odam kireç tutmuyor türküsünü söylesin boðazýnda bir yumru taþýyan sevdiðim...
...
yusuf ’un kuyusu bizimkisi suyunda ay sallanan sabrýn sarkacý dipsiz suskunluðumuz kaçamak vurulup yattýðýmýz belimizdeki olmazlarýn kurþun yarasýyla debelendiðimiz yýldýz düþenimiz zamana tanýk bedenlerin çýðlýk çýðlýða baðýrtýlarý
babalarý hiç dönmeyeceklerin mezarý zavallý sevgililerin boðazýnda taþýdýklarý yumru ve kireç tutmayan odalarýn yanýk kumlara düetleri neyi sevsek hep gidene aðýt
bunlardan tanýrsýn sen bizi ey yakup kederimizden yol almýþ yýldýz kaymasý hasretimiz bir sen ayýrýrsýn bizi diðer hasretlerden vurulup ölmemekte var ölüp diri kalmakta iþte tam ortasýndayken ömrümüzün ýþýðýnýn araftayýz artýk kalýn surlarla çepeçevre yalnýz ve düþ yoksunu kabus çoðulu bir ölümle baþbaþa
ve
asit kuyularý gözlerimiz harfsiz bahçe aðaçlarýnýn yapraklarý göl üstlerinde kuruyan nilüferlerin düetleri yýldýzlardan kayýp düþen yarým öykülerimiz bizi yýka kelimelerin uçucu bahtsýzlýðýnda daðlar çiçeðe durduðunda uzun bir nefes çek bizden yana çimenlerin ciðerlerinden sökülü bir nefes sonra kuþlarýn ikisini izle güneþte nokta olup kaybolana kadar ve bir karýncaya dünyayý yükle o gidip yuvasýna bir kabuðu sýðdýramazken