Haramlara bakışımız ne olmalı.
Haramlara bakýþýmýz ne olmalý.
Haramlar da Allahtan baðýmsýz deðil ve faydasýz deðil.Esmasýnýn bilinmesi için elzem
Esmadan baðýmsýz deðl...harampara da þaf esasna kulur...esmadanbaðýmsý eðl.ehven-i þrdir þifa için haram para faizle para elde etmek de...
aatýlalarý Allah esmaya kuluðu"A-Z"yedir...ýymette...faizli paraya kýymet verþifa içn ve devletin ayakta kalmasý içi ama hell paraya daha fazlakýymet ver de Kur’an ve yaþnmýþýklar...þifa için kadýn avret yerii doktora göterebilirde fýkhýmýz...yni fýkhýmýza asilik yok szlerimde..tefekkürle bu ehven-i þerleri sen çoðalt..
Haramlara bakýþýmýz ne olmalý.Yaþanmýþlýklara soralým bu soruyu...mollalara deðil...Þeytaný Ademe musallat etti.Kahhar esmasý bilindi adil esmasý zuhur etti bilindi.Tevbe esmasý da.Latif esmasý da.hz Ademi yaratan ona lütfuyla davrandý adem Latif ismini öðrendi bu imtihanda bu yaþanmýþlýkla...
Yaþanmýþlýklar esma öðretir...Vahiy bu öðretinin hediye yoluyla insana ulaþmasýdýr...Kýssalarý sýralayarak Kur’anda Allaha bu sünnetullahý ile kýssalar sana beni tanýtýr ey insan demiþ oldu"Ey Kur’anala yetin diyen"Tefsir-i Kur’an deryadýr...deryaya muhtacýz...
Evet..ehven-i þerdir bazan günahlar.Faiz için Omnlý ülemasý ehveni þerdir dedi çünkü devlet yýkýlacaktý...ehveni þeretsý üzerine vergisiz dvlet yaþmaz dedilr yöneticilr vergi için binlere harama izinverdiler...delet yýkýlmasýn ye "Kardeþ katline bile Ýzi vermiþ bir Osmanlý devlet yýklmsýn haramlar iþleyner öldükçe yok olur dedilr yeni nesili eðitriz helallere örebir yaþam gerçkleþiriz devlet varoldukça b mümkün ...dediler.yaþnmýþlýklara sor.yaþanýþlýklar da evleti korumk için her günahý iþle der...
Ey devleti yaþatma için haramlara cevaz veren devlet damlaý biraz da peygambere komþu olmak için de gayret harcayýn geldi bunun da zamaný
Ýþte ayet ve tefsiri...
Resûlullah’a itaat eden Allah’a itaat etmiþ olur, yüz çevirenlere gelince seni onlara bekçi olarak göndermedik. (Nisa/80)
Ýþte ayeti tefsiri...
Kur’an-ý Kerîm âyetlerinin bir kýsmý özel, parça, detay olan konularý açýklar, bir kýsmý da bu âyette olduðu gibi pek çok konuya ve hükme ýþýk tutan, temel ve kaynak teþkil eden kurallar, genel hükümler getirir. Dinin öðrenilmesi ve yaþanmasýnda Allah resulünün konumu, rolü ve salâhiyeti hem kelâmcýlarý hem de fýkýh usulü âlimlerini meþgul etmiþtir. Dine davet edilen insanlarýn bunu kabul etmemeleri halinde yapýlacak iþlem konusu da özellikle “din ve vicdan hürriyeti” bakýmýndan önem arzetmektedir. Âyet, bu iki konuda önemli kurallar getirmektedir.
Allah resulünün iþi, görev ve yetkisi vahyi teblið etmekten ibaret deðildir. Onun ümmete örnek olmak, vahyi açýklamak, gerekli görülen yerlerde boþluklarý doldurmak ve yeni oluþan Ýslâm toplumuna (ümmet) liderlik etmek gibi vazife ve selâhiyetleri vardýr. O bir söz söylediðinde veya bir þey talep ettiðinde Allah’ýn irade ve rýzâsýna uygun bir söz söylüyor –karîneler aksini göstermiyorsa– O’nun kullarýna bildirmek istediðini bildiriyor, yapmalarýný istediðini talep ediyordur. Ayný mânada birçok âyetin kesin delâleti sebebiyle fýkýh usulü âlimleri, dinin ikinci kaynaðýnýn sünnet (Resûlullah’ýn sözü, fiili ve tasvibi) olduðunda ittifak etmiþlerdir. Onun ayný zamanda diðer insanlar gibi bir insan (beþer) olduðunu bildiren âyetlerle (meselâ Kehf 18/110) her davranýþýnýn baðlayýcý olmayacaðýný bildiren hadisler, uygulama ve vâkýalar göz önüne alýndýðýnda sünnetin “baðlayýcý delil olma” özelliðinin mutlak olmadýðý, bazý kayýt ve þartlara (en önemlisi dinî kural getirmediðine dair bir delil ve karinenin bulunmamasýna) baðlý olduðu da anlaþýlmaktadýr. Böyle bir delil bulunmadýkça Hz. Peygamber’in davranýþlarýný –onun örnekliðinin tabii bir sonucu olarak– dinî kural getiren, irþad eden, yol gösteren, izlenmesi gerekli veya faydalý olan davranýþlar olarak almak ve deðerlendirmek gerekir.
“Dinde zorlama yoktur” kuralýnýn (Bakara 2/256) bir baþka delilini teþkil eden “Seni onlara bekçi göndermedik” meâlindeki cümle, din ve vicdan hürriyeti konusunda önemli bir dayanaktýr. Resûlullah teblið eder, teblið ettiði dini mükemmel örnek olarak kendinde ve örnek kýlmak istediði toplum (ilk nesil) hayatýnda uygular; böylece dini hem söz hem de fiil halinde muhataplarýna ulaþtýrýnca onun vazifesi bitmiþ olur. Ýnsanlarý zorla dine sokmak ve imanlarýnýn bekçiliðini yapmak onun sorumluluk çerçevesine dahil deðildir. Allah’ýn cenneti de cehennemi de vardýr. Her ikisine gidecek olan müminler ve kâfirler, iyiler ve kötüler olacaktýr. Hz. Peygamber’in ve ümmetinin savaþlarý, mücadeleleri baþka dinleri ve inançlarý ortadan kaldýrmaya, insanlarý zorla Ýslâm’a sokmaya yahut imha etmeye yönelik deðildir; tam aksine mücadelenin hedefi, her çeþit zulmü ve bu arada din konusunda baskýyý ortadan kaldýrmak, herkesin inancýna göre serbestçe yaþamasýný saðlamaktýr.
Müslüman olduðu halde alenî olarak dinin emirlerine itaat etmeyen, yasaklarý çiðneyen kimselere uygulanan yaptýrýmlar, onlarý baský altýnda ibadete sevketme, zorla dindar kýlma amacýna yönelik olmayýp, kamu düzenini, asayiþi ve genel ahlâký korumak içindir. Ýbadetin özünün ihlâs (onu yalnýzca Allah rýzâsý için yapmak) olduðunu bildiren, niyeti ibadetlerin þartý kýlan bir dinin, insanlarý, zorla, baský altýnda, korkutarak ibadete sevkedeceði düþünülemez; bu sebeple Ýslâm’da –imanlý ve dindar kýlmak için– ne kâfire baský yapýlýr ne de mümine.
Allah Teâlâ’nýn, peygamberini, bütün dinlerin üstünde yer alsýn diye “bir hidayet ve hak din” ile gönderdiðini bildiren âyetlerle (Tevbe 9/33; Fetih 48/28; Saf 61/9); “dinde zorlama olmadýðýný” bildiren âyetler arasýnda bir çeliþki yoktur; çünkü Hz. Peygamber Ýslâm’ýn üstünlüðünü, diðer dinleri ve mensuplarýný yok ederek veya onlara baský yaparak deðil, bir yandan akla ve saðduyuya hitap eden delillerle, bir yandan da Ýslâm’ýn güzelliklerini yaþayýp yaþatarak ortaya koymaya çalýþmýþtýr. Ayrýca bu meâldeki âyetler böyle bir sonucu talep etmekten ziyade hedef göstermeye yöneliktir. Aradan asýrlar geçtiði halde hâlâ yeryüzünde birçok din vardýr ve bunlarýn mensuplarýnýn sayýsý müslümanlarýn beþ katýna yakýndýr. Hz. Peygamber’i örnek alan müslümanlarýn yaptýðý, daha doðrusu yapmalarý gereken þey, asrýn dili ve mantýðý ile Ýslâm’ýn ve yalnýzca onun hak din olduðunu diðer din mensuplarýna açýklamak ve onu yaþayarak göstermektir. Üstünlüðün ortaya konmasýný talep eden âyetlerin uluslararasý siyaset bakýmýndan mânasý, hak dini temsil eden müslümanlarýn diðer din ve ideoloji mensuplarýndan zayýf olmamalarý, baðýmsýzlýklarýný gözleri gibi korumalarý, dünya düzeninde söz sahibi olmalarý, dünyada hakkýn ve adaletin hâkim kýlýnmasýný bir vazife olarak üstlenmeleridir.(Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 99-101)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.