikar mucizeler gösteren, Ey Sevgi güneþimiz! Sana Sâlât ve selam olsun. Caným Peygamberim.
Seni. daðlar taþlar selamladý. Körpe kuzularýn memesi, Ýnci tanesi gibi süt verdi. Hurma kütüðü acý acý inledi. Mübarek parmaklarýn arasýnda sular aktý. Ay senin için ikiye bölündü.
Evet, Allah Resulü’nün mucizelerinde Doðruluklar ve güzellikler vardýr. Okuyan ve dinleyenlere, Hakikat arayanlarýn gönüllerine, Geniþlik verir inþaallah.
ALLAHU EKBER
Mekke eþrafýnýn sürülerini otlatan, Namý diyar pehlivan, bir çoban vardý. Adý Rukkana. Ehli siyre kaynaklarý, Onun cüsseli bir pehlivan olduðunu bahsederler. Bir deve postuna yatýrsalar 10 kiþi zor kaldýrýrmýþ. Sözü edilen Rukkana. Efendimizle güreþ tutmuþtu. Ne zaman ki, Resulün eli omuzuna deðer deðmez, Kendini yerde buldu, Sýrtý yere geldi. Yenilgiyi kabul etti. O öpülecek, Mübarek el,Resulün elleriydi,
ALLAHU EKBER
Mescidi Nebevi’ye, Annesiyle bir çocuk geldi. Kadýn: Ey! Allahýn Resulü, bu oðlum, Size biat edecek bu nedenle huzurundayýz. Fahri kâinat Efendimiz buyurdular ki: Bu çocuðun daha çok küçük, Peygamberimiz, Sonra mübarek eliyle çocuðun baþýný sývazladý. Kadýn: O gün, bu gün, evimizde bereket aktý, taþtý.
ALLAHU EKBER
Peygamberimiz s.a.v.Avucuna aldýðý, Kum tanecikleri, avucunda arý uðultusu gibi, Sesler çýkararak Allah’ý zikrediyordu. Resulullah kum tanelerini Ebû Bekir’in r.a. Avcuna koydu, ayný sesler orada da duyuldu. Sonra Ömer r.a. avcuna koydu, durum ayný idi. Ebû Zer r.a. dedi ki: Benim elimede koydu, o hal kayboldu. Bu sýr ve hikmet, Ebû Bekir ve Ömer’in, Yüksek derecelerini gösteriyordu.
ALLAHU EKBER
Bedir’deki muharebede, Resullah’ýn mübarek avcuna aldýðý, Kum taneleri veya çakýl taþlarý, Düþmana atýlan bir el bombasý oldu. Þüphe yok yine ayný mübarek el.
ALLAHU EKBER
Efendimiz s.a.v Hicret için, Sevr maðarasýna evinden çýkmadan önce, Evini kuþatan katillerin baþlarýna, Kum tanelerini serpti, Ondan sonra yoluna koyuldu. Resullahý öldürmeyi göze alan, Canilere kum taneleri deðerdeðmez, Sersemleþtiler ve onlarý aðýr bir uyku tuttu. Bakýnýz ayný Mübarek el.
ALLAHU EKBER
Mekke’de Efendimiz Mübarek parmaðýyla, Aya iþaret etti. Ay ikiye yarýldý. Hira Nur daðý ayýn iki parçasý arasýnda görünüyordu. Evet ayný mübarek el.
ALLAHU EKBER
Tebük seferi dönüþü, Bir konaklama yerinde. 40 000 askerin bulunduðu, O vadide, susuzluk baþ göstermiþti. Ufak su dolu kaba Efendimiz parmaklarýný deðdirdiler, Sonra çýkardýlar, mübarek parmaklarýnýn arasýnda, Sular fýþkýrdý. Sayýca çok olan ordu, Bu mucizevi sudan, Ýçerek susuzluðunu gidermiþti. Askerler suya kandý. Ayný mübarek el, Pýnar oldu aktý deðil mi?
Mekke’de Cinler geldi. Senin Peygamber olduðuna delilin nedir dediler, Gönüllerin Tabibi Efendimiz s.a.v. Karþýda ki sakýz aðacýna mübarek eliyle iþaret etti, Buraya gel dedi, Aðaç kökleriyle geldi. Ýns ve Cinse gönderilen Efendimiz buyurdular ki: Ey aðaç ben kimim? Aðaç: Sen Allahýn Elçisi Hz Muhammed’sin diye konuþtu. Enbiyalar Sultaný ona, Yerine geri git, dedi. Aðaçda yerine gitti. Cinler iman ettiler... Deðil mi? Ayný mübarek el...
ALLAHU EKBER
Hendek savaþýnýn dehþet sacan günleri, Hiç unutulur mu? Abdullah bin Cabir r.a. anlatýyor: Fýrtýnalý bir gündü. Sýkýntý baþ göstermiþti. Açlýktan dolayý,Peygamberimiz, s.a.v. Ve O’nun dava arkadaþlarý, Karýnlarýna taþ baðlamýþtý. Bu kutlu sahabi, evine gidip, Evde ne var ne yok diye sorar. Hanýmý: Bir parça arpa unu, Ve bir oðlak olduðunu söyler. Meðerse Cabir r.a. Efendimizi, bir kaç arkadaþýyla, Yemeðe getirmeyi düþünmüþ. Hanýmýnada elini acele tutmasýný, Yemek yapmasýný önermiþti. Bu kutlu sahabi, Harp meydanýna geri döndüðünde. Peygamber efendimizin yanýna geldi. Allah Resulüne, selam verdiler gizlice, Yavaþça bir þey söylediler: Ey Allahýn Resulü! Sizi ve bir kaç arkadaþýnýzý bu gün, Yemeðe davet ediyorum buyururmusunuz? dedi. Gel görki, Resulullah efendilerimiz ne buyurdular:
Ey Ashabým! Cabir kardeþiniz bizi yemeðe davet ediyor. Haydi hep beraber gidelim dedi. Allah Resulü Cabiri önce göndererek, Bazý þeyleri hanýmýna hatýrlatmasýný önermiþti. Hanýmýna söyle, Ben gelinceye kadar kazanýn aðzýný açmasýn. Ekmeðin üstündeki örtüyü kaldýrmasýn. Ýki Cihan güneþi ashabýyla geldiler. O gün Cabirin evi oldukça kalabalýktý. Cabirin Hanýmýný bir düþünce, bir kaygý aldý, Bu yemek kime yetecekti? Resullah efendimiz s.a.v. Mübarek elleriyle kazaný açtý ve kapattý. Sonra güzel ashabýna, Yemeði daðýtmaya baþladý. Cabir r.a. þöyle dedi: Vallahi bilmiyorum... Yemek öncesinde mi çoktu, Sonrasýnda mý çoktu? Bütün Sahaberler doydu. Allaha yemin olsun ki, O yemek artý. Ayný mübarek el deðil mi? Resuller Serverini, arpa unu anladý. Habibi Kibriyayý, yemek kazaný anladý. Ama biz O’nu anlayamýyoruz.
ALLAHU EKBER
Mekke’de, Bir gün, Ebû Cehil yandaþlarýyla, Peygamberimizin gececeði yol üzerine durdu. Elinede bir kaç çakýl taþý aldý, beklemeye koyuldu. Efendimiz gelince, taþlarý avcunda saklayarak, Dedi ki: Ey Muhammed! Elimde ki nedir? Otmudur? Taþmýdýr? Yaprakmýdýr? Bilirsen senin gaybýna inanýrým dedi. Resullah s.a.v. buyurdular ki: Ey Ebû Cehil! Ben mi, yoksa onlar mý söylesin? Ebû Cehil: Tabi onlar söylerse daha iyi olur dedi. Ebû Cehlin elindeki taþlar, Allahý zikre baþlar, Sen ALLAH’ýn Resulüsün diyerek, Sesler çýkarýrlar. Ebû Cehil sinirlenerek, Taþlarý elinden yere atar ve Der ki: Muhammed taþlarýda büyülemiþ.
ALLAHU EKBER
Hiranýn kardeþi Sevr daðýðýndan ayrýlýp Medine’ye, Yol arkadaþlarýyla, Hicret eden efendimiz s. a. v. Hayli yol yürüdükten sonra, Bir çadýra uðradýlar. Susuzluklarýný gidermek için. Çadýr sakindi, Yaþlý bir kadýnla, hasta bir kýsýr koyun vardý. Allah Resulü içecek birþey istedi. Ama Ümmü Mabed’in, hiç bir þeyi yoktu. Efendimiz s.a.v. Koyunu saðmayý talep ettiler. Koyun getirildi. Mücizeler ihsan eden mübarek eliyle, Koyunun memesine dokununca süt kabý, Doldu taþtý. Kana kana içtiler. Yine o mübarek nurlu el... Deðil mi?
ALLAHU EKBER
Rabbimin lütfû Keremi Þefaatcimiz, Medine, Kabristanlýklarýndan bir kabristanlýða, Ashabýyla uðradýlar. Resulü Ekrem s.a.v Mezarlýkta iki kabirden azab seslerini iþitti. Ashabýna buyurdular ki: Þu iki kabirde yatanlara, Küçük günahlarý sebebiyle azab olunuyor. Bana yaþ bir hurma dalý getirin ey ashabým! Getirilen yaþ hurma dalýný, Efendimiz, ikiye kýrdý,o iki kabir üzerine, Mübarek elleriyle koydu. Þöyle buyurdular: Bu yaþ dallar kuruyuncaya kadar, Onlara yapýlan azap durdurulacak. Ümmetim, ümmetim diyerek, Göz yaþlarýný akýtan, Fahri Kainat Efendimiz ve O’nun bereketli mübarek ellleri, Ne mübarek eldir.
ALLAHU EKBER
O Resulün ahý semalar üstüne yükselirse, Yerdeki müþriklerin Halleri nice olur? Tam Kâbe’nin önünde, Allah Resulü secdede iken, Ýki mübarek omuzu üzerine, Deve karýn pisliðini koymuþlardý. Ýnatçý kafirler, Bu manzara karþýsýnda, Yýkýla yýkýla gülüyorlardý. Kýzý Fatýma aðlýyarak geldi, o pisliði kaldýrdý. Allahýn Habibi. Mübarek ellerini semaya kaldýrdý, Müþriklerden onbir kiþinin ismini saydý. O zalimleri Rabbine havale etti. Ey Allahým! Bunlarý sana havale ediyorum dedi. Bedir de, onlardan hiç biri kurtulmadý. Bedirin, kör kuyularýnda helak oldular. Deyilmi ya? O mübarek eller kalkarsa.....
ALLAHU EKBER
Uhud savaþýnýn dehþetli anýnda, Babasýnýn þehit olduðunu, Gözleriyle gören o küçük sahabi, Aðlayarak Peygamberimize geldi.
Efendimiz: Evladým aðlama, bak ben senin baban olayým, Âiþe’de anan olsun! Sen buna razý olmaz mýsýn? Dedi. Mübarek eliyle de baþýný okþadý.
Gül devrini gören, sözü edilen sahabi, Ömrünün sonlarýna doðru bir konuþmasýnda, Þöyle demiþti: Ýþte sizlerde gördüðünüz gibi, baþýmýn her tarafý aðardý, Fakat Peygamberimizin, Mübarek elinin dokunduðu yer, Hiç beyazlaþmadý, simsiyah duruyor.
ALLAHU EKBER
Ey Rabbim! Bizleri rýzandan ve rahmetinden ayýrma, Muhammed gülüne dal eyle bizleri.
Kaynaklar....................... Muteber hadis kaynaklarý, Ýbni Hiþam, Peygamberimizin Mucizeleri. C. Suyûti.
Ali Kýlýç Kakiz Sosyal Medyada Paylaşın:
mamur Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.