sana dair bu aðýt ey çocuk
gözlerin için ey memleketimin yüzü
durmaz aðlarým, gözlerin için
çýðýrýrým yanýk yanýk
ormanlarda bir çiçektin sen bir vakitler
rüzgarlar öfkeyle ulur, sen þakýrdýn
tohum tanesiydin sürülmüþ tarlalarda
topraðýn kalbine giren yaðmurdun
sen aðlardýn bir vakitler
hani duyulmaz oldu sesin þimdi
bakýþlarýndan birkaç nazar deðer pencereme
belki anlatabilirim seni
belki tebessümünü anýmsatarak
belki sana þiirler yazabilirim
sana dair
kalbimin sancýlarýný
þu anda masanýn baþýna geçip yazý yazmak öyle utanç verici ki
öyle aþaðýlýk bir iþ geliyor ki bana
þu anda bütün sözcükler tuz
þu anda bütün sözcükler zehir
bu gece hiç bir sözcük yeþermez
hiç bir sözcük çiçek açmaz
giderken
bir kutsal kandil yaktýn memleketimin çocuklarýna
gözlerinde ateþ parçasý
ülkemin en derin köþelerini boðdun aydýnlýða
sekiz yaþýnda beyaz kanatlý bir meleksin
bütün melekler gibi
taþýrsýn bütün dünyanýn taþýdýðý yükü
köyünün tarlalarýnda
avazý çýktýðý kadar baðrýþan sendin
kýrlarda rüzgarýn önünden kaçarken
uçuþan saçlarýnýn esintisiyle
serinleyen birkaç menekþe çiçeðiydi
ey küller içinde, kara kara, nehirlerle akan sizi
ey beyaz, bembeyaz, diclenin papatyasý
avuçlarýmýzda senin için yeni dualar taþýyoruz
gözbebeklerimizde yakarýþlar sunuyoruz Allah’a
ezgiler sunuyoruz söylenmemiþ
her haykýrýþ yangýn dolu
hey çocuk
yarýna ait umutlarýn uyanýyor olacak sokaklarda
yeþerecek kaldýrým diplerinde bir fidan gibi
gözyaþý döken anneler feryatlarýný i fýrlatýyor olacak ufuklara
bir vakit gelecek o gözyaþlarý
zalimleri boðan coþkun nehirler gibi akacak
hey çocuk
sen yurdumun kenar mahallelerinde
elini uzatýp tutabildiðin
ve yüreðinde toplayabildiðin kadar
rutubet kokulu varoþlarda gülümsüyorken belki
güneþler doðacak yeniden
gözlerin kapkara
köyünün karanlýðýný taþýr gözlerin
çocuk dudaklarý deðil bu dudaklar artýk
analarýný çaðýran dudaklar deðil
çaðýramazlar hiç kimseyi
sen orada topraða dikilmiþ bir taþ iken
bilmezsin yurduna seslenmesini
topraðýn inler durur
topraðýn inim inim
arkadaþtýr sana topraðýn
çimenler kadar ufacýk
topraða ektiðin umutlarýn kadar kocaman
gökte korkuyla bakan gözlerin
sana seslenecek
ne güzel bakýyorsun öyle
gördüðün parlak ýþýklar, o yýldýzlar
onlar yarýn fýratýn sularýný aydýnlatacak
ey fýratýn karanlýk sularý
alýn vücudunu, gövdesini, alýn evlatlarýný bu topraklarýn
alýn sizin olsun
komayýn yaðma edilmedik tek bir yer
en son bir ela gözlü çocuk kalýncaya kadar
hep böyle mi vuruþacaðýz
yaþamla ve ölümle böyle koyun koyuna
ta kýyamete dek.
öyle yarýnlar doðacak ki yarýnlarda
güneþ bile þaþýracak inan sana ey çocuk
silah namlularýnda karanfiller yeþerecek
hiç korkma sen
anneler öyle bir sarýlacaklar ki çocuklarýna
umutla ve gururla
yanaklarda parlayan
o daðlarýn ardýndaki kýpkýrmýzý güneþleri
yüreklerimizdeki buzlar göremez oldu
sen ey beyaz melek
doðunun bereketli tarlarýnda açan ak çiçek
sarý zambak kokusu
düþmanlarýn yüreðini oynat ellerindeki kýrmýzý gülle
gözlerindeki güneþle
yeni takvimlerin yapraklarýndan önce koparýlan çocuk
yeni þehirlerin mezarlýklarýndan birinde soðuk bir taþ
çok zamandýr süren bir aðlayýþýn gözünde taze göz yaþý
öncesinde
bu vatanýn yüreðinde giderek büyüyen adýmlarý ile
özgür umutlar beslerken
sonrasýnda
toprak eridi ayaklarýnýn altýnda
tutunacak bir dal bulamaz oldu uçurtmanýn kuyruðu
renkleri silindi gökyüzünün
sen ey kýrmýzý ayakkabýlý
sen ey, gözleri yaz güneþi gibi yalým yalým
kara saçlý kýz …
sen ey
bakýþlarýyla gökyüzünü yaran nazlý çocuk
sakýn býrakýp gitme bizi
canavar gibi yüreklerimizdeki o kapkara günahlara
bak bugün okullar baþlýyor
þimdi baþka çocuklarýn okul tereddütleri yaþanýyor
uçurtmalar baþka çocuklarýn ipinden tutuyor
baþka çocuklarýn gözleri yaðýyor yaðmura
baþka çocuklarýn rüyasýný görüyor geceler
incir aðacý korkularý baþka çocuklarý bekliyor
baþka çocuklarýn hülyalarýndan akýp gidiyor dicle
sen ýrmaðýn öte kýyýsýndasýn artýk
yeni çýkacak gazetelerde ölüm haberin
baþka analarýn dudaklarýyla mahzun taziyeler yazýlacak
akþam þimdi
yankýlarýný yitirmiþ, gösteriþli bir sessizlik kapladý köyleri
eðildi topraða doðru bir incecik sis
örttü sonra evleri karanlýk peçesiyle
ölüm korkusu aktý köyün damarlarýndan
sessizlik açlýðýný giderdi bu ürpertiyle
nehirler gözyaþlarýyla susuzluklarýný
patates ve kabaktan arabalar belki hala
koþturuyordur oralarda
belki yine saðanak altýnda köy çocuklarý
asma yapraðýndan þemsiye yapýyordur kendilerine
sütlü mýsýrýn közlemesi belki hala ayný tadýndadýr
ve deredeki oyuncak deðirmenin
hala nazlý nazlý dönüyordur
kin alevleri sýçradý göðsüme
yürüyelim
ayaklar yorgun ve bitkin
coðrafyanýn alnýna dökülen bir yýldýz salkýmý gibi devrildi
gecenin rýhtýmýndaki duvarlar gibi yýkýldý
ben bir çýðlýk attým
sonsuzluðunu tamam etti gece
kalktý birdenbire ayaða o malum derenin isyaný
hey doðunun yaban gülü
kara gözlü ,kara talihli kýzý
o patika yollar sensiz þimdi
bir ikindi sonrasý yaþadýðýn korkuyu hala hissediyor musun
hala elifbanýn ilk sayfasýndaki harfleri sayýklýyor musun
yine ezber korkun var mý
kuran kursunun tozlu yollarýna sakladýðýn hayalleri
çocuk olma imtiyazýnýn hala taþýyor musun
ekþi ayran tadýný
yokuþlarda çiçeklerle sohbetini
evinin avlusunda saklambaç oynamayý özlüyor musun
redfer