Gizlilik ve ayýpla utanç yetiþtirildik Evlilik kavramýný bu diye zannederek Maddi birer yaþamla hayatla geçiþtirildik Çoluk çocuk yeter de, artar da zannederek.
Kendini hiç tanýmaz, tanýr diye sanýrlar Gerçeði budur deyip, hemencecik kanarlar Bir zaman ah edip de, sonra iþte yanarlar Ýnsaný sinesine hep su-i zan ederek.
Öðretin ki, bilinçsiz cahil fikir kalmasýn Ýçimizde gömülü basýk zikir kalmazsýn Sonunda da gönüller, hor ve hakir kalmasýn Bellek ve kalbe koyma, hep hüsn-i zan ederek.
Kimi uyur gezerdir, o aptala yatýyor Kiminin gözün de çöp, diken sanki batýyor Kimini de gördüm ki, þahsa ahkâm satýyor Boþa geçen yýllarý, kendini zan- ederek.
Bir zaman sonra da iþte evlilik biter Bu sorun da yýllarca, böyle gelmiþtir gider Kendine yapýyorsun, câným yaþamý heder Bilgiyi utanmadan, al füruzan ederek.
Toplumumuzun karantinaya aldýðý bir konu bu. Özellikle Türk kadýnýnýn bir bölümünün ’amaaaan sende’ sözcüðüyle kapalý sandýkta saklanan, hayat için, yaþam için o kadar deðerli olan bu duyguyu hapsetmesini ele aldým. Kusurum varsa baðýþlayýn arkadaþlar.
sözlük:
HÜSN-Ý ZAN, SUR-Ý ZAN; Dehþetli hastalýk anlamýnda olsa da,kalbe yapýlan gýybet-toplumu kemiren dehþetli hastalýk-baþkasý hakkýnda kötü düþünmek-kötüye yormak.
FÜRUZAN; Hikaye, ayrýntý demek.
ZAN ETMEK; Kuþku, þüphe . Sosyal Medyada Paylaşın:
KADERR Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.