Kuru Softa ve Mütefekkirin Karşılaşması
Bir gün karþýlaþtý yolun iki ucunda,
Bir kuru softa ve mütefekkir bir âlim.
Biri cehaletin sert kabuðunda saklý,
Diðeri hikmetin derin kuyusundan çýkan bir su...
Softa baktý âlime, kibirle gülümsedi,
"Senin bildiklerin benim ezberimde," dedi.
Âlim ise bir nefes aldý derin,
Ve konuþtu, zarif ince bir tel gibi...
"Ey âlim, ilmin varsa göster,
Ama bil ki, bildiklerimden ötede neyin var?
Kitaplarda okuduklarým kâfi gelir bana,
Senin sözlerin yeni bir þey katamaz bana..."
Âlim sustu önce, bir tebessüm etti,
"Ey kardeþim," dedi, "bilgin ne kadar yetti?
Bilgi bir tohumdur, fakat toprak gerek,
Kuru toprakta yeþermez, hikmet gerek..."
Okudun, öðrendin belki, fakat anladýn mý?
Her kelimeyi kendi ruhunda tarttýn mý?
Ýlim ki, akýl ve gönül arasýnda bir köprü,
O köprüden geçmeyen, nefsin tutsak yolcusu..."
Softa þaþýrdý, bir adým geri çekildi,
"Sen de bir insansýn, her þeyin bilgisi sende mi?"
Âlim cevap verdi: "Ýnsan olmak deðil mesele,
Bilgiyi anlamaktýr, o bilginin özünü hele..."
"Ben ibadet ederim, boyun bükerim Tanrý’ya,
Bu bana yeter; fazlasý gerekmez dünyaya.
Âlimsen, söyle, bu kadar bilgi niye,
Kýyamette zaten herkes eþit deðil mi?"
Âlim güldü nazikçe,
"Ýbadet güzeldir, ama bilgiyle yücelir.
Bilmezsen, secden bir þekilden ibarettir,
Bilginle secde, ruhun semasýna yükselir..."
"Bak," dedi âlim, "bir nehir vardýr,
Görünüþte su, içinde balýk yaþar.
Ama sýð suda ne bulunur ki derinlikten,
Bilgi de böyledir, derinleþir âhiretten..."
"Ýbadet bir aðaçtýr, bilgi onun suyu,
Kuru bir aðaç meyve verir mi, söyle?
Sana düþen yalnýzca eðilip dua etmek deðil,
Aklýný kullanýp insanlara ýþýk olmaktýr..."
Softa durdu, ilk defa düþündü,
"Kuru kuruya ettiðim ibadet yetmez mi?"
Âlim yine gülümsedi, bir adým daha attý,
"Yetmez," dedi, "çünkü insan sadece kul deðil,
Ayný zamanda kâinatta hikmetin elçisi..."
"Bilgi bir ýþýk, cehalet bir karanlýk,
Iþýðýn yoksa, yolunu nasýl bulacaksýn?
Kuru softalýk bir taþsa eðer,
Bilgelik o taþý mücevhere çevirir..."
"Senin secden yeryüzüne eðilir,
Ama akýl olmadan gökyüzüne yükselmez.
Bir hikmetin inceliði olmadan,
Ýbadet de ruhsuz bir derviþ gibi kalýr..."
Softa baþýný eðdi, bir süre sessizce,
"Demek ki," dedi, "ben bilmeden yürüyorum.
Ama bilginin yükü aðýr deðil mi?
Onu taþýmak zordur, deðil mi?"
Âlim bir nefes daha aldý,
"Bilgi aðýrdýr ama taþýmaya deðer.
Cahillik hafif gibi görünür,
Ama altýnda ezilen insandýr, fark etmez..."
"Unutma, kardeþim, hayat bir sýnav,
Ama o sýnavý geçmek için yalnýzca dua deðil,
Bilmek, anlamak, hikmetle yoðrulmak gerek.
Sana verilen aklý kullan, boþ býrakma...
Bir âlimin yolu yalnýz kendine deðil,
Tüm insanlýða ýþýk tutar,
Çünkü bilgi paylaþýlmadýkça
Ne iþe yarar, söyle bana?"
Softa baþýný kaldýrdý, gözleri yaþ dolu,
"Ben cahil cesaretiyle geldim sana,
Ama sen bana ne kadar küçük olduðumu öðrettin.
Artýk bilgiyi aramak için yola çýkacaðým..."
Âlim bir kez daha tebessüm etti,
"Yolun açýk olsun, kardeþim,
Her bilgi bir yolculuk, her yolculuk bir sýnav.
Hikmet ise bu yolun zirvesinde,
Kendini bulmak için yürü..."
Kuru softalýk bir taþ gibidir,
Sert, ama içinde bir þey yok.
Bilgelik ise o taþý iþler,
Onu bir mücevhere dönüþtürür.
Âlim gider, izi kalýr ufukta,
Sözleri rüzgar olur, ruha iþler.
Hikmet yolunda cehalet erir,
Ve insan, insan olmanýn özünü bilir...
Erol Kekeç/14.09.2024/Sancaktepe/ÝST
Sosyal Medyada Paylaşın:
TİLHABEŞLİ FİLOZOF Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.