Dýþ kapýnýn sertçe kapandýðýný duydu. Vakit onun dönüþ vaktiydi. Ocaðýn altýný kýsarak, Aceleyle ellerini kuruladý. Hýzla daire kapýsýnýn yanýna geldi. Yüreciði küt küt atýyordu. Ayak sesleri aðýr aðýr yaklaþmaya baþladý. Birinci kat. On saniye. Ýkinci kat. Onbeþ saniye Þimdi merdivenleri döndü. Sahanlýk. Üçüncü kat. Kapýnýn önünde. Zili çalacak. Gözlerini kapattý nefesini tuttu. Bekledi. Zili çalacak ya da kapýyý týklatacak. Ben geldim aç kapýyý NEFÝSE diyecek. Sonu gelmeyen bekleyiþ. Dudaklarýndan dökülen dualar, Allahým sen büyüksün. Ayak sesleri geldiði gibi yavaþ yavaþ, Uzaklaþýrken kapýya yaslandý. Ayaklarý gövdesini taþýyamýyordu. Dizlerinin üzerine çöktü. Gözlerinden akan yaþlarýn, Muson yaðmurlarýndan farký yoktu. Bu kapýdan çýkýp gideli, Tam on yýl oldu. Seneleri durdurmaya gücü, Yetmemiþti saçlarýna, Ak düþmesi gibi. Ve bir gün döneceðine bütün, Kalbiyle inanýyordu.
Bilirdi bilmesine Nefise kadýn. Balýkçý HASAN’ýn bir daha dönmeyeceðini. Bilir ikinci sevgilisi denizle kucak kucaða, Bilirde bilmemezlikten gelir. Belkide kocasý balýkçý HASAN Karadenizin soðuk sularýnda, Daha mutluydu ki dönmemiþti geri.