MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Hıttin
muharremali

Hıttin



HITTÝN…


Selahaddin Eyyubi’nin aziz hatýrasýna ve yiðit, þanlý askerlerine...


* Zâlimlere!

Korkun.

Zira o gün baþýnýza geldiðinde
Korkmaya vakit bulamadan
Öldürüleceksiniz hepiniz…



Çok zaman önce...


Sýcaktý. Çok sýcaktý…
Nefes almak bile zordu.

Aðýrdý yükleri, sanki kocaman
Bir koç baðlýydý sýrtlarýnda her þövalyenin.

Zýrhlar, kahrolasý þeyler.
Savaþýrken koruyordu evet,
Ama taþýmasý hiç kolay deðildi…
Giderek daha da aðýr geliyordu.
Hele susadýysanýz, kuruduysa,
Çatladýysa dudaklarýnýz,
Kanar fena, yanar içiniz,
Kararýr gözünüz…

Deðer miydi? Bunca yüke, eziyete
Diye düþünmemiþlerdi hiç?


Taberiye gölüne bir varsalar
Susuzluklarýný gidereceklerdi
Ve diledikleri gibi yýkanacaklardý
Kim karýþýr hem?

Ne bitmez yolmuþ þu Seforia yolu.
Kahretsin. Ne bitmez azapmýþ bu…


Taberiye nerdesin?
Biz yürüdükçe bizden kaçar mý oldun yoksa?
Ne kastýn var bize? Diyordu þövalye Michael içinden.
Bir saatlik yoldu oysa topu topu…

Keþke ikna edebilselerdi kralý, keþke.
Ama dinler mi hiç? Anlamaz ki laftan.
Tam bir baþ belâsýydý kral Guy of Lusignan .

Ya Selahaddin ve ordusu?

Raymund of Tripoli akýllý adamdý aslýnda,
bizim için bir felakete, kendi ayaklarýmýzla gidiyoruz,
Dediðinde desteklemeliydi onu.

“Nasýlsa öleceðiz. Daha baþka
Ne kötülük gelebilir ki baþýmýza?”


Ama kral Raynould of Chatillon öfkeden kudurunca,
Kimsede itiraz edecek cesaret kalmamýþtý.
Alçak adam, kana doymaz, eðlenirdi can alýrken.
Bizim kralýmýzda uyuverdi hemen ona…

Tanrýnýn düþmanlarýný yok etmek için,
Büyük bir fýrsat var bugün elimizde.
Ve sizler tanrýnýn askerleri,
Büyük bir kahraman olarak anýlacaksýnýz.
Evlâtlarýnýz gurur duyacak sizinle
Baþlarý daha dik gezecek kadýnlarýnýz,

Diyordu Raynould of Chatillon
Ýnsanlarý coþturmayý iyi beceriyordu doðrusu…

Hava deðiþti birden, azaldý sanki sýcaklýk,
Bu tepeyi de aþabilseler, göl karþýlarýnda olacaktý.
Þövalye Michael anlamýþtý bunu, ýlýklaþmýþtý hava.
Meltem taþýmýþtý suyun kokusunu.
Dudaklarýný ve yüzünü yalýyordu rüzgâr,
Atý bile neþelenmiþti sanki…

Haçlý ordusu periþan durumdaydý,
Nihayet göründü gölü Taberiye’nin…


Ama oda ne, olur þey deðildi bu.

Selahaddin ve askerleri, çevirmiþler gölü.
Tanrýnýn düþmanlarý, ne alçaklardý hepsi.
Bir kuyuya koþtu Michael, peþinde birkaç askerle.
Bir umut yapýþtýlar kuyunun aðzýna
Umutlarý söndü hepsinin, yýðýlýp kaldýlar dibine.
Taþ ile doldurulmuþ ve kullanýlmaz hâldeydi kuyu.
Diðer kuyulara koþan askerlerde aynýsýný gördüler.
Ýsyan ettiler, sinirlendiler, aðlayanlar oldu içlerinde.
Herkes küfrediyordu þimdi kral Raynould of Chatillon’a.

Müslüman esirlere iþkence yapardý saatlerce
Günlerce sürerdi çýðlýklarý, yalvarýrlardý ölmek için.
Hacýlara da acýmazdý, kervanlarýný basar,
Çoluk çocuk kim varsa kýlýçtan geçirirdi.
Acýmazdý hiç, kadýnlara bile acýmazdý.
Böyle kudurmuþ bir katildi o.
Þimdi de onlarýn ölümünden sorumlu olacaktý…

Göle ulaþmak zorundaydýlar…

Krallar toplandý, komutanlar toplandý.
Orduyu yarýp göle ulaþmayý düþündüler.
Kötü bir fikirdi bu, zaten çok yorgunlardý,
Hiçbirinde savaþacak hâl kalmamýþtý…

Hýttin tepesinde kamp kurdular o gece…

Ramazan ayýnýn yirmi yedinci gecesiydi.
Kâdir gecesi… Bin aydan hayýrlýydý bu gece…

Mücahidler sýrayla aldýlar abdestlerini,
Saf saf durdular namaza, yürekleri birdi…

Sonra çevirdiler Hýttin tepesinin etrafýný,
Öyle sessizce yaptýlar ki bu iþi,
Bir nöbetçileri bile duymadý seslerini.
Yorgun haçlý ordusu derin uykudaydý…

Güneþ doðmak üzereydi.
Ýlk þövalye Michael uyandý uykusundan,
Ve ilk oku da o yedi baþýna, gözüne saplandý ok…

Ne olduðunu anlayamadan bir kargaþa baþladý,
Silahýna bile sarýlamadan öldü askerlerin pek çoðu.
Nasýl bir vaveylâ koptu ki, kýyamet sanki.
Bazý askerler ve þövalyeler göle koþmaya baþladýlar
Ulaþamadan boðazlandý hepsi, koyunlar gibi…

Doksan yýl önce,
Büyük zaferlerinin ardýndan
Büyük kibirleriyle, gururla
Filistin’e adým atan askerlerin torunlarý
Sürünüyorlardý þimdi yerlerde,
Kanlarýnda boðulmaktý kaderleri…

Canlarý pahalý olanlar esir düþmüþlerdi.
Kimsenin aklýnda yoktu böyle bir son.
Michael’de esirler arasýndaydý þimdi…

Krallara ne olmuþtu acaba?
Canlarý cehennemeydi hepsinin,
Zaten bu hâle düþmelerine
Onlarýn açgözlülüðü sebep olmamýþ mýydý?

Bozgun büyüktü…

Takvimler bin yüz seksen yediyi gösteriyordu.
Tam seksen sekiz yýl sonra, yenilmiþti Franklar.


Kudüs’ü aldýklarýnda dedeleri,
Direniþle bile karþýlaþmadan hem de,
Ortadoðu Müslümanlarýnýn bir ordusu bile yoktu…

Ama kaderi deðiþmiþti Filistin’in
Talih Müslümanlardan yanaydý artýk…

Önce Þâm emiri Mahmud Nureddin,
Ardýndan halefi Selahaddin’in önderliði
Hýttin zaferini kazandýrmýþtý onlara…

Hýttin ne kara bir gündü.
Öyle not almýþtý Michael günlüðüne…


Haçlý krallýðý çöktü kýsa zamanda,
Ve Kudüs, kutsal þehir, mübarek diyar.
Ekim ayýnýn ikinci günü, ayný yýl hem de,
Hiç kan dökmeden geçti Müslümanlarýn ellerine.

O gün miraç gecesinin de yýl dönümüydü.
Çifte bayram yaptýlar Kudüs’te tüm Müslümanlar…


Ertesi gün Kubbet-üs Sahra’nýn üzerindeki büyük haç,
Hilâlle yer deðiþtirdi ve ilk ezan okundu…
Yýllar sonra, taþý topraðý dindirdi hasretini.
Michael tedavi edilirken izliyordu tüm olanlarý.

Binler namaza koþmuþtu,
Her yerden dua sesleri yükseliyordu…

Hýttin ne güzel bir gün hediye etmiþti Müslümanlara.

Mesuttu Filistinliler, yýllar sonra ilk kez,
Gururla geziyorlardý sokaklarýnda Kudüs’ün.

:ok þükür, çok þükür Allah’a ,diye dua ediyorlardý
Ve Selahaddin’e þükranlarýný sunuyordu tüm halk…


Altý asýr rahat yaþadý Müslümanlar,
Ve onlarla beraber tüm Kudüs halký...



Allah Selahaddin ve askerlerinden razý olsun.
Amin, amin, amin, ya mûin…



03.46 – 10 Temmuz 2010 - Ýstanbul



* Mavi Marmara Gemisi Þehitlerimize Armaðan Edilmiþtir...


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.