hangi þehre gitsem arkamda yalnýzlýklarým hangi düne baksam piþmanlýklarým bir Ankara terk etmedi beni ne zaman dönsem geri sessizce çaðýrýrdý, birlikte a ð l a r d ý k...
ve ben eski sevgilim doðduðum þehri ah! ne çok aldattým, ben ne çok aðlattým yaðmurlar yaðardý ben giderken ben ýslanmazdým, vermezdi izin yürüdükçe yol verirdi b u l u t l a r...
ve ben deli bir aþka açtýðýmda sevdamý daðýlýrdý kalabalýklar, çökerdi caddeye yüzüm ne zaman olsa elimde eþyalarým hep, yanlýþ adreslere yolculuklarým v a r d ý...
-giderken tüm renkleri alýp giden zaman tortusunda iki renk býraktý, onlarda renkten sayýlmýyordu... uzun zamandýr görmek istediði neyse rengine selam söylüyordu zaman... gülümsüyordu, ölümün izi dizelerde/sinsice... ihaneti törpülüyordu zaman... ve ölüm, bürünüyordu kefen siyahýna... huzursa, beyaz kalýyordu... iki renksiz bir renk oluyordu, ölümün soðuk nefesiydi solunan... bir ayrýlýðýn daha seviþken gülümsemelerinde yýldýz olup, kayýyordu... yitirilen zamanlarsa hiç susmuyordu zaman tik/taklarýnda... ihanetin arsýz týrmanýþlarý, inadýna seviþiyordu baþka k o l l a r d a...