güneþin acýmasýzlýðýna mý kýpýrdanýyordu
susuz kalmýþ çatlayan dudaklarý..
kývrýlmýþ iki büklüm
kaldýrýmýn ayak basmayan gölgesine
bir gölge arýyor oysa yarý kapalý gözleriyle
baktýðýnda kömür karasý gözleri
kapandýðýnda
bir avuç toprak
yanýbaþýnda..
korkuyor..
tir tir titriyor,sarsýlýyor minik bedeni
kýpýrdanan çatlak dudaklarý
ölümün þarkýsýný söylüyor þuursuzca
duyan var mý?
kendi dinliyor..
güneþin günü terkediþ saatlerine kadar dayandý
yarý çýplaklýðý
sokak çocuðu kirliliðindeydi
sokak çocuðunun bedeninde aydýnlandý ay
kýsýldý ölümün sesi
susuzluða aralandý dudaklarý
göründü bembeyaz diþleri
gördü ay
en son
ne zaman
neyi diþledi..
acýktý küçüklüðü ölümün koynunda
bir yakarýþ fýsýldadý ölüm kokan nefesi
anne..
baba..
çok acýktým ben
son defa olsun doyurun beni.
ay sofra donattý çocuðun rüyasýna
küçük küçük lokmalar hazýrladý küçük çocuða yýldýzlar
göremediði anne-babasý
sevgiyle besliyordu minik bedeni
kömür karasý gözleri inanmaz bakýþlarla açýldý bir an
lokmalarý düðümlendi boðazýnda
yutkundu
yutkundu yokluðu
yutkundu rüyalardaki aldanýþý
büyüklüðüne canlanýr gibi oldu küçüklüðü
tutunamadý rüyasýna
yoruldu.
çocuktu
cýlýz ay ýþýðýnda okþanýrken bedeni
en güzel rüyasýnda gözlerini yumdu
açlýða iki büklümken
yakalamýþken ölümü
can verdi kaldýrým taþýnýn ince gölgesinde
bir gazete parçasý oldu
sokak çocukluðunun kefeni
açýkta kaldý sahipsizliðe uzanan eli.
insanlýk adýna utandý ay..
utandý.
nurhan ergün