Tarih Kadar Eski
ah şimdi
dışına itildik zamanın
içeri girecek tek bir meteliğimiz yok
evet
parası yoktu ama
deniz suyuyla yıkanmış yarası vardı şuramızın
yüreğimizdeki tramvay sesleri
kendi dumanında boğulmuş ateş böcekleri
bir gümüş çarpıntının kavgasıydı
kendini ağırdan satan gölgeler arasında
iki kulağı da sağırdı
altını üstüne giyinmiş şehrin sokakları
bir rehincide emanetti mutluluk
aldanışlar diz boyuydu
bir izdiham filminin sonuydu
keşke bir yağmur yağsaydı
duvar diplerinde ne kadar küfür varsa
toplayıp hepsini çöpe atsaydı
umuruna yıldırımlar düşmüş bu zakkumlu çağın
meydanlarında bozulan dilini
saygıyla onarsaydı!
ölüydü ışıklar
işkencecide kafayı çekiyordu lambalar
eksik bir yüklem gibi seğiriyordu kaldırımlar
bahçesi çölün anasıydı
evvelden ezberlerle ezherden beslenmiş
bedavaya öykülerimiz vardı
hiç kimse ciddiye almadı
alan daraldı
alanlar hiç doyuramadı yavrusunun gözlerini
alan hep hep yalanladı
bir derin mezar kazdım
kendi kemiğiyle sevişen duygulara
anlamsızlığına gül ektim sözlerin
su verdim masallarına
köklerini güneşle doyurup
dallarıyla aya bir salıncak kurdum
uçurtmaların ipine
yüklüce selamlık bağlayıp
kuşlara bir esenlik yolladım
gördünüz mü dedim göğün çocuklarını
pencereler benim çarmıhımdı
gece ruhunu kemirmişti kapıların
susturdum gözlerimdeki gamla kederi
yeniden gözden geçirdim rüyalarımı
aynalarla barıştık sonra
yüzümdeki korkuyu silip sabaha kadar bakıştık
gördüğümle çelişmedim
İki ten arasında sıkışıp kalmamıştım hiç
biri vardı
İkincisi yoktu
sonra üç basamaklı bir aşk merdiveni diktim bulutlara
üç kez sürüp alnıma
üç kez öptüm yanağından
sonra dedim ki
ah şimdi!.
’’melekler katında bir kanat olmak vardı ya’’
cemi cümleye geçmiş olsun
_boran
Sosyal Medyada Paylaşın:
Ramazan Boran 1 Åiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.