bir adam gördüm Sirkeci garýnda bundan yýllar öncesi
yüzüne vurmuþtu sanki sýrtýnda taþýdýðý eski ve kirli semerinin rengi kahverengi desen deðil siyah desen hiç deðil yükü neydi ki böylesine bir aðustos günü kendinden önce semerini terlettiði
bir adam gördüm Sirkeci garýnda bundan yýllar öncesi
ilk günleriydi Ýstanbul’a geliþimin ve ilk günüydü Sirkeci’ye iniþimin nasýl da mutluydum anavatanýmda
.............bir günde hatim etmek istercesine Ýstanbul’u
nasýl da heyecanlýydým
bir adam gördüm Sirkeci garýnda o gün kalabalýðýn, koþuþturmanýn içinde aðýr aksak bir adam ki yaþýný baþýný almýþ, geçkin bir adam gördüm ki sýrtýnda semeri, bitkin
............Babamýn, yolda bulup, acýyarak eve aldýðý sýpa geldi aklýma. Acýyýp semer takamamýþtýk sýrtýna. Koþamamýþtýk bir talikaya .
gar mý yýkýldý nedir üstüme o an Ýstanbul ’mu yaðdý yoksa çakýl çakýl baþýma hayallerim miydi acaba istanbul adýna boðulan yýllarca körüklendiðim yangýným mýydý soðuyan
bir adam gördüm sýrtýnda semeri Sirkeci garýnda dizlerine deðdi deðecek baþý yükü altýnda hayallerini taþýyordu besbelli pembe tuvalinde acý ekmek tadý, adlandýrdýðý tablosunda yorgundu,elinin tersiyle sildi alnýndaki intihar artýðý terlerini
..............Bu muydu Ýstanbul! Böyle mi karþýlanacaktým ilk günümde! Geride býraktýðým gözü yaþlý anama, babama bunlarý mý anlatacaktým! Bu muydu bana sunduðun ilk armaðanýn!
kalabalýðý yara yara ilerledi adam istemeden sürtündüðü insanlarýn homurtularý arasýnda kimse dönüp bakmadý kimse bakýp görmedi gözden kayboldu gitti adam çivilendiðim kaldýrým taþýnda býrakýp beni göz yaþlarýmla
hoþ geldin, dedi Ýstanbul, alaycý tavrýyla haydi gez, dolaþ, taný beni gönül huzuruyla uzanýver Eminönü’ne doðru þöyle bir nefes deniz kenarýndan geçsin yolun, fazla yaklaþma sen deniz nedir bilmezsin ki be çocuk
..............Mis gibi kýzartýlmýþ balýk kokusu karýþtý ozon kokusuna. Arabalar ardý sýra bindiler feribotlara. Kartpostallardakinin ayniydi Galata Köprüsü. Cami önündeki güvercinlerin büyüsü. Ne kadar çok insan vardý burada! Ne kadar çok yaþam türküsü!
balýk ekmek yersin, dedi, belki de ...............acýktým!
geçerse boðazýndan ...............yutkundum!
’bir ekmek parasý be abla’
deyince bir çocuk yalvaran bakýþlarýyla yalýn ayaklarýna daldým ..............boðuldum!
diðeri, seslendi biraz uzaktan kaldýrýp baþýný sabahladýðý çimlerin arasýndan önce dizlerini gevþetti karnýnda topladýðý sonra ellerini hürriyetine kavuþturdu çarçabuk koltuk altý hapishanelerinden gerindi biraz mahçup
’ben de açým be abla’
hoþ geldin, dedi Ýstanbul, alaycý tavrýyla hadi gez, dolaþ, taný beni gönül rahatlýðýyla yeni baþtan yaz bana özlem þiirlerini Ýstanbul koksun, bulut koksun, mavi koksun ...............Bilge bir adam gibi oturdu karþýma Ýstanbul. Gözleri maviydi, yeþildi gözleri. Kirletilmiþ, hüzünlü. Ýki martý uçup geçti baþýmýn üstünden. Uzansam tutacaktým ellerini. Tutsam öpecektim. Vapurlar selamladý birbirlerini. Bayraklar, bayraklarý. Ýnsanlar selamsýzdý ve bir o kadar da yaban! Yaban ki ne yaban!
Elinden çekerek sürükledi bir anne kýzýný, oyuncak dükkanýndan.
kirletmek istemiyorsan düþlerini kapatma dedi gönül gözlerini kör bakýþlarda boðulur sevgiler uzanan ellere uzat ellerini uzat ki tutsunlar yüreðini böyle kurulur aydýnlýk zinciri böyle çözülür cehaletin ilmiði
............ Köprünün karþýsý Karaköy , dedi biri, adres soran diðerine. Açýlýr bu köprü, altýndan vapurlar geçer her gece.