sonsuz hürriyete benzer
uzayan bir þey vardýr uzaklarda
hep uzaklarda...
alabildiðine maviliklerde
uçuþur bulutsu sevinçler pupa yelken
çoban ateþlerine koþan gecelerde
derbeder ömürler bölünür orta yerinden
zaman zaman
umut salýncaklarýndaki huzurlu uykular
heyecanlarýn tenhalarýnda þiirlere döner de
sahillerin öte yakasýnda
sýtmalý arzular vurur udun tellerine
üþüyen naðmeler düþer bir bir yere
zaman zaman
çeþmibülbül tutsaklýklarýyla yýkýk bentlerinden
taþra akan hayallerdir
eski resimlerde yýllanmýþ hatýralardýr
aylara ve yýllara deðmez yollarda
yaðý biten kandiller aydýnlatýr
hazin çehreli geceleri
damla damla arýnmadýr bu
basamak basamak yükseliþtir
zaman
topyekun bir medeniyetti
medeniyet olmadan
yalnýzca zaferler
yenilgiler kronolojisi olmaya mahkumdu
sonrasý yalnýzca bir nakarat iþte
zalim avcýlarýn aslanlarý vurduðu yerdi
zaman
en güzel insanlar söyledi hep
en güzel sözleri aslanlar gibi
yazýk ki aslanlar
kendi tarihlerini yazasýya dek
hep haklý çýkacaktý avcýlar
zaman
bir imtihandý
gök kubbenin altýnda deðiþen hiçbir þey olmadý
kýyafetlerden gayri
insanlardan baþka
oysa bir yüzü kararýrken dünyanýn
gülümseyen bir çiçek açar hep
öbür yüzünde
yeni yüzler takýnýp ruhumuzla oynayan eskiydi
zaman
herkesin herkes olmak istediði
hiç kimse olmayý isteyen
hiç kimsenin bulunmadýðý...
hani müsvedde kiþiliklerin baþ tacý
sahipkýranlarýn zindan topraðý edildiði
herkesin yalnýzca
ýsrarla kendini yaþamak istediði
köhne dünyanýn hikayesiyle doldurulan sayfalardý
zaman
redfer