Diyâr-ý rûm fethiyle, Semerkant’tan yürüdü, Ayak bastýðý her Çöl, bir vahaya dönüþtü! Serpip sevgi tohumu, gönülleri bürüdü; Ahlâk-ý Kur’ân ile küfrü yýkýp, yeniþti!
Ömer-ül Farûk sulbî, yolda seçkin ulumuz, Çekirge Þeyhi bilir, yeþil Bursa Ýlimiz, Çamlýdere tapusu, Semerkandî Ali’miz; Duâsý bereketi, yokluklara siniþti!
Nâsiptar olanlarýn, yurtlarýna gelerek, Ýmânlarýn kurtardý, Þeytâný zûll kýlarak, Hakk’ýn rýzâsý için, ona teslim olarak; Kudret pýnarlarýndan, akan nûrla yunuþtu!
Musa’nýn(as) asa’sýnca, hikmet taþýrdý asa, Ýçindeki su ile þifâ daðýttý nas’a, Diyâr-ý rûm irþâdý, emrolunmuþ ol has’a, Cemadat-u hayvanat, lisânýyla konuþtu!
Bereketli bir ömür, Hakk’ýn rýzâsý murâd, Söz konusu olmamýþ, bir kerecik münkerât, Kâinat sýrlarýný, etmiþ bir bir kýraat; Ol nimetin geliþi, rýzâ ile yanýþtý!
Yýrtýcý, vahþi hayvan, kuzu olurdu onla, Emrine itaatle, çalýþýrlardý canla, Nasýl bir teslimiyet? Ey insan, düþün, anla! Bu hâl samîmiyetin, sofrasýna banýþtý!
Aliyy’üs Semerkandî, çoban idi her yönden, Yaþayarak ders verdi, hâl diliyle hak dînden, Nâsipliler aldýlar, çoðu gâfildi bundan; Onda öðretme þekli, yakîn bilgi sunuþtu!
Türk-Ýslâmla müþerref, Anadolu Köy, Þehir, Hakk’ýn sâdýk kullarý, etmedi âný tehir, Ab-ý hayata döndü, ellerinde her zehir; Canlara yurttu gönlü, kâinattan geniþti!
Güneþ kadar sýcaktý, yaradýlmýþa öz’de, Hücre hücre teslimdi, deðildi dilde, sözde, Hakk nûru ýþýldardý, nazar kýldýðý yüzde; Zâtýna ayân sýrlar, Hakk lütfuyla dâniþti!
Ankara vilayetine baðlý Çamlýdere kazasýnýn kabristanýnda mevcut bulunan türbesinde mütevellileri, halifeleri, müridaný ve gönüldaþlarý ile yatan Þeyh Ali Semerkandi Hicri 720 ve Miladi 1300 senesinde Ýsfahan’da doðdu.Hz. Ömerü’l-Faruk’un dördüncü batýndan zuhur eden nesline mensup torunudur.Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallellahü aleyhi ve selleme ulaþan akrabalýðý vardýr. Babasý muhterem Yahya efendidir.Küçük yaþlarda ömrünün tamamýný Allah Teala Hazretleri’nin yolunda geçirmek için varlýðýný bu mübarek yola adadý.Kendini tam yetiþtirdi, piþti, kemale erdi ve veliler listesine girdi; manevi yönden ind-illahi’de yüksek mertebelere ulaþtý, takdir topladý ve yetkililer (görevler) aldý.Mana ikliminin ve mana aleminin sultanlarýndan oldu.Mekke’ye, Medine’ye teþrif etti, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in manen iltifatýna mazhar oldu, onun manevi evladý olma þerefine eriþti.Çin Hindi’ne gitti, sonra ülkesine döndü, babasý, annesi ve kardeþleri ile görüþtü.“Bahru’l-Ulum” adýndaki tefsir kitabýný yazdý. Her çeþit ilme vakýftý, her yerde ve Ýslam dünyasýnda tanýnýp ün yaptý.Ýrþat için üzerine vazife yüklendi. Rum diyarý bulunan Anadolu’ya hicret etti.Konya ve Karaman’a geldi.Benzeri kentlere uðradý.Karaman beyi dahil devlet erkanýna nasihat edip ders verdi.Pek çok ülkelere, kentlere sefer etti.Hatta karyelerde bulundu.Alanya’ya ve Alanya’ya yakýn yerlere gitti, oralardan Örenþar’a (Eskipazar’a) geldi.Osmanlý imparatorluðu paytahlarýndan Bursa’ya götürüldü.Bursa padiþahý, vüzerasý, ulemasý ve ahalisi ile görüþtü.Örenþar’a geri avdet etti, dünya ile ilgili makam ve meta’da gözünün olmadýðýný hissettirdi.Örenþar’dan Kýzýlcahamam’a baðlý Çatak karyesine geldi.Anadolu’da mütevazi ve sade yaþayýþý ile (halkýn derdi ile hemdert) keramet ehlinden mübarek bir zat olarak bilindi: Gelip geçmiþ bazý zevat gibi Ýslam’a ve insanlara yaptýðý hizmetlerinin aþký içinde dönüp dolaþýrken müsait bir zaman ve zeminle karþýlaþýp evlenemedi.Çamlýdere’ye geldi ve buraya ömrünün son bölümünü geçirmek üzere yerleþti.Çamlýdere’nin insanlarýna iltifat etti, bunlarla beraber gönül gönüle yaþamak istedi.Çamlýdere’nin pak neslini manevi evladý (ehli) olarak ilan etti.Baþta “Þifalý Mübarek Çekirge Suyunu” baþka bir deyimle “Sýðýrcýk Suyunu”, “Ýbret Dersi veren Saçayaðýný”, “Keramet Emmarelerini” ve “Benzeri Hatýralarýný” býrakýp Hicri 862, Miladi 1442 senesinde 142 yaþýnda iken Çamlýdere’de irtihal etti.Bazý yerlerde bu zatýn namýný ve öyküsünü taþýyan türbelerde yatan zevat bu zatýn namý ile yaþamýþ bulunan halifelerdir.Veya gelip geçmiþ emsali (isim benzeri) bir baþka mübarek zatlardýr. Yahut sefer ettiði zamanlarda ikamet eylediði yerlerdeki makamatý türbeler temsili ile yadedilmektedir”.Kabri Çamlýdere"de bulunan, Çamlýdere"ye çok emeði geçen, Çamlýdere"ye adýný veren (resmi kayýtlara göre Osmanlý dönemindeki adý Þeyhler, bu isim halk arasýnda bazen Þýhlar þeklinde kullanýlmakta), geçmiþte adýna eðitim kurumlarý yaptýrýlan, halen O"nun adýný taþýyan bir öðrenci yurdu ve bir adet Yatýlý Bölge Kur"an Kursu bulunan bu deðerli þahsiyetin varlýðý geçmiþte olduðu gibi günümüzde de Çamlýdere için büyük önem taþýmaktadýr.
Arifibillah Þeyh Ali Semerkandi’nin hayatý gerçekleri dile getiren olay ve harikalarla doludur.( Rahmettullahi aleyh).Bu kadar tanýnmasý, bu kadar yerlerde isim yapmasý onun ne kadar büyük bir veli olduðunu ve onun ne kadar meþhur bir zat bulunduðunu sergiliyor. ÞEYH ALÝ SEMERKANDÝ’NÝN BÜYÜK DEDESÝ Þeyh Ali Semerkandi’nin büyük dedesi Hz. Ömer Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamýn ikinci halifesidir (4).Hz. Ömer’in lakabýna “Faruk” derler (5).Hz. Ömer Müslüman olunca ilk defa olarak Kabede alenen namaz kýlýndý.O gün Kureyþ reisleri: “Ýþte kavmimiz ikiye bölündü” dediler.Rasul-i Ekrem de Hz. Ömer’e “Faruk” lakabýný verdi. Hicret zamanýnda her Müslüman Mekke’den gizli gizli çýkarýldý.Yalnýz Hz. Ömer alenen çýktý. Kýlýcýný kuþandý, yayýný omzuna, oklarýný eline aldý ve Kureyþ ileri gelenleri Kabe’ye gitti.Kabeyi yedi defa dolaþarak ziyaret etti, iki rekat namaz kýldý, sonra da Kureyþ ileri gelenlerine beddua etti ve yanlarýndan geçerken: “Anasýný aðlatmak, evladýný yetim, karýsýný dul býrakmak isteyen varsa arkamdan gelsin” deyip Mekke’den çýktý.Arkasýndan gitmek þöyle dursun aðzýný açan bile olmadý.Hz. Ömer hem cesur, hem yiðit, hem alim, hem akýllý ve hem tedbirli idi.
Uzun boylu ve iri gövdeliydi.Gözlerinde biraz kýrmýzýlýk vardý (6). Peygamberlerden sonra beþeriyetin efdalý Ebu Bekiri’s-Sýddýk Hazretleridir.Hz. Ebu Bekir’den sonra beþeriyetin efdalý Ömerü’l-Faruk Hazretleridir (7).Hz. Ömer Ciharyar-i Güzin’dendir.Yani Peygamberimiz Hz. Muhammed’in baþlýca seçkin dört dostundan biridir(8). Hz. Ömer ayný zamanda “Hulefa-i Raþidin” dendir.Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’ye “Ciharyar-ý Güzin”, “Hulefa-i Raþidin” ve “Hulefa-i Erbaa” denir (9).Bu dört kýymetli zevat efdaliyet sýrasýna göre Peygamber Efendimiz’in Hilafet Makamýnda bulunan deðerli kimselerdir.Hulefa-i Raþid’in hilafet zamanlarý toplam olarak 30 (otuz) sene devam etmiþtir (10).Zira Peygamber Efendimiz: “Hilafet (-i adile) benden sonra 30 (otuz) sene devam eder” buyurmuþtur (11). Hz. Ömer hilafet zamanlarýnda adalet,emn ü eman, hayr hasene ve ihsan ile yeryüzünün döþenmesini temin ederek sayýlmayacak kadar fütühat ve zaferleri ile Ýslam’ýn gözünün ýþýk veren parlak lambasý olmuþtur.Bu bakýmdan Ýslam’a hizmeti pek büyük bir yer kaplar. Ömerü’l-Faruk’un adil davranýþlarý ve adil hükümleri bütün dünyayý hayran býrakmýþtýr. ÞEYH ALÝ SEMERKANDÝ’NÝN BÜYÜK ATASININ ÖRNEK HAREKETLERÝ Hz. Ömer’in sireti, kerameti ve ahbarý çoktur.Bu zatý mübarek bilmek, onu adaletle anmak ve medhetmek gerekir.Bytü’l-maldan elini çekmiþ idi.Bu konuda örnek hareketleri vardý.Az yemek yer, yamalý, sade fakat temiz elbise giyerdi.Bir oturuþta yedi veya dokuz lokmadan fazla yemek yememiþtir.Ýnsanlarýn derecelerine göre milyonlarca mal taksim ederken kendisi orta halli bir muhacir gibi kemali tasarruf ile geçinirdi.Hatta birgün hutbe okunurken gömleðinin on iki yerinde yama olduðu görülmüþtür. Hz. Emirü’l-Mü’minin her iþe dikkat eder, ilgi gösterir ve bizzat ihtimam eylerdi.Emniyet ve asayiþi muhafaza için sokaklarda gezerdi.On küsur yýl halifette (Ýslam Hükümetinde) kaldý, hergün ona bir müjde gelirdi.Gaza ederlerdi, zamanýnda fetihler devam ederdi.Mallar, ganimetler gelirdi.Sanki Cihan fetih ýþýðý altýnda idi.Hz. Ömer genel olarak kafirleri zelil etti, Arap ve Acem O’nun emerine itaatte bulundu.Hakkaniyetle hareket ederek toplanan mallarla þehirler bina etti, divan kurdu, mallarý, ganimetleri takdir edilen ölçüler içinde daðýttý. Hz. Ömer’in sevk ve idaresi altýnda kumanda edilen Ýslam ordusu kuzey cephesinde Ceyhun kenarýna, Azerbeycan’a, Doðu cephesinde Hinde, Bahreyn cephesinde Umman’a, Þam cephesinde Rum haddine kadar vardý.Hz. Ömer bu kadar imkanlar karþýsýnda zerre kadar halini deðiþtirmedi.Ne yemekte, ne giymekte ve ne söylemekte büyüklük taslamadý, kibirlilik etmedi, ibadetinde kavi, her iþinde muhkem idi. Peygamber Efendimiz: “Hz. Ömer hayatta iken Ýslam’ýn nurudur, dünyadan gidince Cennetin kandili olur” buyurmuþtur.Böyle bir yüce müjdeye mazhar olan Hz. Ömer’in þu sözü ne güzeldir: “Din bilgisi olmayan bir kimse sakýn bizim pazarýmýzda alýþ-veriþ etmesin.Sonra yanlýþlýklar eder, hesaba çekilip azar iþitir” demiþtir. Yemen yolu üzerinde içi ateþle dolu bir kuyu vardý.O kuyunun yanýna varanlar yanýp telef olurlardý.Hz. Ömer bunu duydu.Gidip kuyunun baþýna vardý.Eline aldýðý tokmaðý kuyuya vurdu.Ve: “Ey kuyu! Sen Hz. Ömer’in tokmaðýndan korkmazmýsýn.Ümmet-i Muhammedi ne diye yakarsýn?” dedi.Bunun üzerine kuyudaki ateþ hemen kaybolup gitmiþtir. Medine civarýnda bir ateþ peyda oldu, halk korku içinde kaldý.Hz. Ömer bir saksý içine “Ey ateþ! Allah’ýn izni ile sakin ol!” yazýp saksýyý ateþin karþýsýna koydu ve ateþ söndü.Halk korkunun verdiði dehþetten kurtuldu. Medine-i Münevvere’de birbiri ardýndan zelzele olmuþ idi.Bundan dolayý halk korku içinde kalmýþtý.Hz. Ömer elindeki asasý ile yere vurarak: “Allah’ýn izni ile dur” demiþ ve zelzele durmuþtur. Hz. Ömer’e bir cahil kiþi fena sözler söylemiþti.Bu cahil kiþi maymun þekline girmiþtir(12).Hz. Ömer’in nasýl bir zat olduðuu, Cenabý Allah’ýn indinde ne büyük bir mertebede bulunduðunu kabul etmemek mümkün deðildir. Þeyh Ali Semerkandi iþte Hz. Ömer gibi büyük bir zatýn torunudur.Ali Semerkandi Hazretlerine imrenmemek mümkün mü?... Hz. Ömer az yemek yemekle, yamalý, sade fakat temiz elbise giymekle küçülmemiþ, yok olup gitmemiþ, Allah katýnda büyümüþ, büyüklüðün zirvesine ulaþmýþtýr.Büyüklüðün çöp tenekesi gibi mide doldurmakta, tantanalý elbise giymekte olmadýðýný göstermiþtir. “ Üste baþa bakma Ýçindekine bak ”. ÞEYH ALÝ SEMERKANDÝ’NÝN DOÐUP BÜYÜDÜÐÜ VE ÝRTÝHAL ETTÝÐÝ YER Þeyh Ali Semerkandi Hicri 720, Miladi 1300 tarihinde Ýsfahan’da doðmuþ (13), irtihalý ise Ankara vilayetine baðlý Çamlýdere kazasýnýn Hicri 862, Miladi 1442 yýlýnda vuku bulmuþtur(14).Vefatý esnasýnda Þey Ali Semerkandi 142 yaþlarýnda idi.Bir zamanlar Karaman (Larende) halkýnýn ilgilileri bu konuyu takip edenler Konya’da mahkeme olmuþ, mahkeme (heyet-i kuzat) tarafýndan Þeyh Ali Semerkandi’nin Ankara vilayetinin Çamlýdere kazasýnda yattýðýna dair karar verilmiþtir (15).1225 tarihinde “Berat” da Ömerü’l-Faruk Hazretlerinin evladýndan Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere (Þeyhler) de medfun olduðu kaydedilmiþtir bulunmaktadýr.Bundan böyle Þeyh Ali Semerkandi’nin Ankara vilayetinin Çamlýdere kazasýnda yattýðýna dair delil bir deðil, pek çoktur, ve iþaretler az deðildir. Arifibillah Þeyh Ali Semerkandi’nin türbesi Çamlýdere’nin kabristanýný þereflendirmektedir. Bu mübarek zat Ýsfahan’da doðup büyüdükten, Semerkant gibi ilim irfan membaýndan ve o civarlardan lazým olan tahsilini tamamladýktan sonra irþat için ülkeden ülkeye, beldeden beldeye gitmiþ ve seferlerde bulunmuþtur.Ömrünün hitamýnda Çamlýdere’de vefat eylemiþtir.Kendisine baðlý mütevellileri, halifeleri ve müridaný ile (zatýndan hariç tamam on kiþi olmak üzere) þahsýna has türbesinde yatmaktadýr.Bir tarafýnda yedi, bir tarafýnda üç bulunuyor.Bunlar üçler, yediler olarak vasýflandýrýlýyor. Kendisi ile beraber türbede toplam on bir kiþidirler. Çamlýdere dikkat ve ilgi çekici bir maziye sahip ve ünlü bir menkule maliktir.Zikri geçen veliyi baðrýný açýp sinesinde taþýmaktadýr.Maddi ve manevi hallerin kucakladýðý Çamlýdere, toplanýp derlenmesi gereken ve halka gerçek yönleri takdim edilmesi icab eden rivayetlerle dolup taþmaktadýr. Çamlýdere daha önceleri sýra ile “Kuzuören, þeyhler (þýhlar)” isimlerini taþýmýþ, ilçe olunca “Çamlýdere” ismi ile isimlendirilmiþtir.Çamlýdere Anadolu’nun uzak ve yakýn geçmiþini temsilen ortaya koyabilecek evsaftadýr. ÞEYH ALÝ SEMERKANDÝ’NÝN YAKINLARI Þeyh Ali Semerkandi’nin kardeþlerinin olduðu biliniyor, iki veya üç erkek kardeþ olduklarý rivayet ediliyor (16).Hz. Ömer Ýsfahan’ýn fütuhatýnda oðlunun birini oraya býrakmýþ, orada yerleþip kalan Hz. Ömer’in oðlu Ýsfahanlý bir kýz ile evlenmiþ idi. Þeyh Ali Semerkandi bu sülaleden zuhur etti. Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri’nin kardeþlerinden birinin adý Kebir Ahmet (yani Seyyid Ahmed-i Kebir) idi.H. 720 tarihinde Ýsfahan’da doðan Þeyh Ali Semerkandi kardeþi Ahmet ile hayata mukaddes bir gaye doðrultusunda bakýyordu.Annesi babasý temiz pak bir nesilden gelmiþler, çocuklarýnýn Allah yolunda veli ve mürþid olduklarýný görmüþlerdir. Büyüyüp giden Þeyh Ali Semerkandi ermiþlerin yolunda idi, ilahi aþk ile yanýp tutuþuyor ve çocuk çaðýný Ýsfahan’da geçiriyordu.20 yaþýna ulaþýnca kendinde bir baþkanlýk hissetti.40 sene maðarada ibadet etti.Çilehaneye girdi, çilehane usulünü itaatle takip edip neticeye baþarý ile vardý.Kemale erip olgunlaþtý.Kendisine ilham gelmeye baþladý. Zaman ilerliyor, seneler geçiyordu.Þeyh Ali mana aleminin sultanlarýna karýþtý, sahib-i keramet oldu ve velayet yetkisini aldý.Onun için artýk bütün rahmet ve bütün imkan kapýlarý açýlmýþ oluyordu.Zaman geldi, gün oldu Mekke ve Medine’ye gitti, Rasül-ü Ekrem’e (manen) hizmet etti, onun türbedarý oldu, hatta Efendimiz tarafýndan manevi evlatlýða kabul edildi(17). Velileri için keramet yetkisi vardýr, ve kerametin sýnýrý yoktur.Bu bakýmdan Þeyh Ali Semerkandi’nin keramet yetkisi altýnda çok þeylere mazhar olmuþ bulunacaðý yolundaki rivayetlerini inkarla deðil imanla karþýlamak icab eder. Enbiya güneþtir, veliler kamer Manzume-yi alem bunlarla döner Kamili bulmakmýþ alemde hüner Andan gafil olan bigane düþmüþ (18). ÞEYH ALÝ SEMERKANDÝ ÝLE ÝLGÝLÝ ÝSÝM, MAKAM VE HAL BENZERLÝÐÝ Yeryüzüne gelen insanlarýn isim bakýmýndan olsun, türlü tutum ve davranýþ bakýmýndan olsun, hatta makam ve mevki bakýmýndan olsun, kiþilerin görüþ ihtilaflarý ve açýk, kesin bürhan yokluðu sebebi ile zaman zaman birbirlerine zan ve tahmin açýsýndan benzetildikleri vaki olan bir durumdur.Bundan böyle Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri’nin ismine benzer ismi taþýyan zatlar muhtelif beldelerde ikamet edip yaþamýþ olabilirler.Ayný hal ile de hallenmiþ bulunabilirler.Bu arada bazý yerlerde bu zata izafe edilen kabir ve türbeler bu zatýn makamý, yahut bu zatýn halifelerinin medfun bulunduðu yer olmaktadýr. Þunu açýkça belirtmek gerekir ki Þeyh Ali Semerkandi’nin ismi Türkiye’nin yani Anadolu’nun bazý yerlerinde bazý türbelere ve bazý makamlara yöneltilerek yadedilir.Hatta Ýslam aleminin birçok yerlerinde de geçer.Yalnýz muhtelif yerlerde Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri’nin ismini taþýyan türbelerde yatan zatlar bu zatýn halifeleridirler.Öteden beri bu zatýn ismi altýnda hatýrlana gelmiþlerdir. Þeyh Ali Semerkandi muhtelif ülkelere kendi adýna iþ gören, hareket eden halifeler tayin etmiþ, onlara manen direktifler vermiþtir.Onlar bu zatýn namý ile yaþamýþlardýr.Yahut ayný isim tahtýnda baþka bir veli ayný hal ile hallenerek oralardan gelip geçmiþtir ne malum (19). Þeyh Ali Semerkandi saðlýðýnda “Babaresül” adýnda bir zatý kendisi adýna faaliyet göstermesi için halife tayin edip “Zeyne” beldesine gönderiyor.Zeyne Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde Konya’ya baðlý idi.Sonraki dönemde kentlerin idari þekli deðiþmiþ, bugün “Zeyne” “Sütlüce” adýný alýp kasaba olmuþ ve Mersin vilayetinin kazasý bulunan Gülnar’a baðlanmýþtýr.Elan Zeyne karyesinde yatan zat, Þeyh Ali Semerkandi’nin kendisi deðil, zikri geçen halifedir, Evliyaullah’tan olup mübarek büyük zatlardan biridir.Yanýnda belirli birtakým yatýrlar bulunmaktadýr.Zeyne bölgesinde Evliyaullah’tan Babaresül ile ilgili deðiþik hayli pek çok zuhur eden kerametler anýlmakta, öyküsü dillerde dolaþmakta ve manzume halinde hikayeleri nakledilmektedir. Þeyh Ali Semerkandi’nin manen familyesine dahil olmasýndan ileri geliyor.Bundan böyle Çamlýdere kazasýnda medfun Þeyh Ali Semerkandi ile Zeyne’de medfun Babaresül arasýnda kesin olarak bir benzerlik bulunmamaktadýr. Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere’deki öyküsü baþka, Babaresül’ün Zeyne’deki öyküsü baþkadýr. Babaresül Zeyne’de evlenmiþtir, çocuk sahibi olmuþ, annesi yanýnda yatýyor, Anadolu’da doðmuþtur.Hatta Anadolu’dan þarka gitmiþ, Mýsýr’a kadar seyahat etmiþtir.Aksine Þeyh Ali Semerkandi Þark’tan Anadolu’ya gelmiþ, hiç evlenmemeiþ, evladý yoktur ve daha baþka halleri ile Zeyne’deki yatan zata hiç benzememektedir.Fakat bazý menkýbelerin Çamlýdere’den Zeyne’ye götürülüp getirilmesi, araya fasýlalarýn girmesi ile iki zatýn hayat öyküsünün bazý yönleri ihtilata uðramýþtýr. Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Külliyesi’nde mevcut belgeler Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere’de medfun bulunduðunu kesinlikle ilan ediyor.Þunu belirtelim ki Zeyne’de yatan zatýn ismi de Ali olabilir, Semerkant’a sefer etmiþ, orada tahsil görmüþ, ve birtakým yerlere sefer etmiþ ve kerametleri görülmüþ olabilir.Hatta veliler arasýndaki hal ve keramet benzerliði de cereyan etmiþ bulunabilir.Lakin Zeyne’deki yatan Ali, Çamlýdere’deki yatan Ali deðildir.Karaman’da Anadolu’nun ve Türkiye’nin bazý kentlerindeki, Ýslam aleminin bazý ülkelerindeki medfun nice nice adý Ali olan veliler arasýndaki benzerlik böyle bir yorum, böyle bir izah ve böyle bir hüsnüzandan vabeste deðildir. Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde devletten (Hazine-i Hassadan) Çamlýdere’ye 45 (kýrkbeþ) bin kuruþ gelir.30 (otuz) bin kuruþu Çamlýdere’de sarfedilir, 15 (on beþ) bin kuruþu Zeyne’ye gönderildi.Hatta “Sýðýrcýk Suyu” nun bulunduðu yerlerden tahsil edilen vergiler Çamlýdere’ye sevkedilirdi.Buna benzer icraat harfiyen tatbik edilirdi. Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere’de tefsiri, memkýbeleri ve benzeri kayýtlarý vardý. Vaktile bu eserler o devrin Osmanlý padiþahýna götürülmüþ, padiþah memnun kalýp ilgi göstermiþ ve eserleri kendine takdim edenlere ikram ve izzette bulunmuþtur.Padiþahýn etrafýndaki devlet erkaný ve o günün Þeyhü’l-Ýslam makamýnda bulunan Ýslam alimi ve öbür ülema yakýnlýk duyup Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere’de yattýðýný tasdik ederek kayýtlara intikal ettirmiþlerdir. Padiþahlýkça gönderilen tahsisat H. 1330 senesine kadar Çamlýdere’ye gelmiþtir.Umumi harp çýkýp seferberlik ilan edilince herþey sona erdi, tahsisat kesildi.Bundan sonra Osmanlý Ýmparatorluðu belini doðrultamadý, olanlar oldu, ülkenin çehresi deðiþti, eserler olsun, kayýtlar olsun bilinmezlik içinde tarihin meçhul sayfalarýna gömülüp gitti. Þeyh Ali Semerkandi ile ilgili “Barü’l-Ulüm” adýnda gayri matbu tefsir vardýr.Hatta zatýna has menakýbý var idi, belirli zevat tarafýndan görülüp okunmuþtur.Fakat M. 1926 tarihinde büyük bir yangýn çýkýp birkaç ev hariç Çamlýdere’yi yer ile bir etti.Yangýn karþýsýnda herþeyini (kül olup) savrulmaya terkeden Çamlýdere Þeyh Ali Semerkandi hakkýndaki eserleri ve kayýtlarý da (birkaçý hariç) ateþler içinde kül olup gitmekten kurtaramamýþtýr.Onun için deniliyor ki zikri geçen kýymetli zatýn yazýlý ve kýymetli belgeleri, menkýbeleri evlerle birlikte yanmýþ ve kaybolmuþtur (20).Lakin eldeki belgeler yeteri kadar tatmin edicidir. Yeryüzünün çeþitli yerlerinde Enbiya’nýn ve Evliya’nýn, bu arada birçok zevatýn kendi adlarýna atfen anýlan makamlarýn olduðu þüphesizdir.Evliya’dan Þeyh Ali Semerkandi’nin Çamlýdere’deki türbesi makamý deðil, asýl kabridir.Bu türbede bizzat kendi zatý (naþý) bulunmaktadýr.Ýlgili resmi belgede Çamlýdere (yani Þeyhler karyesin) de medfun olduðu kaydedilmektedir (21).Yanýnda bulunan ve kendisine komþuluk eden diðer on kiþi ile berzah alemine buradan katýlmýþ bulunmaktadýr. Yeryüzünde ayný isim ve ayný ünvaný taþýyan binlerce insan gelip geçmekte, bu insan kitlelerinin içinde pek çok meþhur zatlar bulunduðu ve bunlarýn hatýralardan çýkarýlmadýðý için yerleri, yurtlarý ve kabirleri belli sýnýrlar içinde muhafaza edilmektedir.Aksine Peygamberlerin ekserisi dahil bazý meþhur zatlarýn hayatlarýnýn tamamý, nerede yattýklarý ve nüfus hüviyetleri bilinmektedir. Arifibillah Þeyh Ali Semerkandi’nin bir hayli kerameti zahir olup elan bilinmekte ve muhtelif rivayetlerle nakledilmektedir. Bu zattan bahseden ve bahsettiði memul bulunan eserler mevcuttur.Tefsiri, Mübarek Suyu, saçayaðý ve emsali nakiller, menkýbeler, belgeler meydandadýr.Mahalli halkýn arasýnda Þeyh Ali Semerkandi ile ilgili kayýtlar yapanlar, bilgileri zaptedenler olmuþ, bizzat gerçeði ifade eden olaylara (kerameti yansýtan harikalara) þahit olanlar bulunmuþtur.Bu eþhasý yakinen görmek suretile ellerindeki ne dillerindeki dökümanlardan gerekli nakilleri yapmak her zaman mümkündür.Yani günümüzde Þeyh Ali Semerkandi ile aranan bilgiler mahalli halk arasýnda canlý ve taze olarak yaþamakta, bazý emareler tevatüren ortada görülmektedir. Bir baþka hususu dahi hatýrlatmak gerekir ki Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri’nin Çamlýdere’de medfun bulunduðuna dair mahalli ve mübarek suyun bulunduðu yeri çevreleyen bölgede yaþayan Müslümanlar arasýnda kesin ittifak vardýr. Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri Beni Adem’den mübarek bir zattýr.Doðup büyümüþ, yaþamýþ, uzunca bir ömür sürmüþ, dünyanýn çilesini çekmiþ, takdir buyrulan ömrünü tamamladýktan sonra Çamlýdere’de vefat eylemiþtir.O da bir insan idi, fakat seçkin insanlardan idi.Yer, içer, gezer, yatýp uyur ve istirahat ederdi.Þüphesiz Cenab-ý Allah’ýn sevgili kullarýnýn listesinde yer alýyordu.Evliyaullah’tan olarak bu alemde gözükmüþ, sofi ve derviþ kýyafetinde Ýslamiyet’in yayýlmasýna candan ve derun-i dilden hizmet etmiþtir. Sýrtýna alýp dünyanýn altýnda ezilen insanlarý sýk sýk görmek mümkün, lakin Þeyh Ali Semerkandi ne dünyayý sýrtýna sarmýþ, ne de dünyanýn altýnda kalýp ezilmiþtir.Dünya hayatýný manalý olarak deðerlendirmiþ, daima alçak gönüllü bulunmuþ, dünyanýn maddi zenginliði ile övünmemiþ, iþe yaramayan bütün isteklerini yenmiþ, nefsine hakim olmuþ ve mütevazý insanlarýn hayat seyrini takip etmiþtir. Þeyh Ali Semerkandi dünyanýn üstüne binip onu binek yapmamýþ, dünyaya Þeytan’ý sevdiren, nefisleri azýtan hizmetlerde bulunmamýþ, dünya ona meþru istikamette hizmet etmiþtir.Onun için Cenabý Allah’ýn pek kýymetli kulu Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri çekinmeden, büyük bir cesaret þevki ile herþeyini Hak yolunda cömertçe feda edip harcamýþtýr. Þeyh Ali Semerkandi (Kaddesallahü Sirrahü) uzun boylu, iri yarý idi.Nurani yüzlüydü.Buðday renkliydi.Kýrmýzý benizliydi.Elleri büyükçe olup býyýklý ve ak sakallýydý.Beyaz sakalý ve beyaz elbisesi ile þeklen ve manen efrad-ý beþer için ne güzel bir nümune idi.Elini öpmek isteyenler onun eline kapanmaya kalkarlar, fakat O Büyük Veli Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri elini geri çekerdi.Nurani yüzü, buðday renkli benzi ve ak sakalý ile inananlara iltifat eder, tanýþmak için ziyaretine gelenleri yanýnda bulunanlara takdim ederdi.Dostça gelenlere ilgi gösterip muhabbetle bakardý.Uzun boy üzerinde nurani yüzlü, buðday renkli ve ak sakallý Þeyh Ali Semerkandi inananlarýn hayalinde ve gönlünde her zaman dolaþmakta, bundan böyle ünü dünyaya yayýldýðý için unutulmamaktadýr (22). Ýslamý bihakkýn yaþayarak, ilahý aþk ile yani Adem atamýzdan miras olarak kalan aþk ile hayatýný manevi cihazla renklendiren Þeyh Ali Semerkandi tavazu babýnda yükseklerin yükseðine çýkmýþ, kemale ulaþmýþ, iman nuru ile coþmuþ, herkesin imdadýna koþmuþ ve rabbimiz’in katýnda alem-i Ýsalm’ýn yakýndan tanýdýðý büyük bir veli olarak Kainatta iz yapmýþtýr.Kavlini, fiilini ve halini Peygamberimiz, Efendimiz iki cihanýn fahri, sultaný Muhammed Mustafa sallellahü aleyhi vesellemin sünnetlerine týpatýp tabi kýlan Þeyh Ali Semerkandi Rasül-i Ekrem’den her kulun eriþemeyeceði kýymetli yakýnlýk görmüþtür.Bu durum Þeyh Ali Semerkandi için rütbelerin en büyüðüdür. Þeyh Ali Semerkandi Hazretleri bugün manevi evlatlarým diye tanýmladýðý Çamlýdere insanýnýn kendisi için yaptýrdýðý türbesinde yatmaktadýr. Mübarek zatýn adýna 13.05.1996 yýlýnda Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Vakfý adýnda bir vakýf kurulmuþtur. Ankara’nýn bu þirin ilçesine hem otobandan hem de E5’ten ulaþým mevcuttur.Otoban-Çamlýdere baðlantýsý 10 km, E5-Çamlýdere baðlantýsý ise 16 km’dir ve tüm bu baðlantýlar asfalttýr.Çamlýdere-Ankara arasý her iki yoldan da ortalama 100 km’dir. Ekler : (1)Bakara suresi, ayet: 221 (2)Rum suresi, ayet: 50 (3)Makasýdü’t-Talibin, s. 170, ist-1306 (4)Berat (ilamat-i Þer’iyye), Yabanabat-1225.“Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Külliyesinde mahfuzdur”. (5)Tarih-i Tabei, c. 3 s. 146, Ýsatnbul-1328. (6)Menakýb-ý Ciharyar-ý Güzin, s. 190-191, Ýst-1966. (7)Kenzül-Akaid, s. 94, Ýstanbul-1316. (8)Mirkat-i Akanid, s. 59, Ýstanbul-1333. (9)Akaidü’l-Ýslam, s. 81, Ýstanbul-1300. (10)Þerh-i Akanid, s. 27, Ýstanbul (bilatarih). (11)Akanid’l-Ýslam, s. 81, Ýstanbul-1300. (12)Menakýb-ý Ciharyar-i Güzin, Tarih-i Taberi, Kýsas-ý Enbiya ve Tevar-i Hülefa. (13)Þeyh Ali Semerkandi (K.S.) Hazretlerinin Manzume ile Menkýbesi (Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Külliyesinde).Bekir Sýdký Ertekin. (14)Kur’an Tarih, s. 213, Ýstanbul. Tefsir Dersleri “1967-1968” ders dönemi, s. 359, (Ýstanbul-Yüksek Ýslam Enstitüsü).Müderris: Mehmet Sofuoðlu. (15)Merhum Halim Baki Kunter’in elindeki belgeden nakil: Çamlýdere halkýndan ibrahim oðlu Necati Ýlhan. (16)Merhum Hilmi Kaya’dan nakil: Kýzýlcahamam’da meskun, Hüseyin oðlu Raþit Ayhan. (17)Þeyh Ali Semerkandi (K.S.) Hazretleri’nin Manzume ile Menkýbesi (Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Külliyatýnda Mahfuz). BEkir Sýdký Ertekin. (18)Divan-i Kemali, s. 165, Ýstanbul-1957. (19)Merhum dedesi Karakaþoðlu Ýsmail Efendi’den nakil: Çamlýdere’de Sakin Emin oðlu Ali Kaya. (20)Nakil: Çamlýdere’de Sakin Ahmet oðlu Hasan Fazlý (pederi merhum Ahmedi Bircan’dan naklen). (21)Ýlamat-i Þer’iyye (Berat) 1225, Yabanabat Kadýlýðý (Çamlýdere’de Þeyh Ali Semerkandi Külliyesinde Mahfuz). (22)Alem-i nevmden nakilun: Çamlýdere’den Eþref oðlu Hacý Hasan Hüseyin Erþahin, Halil oðlu ibrahim Gürsoy, Buðralar’dan Musa oðlu Zuhuri Aþçý.
Sosyal Medyada Paylaşın:
İlhami ERDOĞAN/Ozan İlo Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.