Aslý Kerem’e küstü ben bu aþka düþeli, Akýllara zararýn kâr olduðu yerdeyim. Uzansa da elime hasretin soðuk eli, Gözlerinin ruhuma yâr olduðu yerdeyim.
Bir sevgi ki ateþi dolaþýrken kanýnda, Her türlü çilesiyle can olmuþum canýnda, Ölüm bile výz gelir yokluðunun yanýnda, Kâinatýn gönlüme dar olduðu yerdeyim.
Müptelasý olunca sevda denilen meyin, Gönüle hükmedemez ne kadar aciz beyin, Bir yaný eksiktir hep sen olmadan her þeyin, Mükemmelde kusurun var olduðu yerdeyim.
Onun için o vardý,belki kendinden önce, Eli kolu baðlandý Yusuf’u kaybedince, Yüreðinde baþlayýp sýzýsý ince ince, Yakub’un aðlamaktan kör olduðu yerdeyim.
Ýçimde nazarýnýn þimþekleri çakarken, Gönül ordum tarumar gözlerine bakarken, Tarýk Bin Ziyad bile gemileri yakarken, Bu seferden dönüþün zor olduðu yerdeyim.
Ýzin verilmemiþse haddine düþmüþ kimin? Sabahýn akþamýydý otuz iki Ekim’in! Kara kaplý kitabý uçtu Lokman Hekim’in, Ölümün çaresinin sýr olduðu yerdeyim.
Bu yangýnýn görülür arþýâlâdan isi, Ýçine düþtüðünün farkýnda mý kendisi? Her an el pençe durur köledir efendisi, Gönüle esaretin hür olduðu yerdeyim.
Henüz hiç söylenmemiþ methiyeyi hak edip, Kaf Daðý’nýn ardýnda tevazuyu yok edip, Sineme çalmak için kirpiðini ok edip, O keman kaþlarýnýn gerildiði yerdeyim.
Burada gözyaþý var burada neþe ayýp, Ne merhametler sürgün ne de vefalar kayýp, Asýrlar sonra Þems’in Mevlana’ya rastlayýp, Bitmeyen özlemiyle sarýldýðý yerdeyim.